Emeklilik sisteminde geçmiş hizmetlerin isteğe bağlı olarak prim ödemesiyle değerlendirilmesini sağlayan borçlanma hakkı, çalışanların emeklilik tarihini öne çekmesini ve eksik prim günlerini tamamlamasını mümkün kılıyor.

Erdursun’a göre bu hak, sadece erken emeklilik için değil, aynı zamanda gelecekteki mali yükü azaltmak açısından da büyük önem taşıyor.

Erdursun, mevcut sistemde 2025’in “fırsat yılı” olduğunu vurguladı. Uzman, “Borçlanma başvurusunu bugün yapanlar, hem düşük oranlardan hem de mevcut asgari ücretten yararlanacaktır. 2026’ya ertelenen her başvuru, aynı süre için iki kat maliyet anlamına gelir. Bu durum, sadece hukuki değil, aynı zamanda ciddi bir ekonomik kayıptır” dedi.

2026 itibarıyla borçlanma maliyetlerinde iki yönlü artış yaşanacak.

Erdursun’un açıklamasına göre:
Tek artışlı borçlanmalar, sadece asgari ücret zammına bağlı olacak. Bu gruba doğum borçlanması (yüzde 32) ve yurtdışı borçlanması (yüzde 45) gibi türler giriyor.

Çift artışlı borçlanmalarda ise oran yüzde 32’den yüzde 45’e çıkarken, asgari ücret zammı da ek yük getirecek.

Bu artıştan askerlik borçlanması, avukatlık stajı, doktoraların uzmanlık süresi, fahri asistanlık, ücretsiz izin dönemleri, yurtdışı öğrencilik, tarım Bağ-Kur ve eksik sigorta günleri gibi birçok borçlanma türü etkilenecek.

Erdursun, borçlanma hakkını ertelemenin maliyetleri ikiye katlayacağını belirtti.

Uzman, “2025 yılı son ekonomik avantaj yılıdır. 31 Aralık 2025’e kadar yapılacak başvurular, 2026 ve sonrasına göre yüz binlerce lira tasarruf sağlayabilir” ifadelerini kullandı.

Sosyal Güvenlik Uzmanı Özgür Erdursun, vatandaşların emeklilik planlarını artık ertelememeleri gerektiğini belirterek şu ifadeleri kullandı:
“Emeklilik planlaması ertelenecek bir tercih değil. Mali açıdan doğru zamanda yapılması gereken stratejik bir karardır.”

Editör Hakkında