Önceki haftalarda 6.1 büyüklüğünde bir depremle sarsılan bölge, bu kez 24 Ağustos tarihinde saat 21.58’de 4.8 büyüklüğünde bir sarsıntıya sahne oldu. Bunu kısa süre içinde 4.2 ve 4.3 büyüklüğünde iki ardışık deprem izledi. Bu sarsıntılar, özellikle İstanbul ve İzmir gibi kentlerde kaydedildi.
Deprem bilimci Prof. Dr. Şener Üşümezsoy, Habertürk yayınına yaptığı açıklamada, bölgedeki artçı depremlerin doğal olduğunu vurguladı.
Üşümezsoy, “Sındırgı’daki depremden sonra artçılar sürse de bu doğaldır ve yeni bir büyük deprem olacağı anlamına gelmez” ifadeleriyle panik yapılmaması gerektiğini belirtti.
Ancak jeolojik yapısı nedeniyle Simav Fay Zonu üzerine dikkat çekti ve bu fayın uzun vadede ciddi deprem riski taşıdığını kaydetti.
Üşümezsoy, artçı depremlerin süreceğini işaret ederek, küçük sarsıntıların yalnızca birkaç kilometrelik fay parçalarını etkilediğini; buna karşın daha büyük depremlerde onlarca kilometreyi bulan fay kırılmalarının gözlemlenebileceğini aktardı.
Sındırgı’da yaşanan son sarsıntıda yaklaşık 20 kilometrelik bir fay kırılmasının meydana geldiği, bu yüzden artçı deprem riskinin uzun süre devam edeceği uyarısında bulundu.
Simav Fay Zonu, coğrafi ve jeolojik açıdan aktif bir fay hattı olarak bilinir. Bilimsel çalışmalara göre, bu gibi zonlarda toplanan tektonik gerilim, belli bir süre sonrası büyük ölçekli enerji boşalmasıyla kendini gösterebilir.
Bu tür fayların uzun vadeli deprem potansiyeli, erken uyarı sistemleri ve kamu bilgilendirmesi açısından önem taşır.
Ayrıca, yaklaşık 20 km’lik fay kırılmasının jeolojik analizlerde dikkate alınması gereken bir uzunluk olduğu, artçıların biçim ve sayısının bu kırılmanın büyüklüğüyle ilişkilendirilebileceği vurgulanabilir.