Düzce’nin doğal güzellikleriyle ünlü Samandere köyündeki Samandere Şelalesi, sonbaharın gelişiyle birlikte kahverengiden yeşile uzanan renk tonlarıyla kartpostallık manzaralar sunmaya başladı.
Türkiye’nin ilk tescil edilen tabiat anıtlarından biri olan şelale, yüksek debisi, köpüklü suları ve çevresindeki anıt ağaçlarıyla ziyaretçilerin ilgisini çekiyor.
“CADI KAZANI” ŞELALESİ DÜNYADA YALNIZCA İKİ TANE
Samandere Şelalesi, dünyada yalnızca iki örneği bulunan “cadı kazanı” (witches’ cauldron) özelliğine sahip.
Yaklaşık 500 metrelik dere boyunca uzanan bölgede ana şelalenin yanı sıra üç küçük şelale ve derin bir “cadı kazanı” bölümü yer alıyor.
Yüksek debide akan sular, sonbaharın tüm renklerini taşıyan ağaçların arasından geçip köpürerek bu doğal havuza dökülüyor.
SUYUN YOLCULUĞU EFTENİ GÖLÜ’NE VE MELEN’E
Şelalenin arkasındaki kayalarda yer alan doğal mağara, suyun bir süre kaybolup ileride tekrar yüzeye çıkmasını sağlıyor.
Bu sular daha sonra Uğur Suyu’nu oluşturuyor ve Düzce’nin içme suyu ihtiyacını karşılıyor.
Yaklaşık 10 hektarlık alanı kaplayan Samandere Şelalesi’nin suları, yolculuğunu Efteni Gölü ve Büyük Melen Çayı üzerinden tamamlayarak İstanbul’un su kaynaklarına da katkı sağlıyor.
DÜNYADAKİ DİĞER “CADI KAZANI” KANADA’DA
Samandere Şelalesi ile benzer jeolojik yapıya sahip tek diğer şelalenin, Kanada’nın Jasper şehrindeki Maligne Kanyonu’nda yer alan Maligne Şelalesi olduğu belirtiliyor.
ZİYARETÇİLERDEN BÜYÜLÜ YORUMLAR
Hafta sonları yerli ve yabancı turistlerin uğrak noktası haline gelen Samandere’de ziyaretçiler doğaya hayran kaldı.
Ziyaretçilerden biri duygularını şu sözlerle dile getirdi:
“Çok güzel bir atmosfer var. Oksijen bol, su ve şelale efsane güzel. Doğanın bütün renklerini gördük. Gerçekten efsane bir yer. Nutkum tutuldu. Kesinlikle görülmesi gereken bir yer.”
