Demirören Medya TV Grup Başkanı Murat Yancı, Posta Gazetesi’nden Alev Gürsoy Cimin’in sorularını yanıtladı. Sosyal medya yerine “sanal medya” tabirini tercih etmesinin nedenini açıklayan Yancı, özellikle dezenformasyonla mücadele konusunda kararlı bir mesaj verdi.

Yancı, “Ülkemize zarar verecek her işe, kişiye, olaya karşıyız. Ülkemiz için yararlı olan neyse onun yanındayız. Biz kadına şiddete karşıyız, her türlü canlıya şiddete karşıyız. Ayrıca sanal medyadaki bütün dezenformasyona, ayrıştırmaya da karşıyız” ifadelerini kullandı.

Aktaş 4. Etap konut ve dükkânları modern Ankara’nın yeni yüzü
Aktaş 4. Etap konut ve dükkânları modern Ankara’nın yeni yüzü
İçeriği Görüntüle

"SANAL MEDYADAKİ DEZENFORMASYONA HER ZAMAN KARŞIYIZ"

Kırmızı çizgimiz ne?

Ülkemize zarar verecek her işe, kişiye, olaya karşıyız. Ülkemiz için yararlı olan neyse onun yanındayız. Biz kadına şiddete karşıyız, her türlü canlıya şiddete karşıyız. Ayrıca sanal medyadaki bütün dezenformasyona, ayrıştırmaya da karşıyız. Biz insanlarımıza da çok kıymet veriyoruz, ülkemize de. O yüzden sanal medyaya bu kadar hak etmediği bir hoşgörüyle yaklaşılırken ana akım medyaya acımasız davranmasın insanlar.

Demirören Medya TV Grup Başkanı Murat Yancıdan net mesaj: Ülkemizin yanındayız

"HABERCİLİĞİN TEMELİ YAZILI BASINDIR"

Siz her ne kadar televizyoncu olsanız da yazılı basından geliyorsunuz. Gazeteler hakkında ne düşünüyorsunuz, ömürlerini tamamladılar mı?
Hâlâ gazeteyi gazeteden okuyan ve imza takip eden insanlardan biriyim. Kim ne yapmış, hangi haberi nasıl yapmış, görüyorum. Aslında yazılı basın çok kıymetli, çok önemli. Maalesef toplumun büyük kesimi bunun değerini anlamıyor. Şu anda en iyi ve en derinlikli haberlerin yazılı basından çıktığını görüyoruz. Yazılı basın olmazsa birçok şeyin arka planını, kulis bilgisini veya nasıl yapıldığını göremeyeceğiz.

Okuma kapasitesi düştü mü sizce?

Yazılı basın gerçekten bu işin temeli. İnsanlar zannediyor ki; ‘Instagram’dan okurum, YouTube’dan izlerim, yeter.’ Ama bu aynı şey değil. Gazete ve dergilerdeki derinlik başka bir şeydir. Kelime haznesi daraldığında düşünce kapasitesi de daralır. 200 kelimeyle düşünmek başka bir şeydir, 2 bin kelimeyle düşünmek başka bir şeydir. Tamamen farklı bir perspektif kazandırır. Maalesef bugün bu alanda geriye doğru bir eğilim var. Yazılı basının en önemli farklarından biri, okuyucusunun geçmişteki haberleri takip etmesi, kitap okuması ve kelime dağarcığını geliştirmesidir. Ne kadar geniş kelime haznen varsa, kendin, ailen ve ülken için o kadar çok şey yapabilirsin. O yüzden gazeteyi gazeteden okuyalım; kendimizi 200-300 kelimeyle sınırlamayalım, kendimizi geliştirelim.

GAZETELERE HAKSIZ ELEŞTİRİLER YAPILDIĞINI DÜŞÜNÜYORUM

Medya hak ettiği değeri görüyor mu sizce?

Özellikle ana akım medyaya ve gazetelere haksız eleştiriler yapıldığını düşünüyorum. Aslında bizim bu medya kuruluşlarını gözümüz gibi korumamız gerekiyor. Çünkü bunlar bizim ülkemize ait. Bizim ürettiğimiz ve bize ait içerikleri yayınlıyorlar. Eğer biz medyamızı korumazsak, yarın öbür gün onların yerini yabancı sahipli şirketler alacak. Benim sık sık söylediğim bir şey var, “Batı işgale her zaman iletişimle başlar.” Maalesef şu anda Batı, iletişimle her yeri işgal etmeye çalışıyor. Almanya’da geçtiğimiz günlerde bir belgesel yayınlandı, orada dijital işgalin ülkelere ne kadar zarar verebileceği anlatılıyordu. Hatta Almanya’nın ilk Dijitalleşme Bakanı Karsten Wildberger, “Eğer bu alanda özgürlük sahibi olmazsak teknolojimiz çok büyük tehlike altında kalacak” diye açıklama yaptı. Bizim de bu bilinçte olmamız gerekiyor. Dijital alanda milli olabilmek ve özgür kalabilmek çok önemli.

SİYASET DEĞİŞİR AMA BİZ BİRLİK OLMAYI BIRAKMAMALIYIZ

Ne yapmamız gerekiyor?

Biz birlik ve beraberlik içinde olmalıyız. İktidar veya muhalefet fark etmez; vatandaş olarak, toplum olarak, hepimiz aynı gemideyiz. Son yıllarda ortaya çıkanlar gösteriyor ki, güçlünün hukukunun öncelikli olduğu bir dünya var; uluslararası adalet çoğu zaman eksik kalıyor. Katliamlar, soykırımlar yaşanıyor ve demokratik olduğunu iddia eden ülkeler kendi çıkarlarını kolluyor. Böyle bir ortamda bizim yapmamız gereken, birlik ve beraberlik içinde birbirimize sahip çıkmak. Hangi görüşten olursak olalım, Türkiye’ye sahip çıkmak. Kendi aramızda tartışabiliriz, fikirlerimizi söyleyebiliriz ama son tahlilde birlikteliğimizi korumalıyız. Siyaset değişir ama biz birlikte olmayı asla bırakmamalıyız.

Kaynak: Haber Merkezi