TSK deniz unsurlarının Aden Körfezi, Somali karasuları ve Arap Denizi'ndeki görev süresinin 1 yıl uzatılmasına ilişkin tezkere TBMM Genel Kurulu'nda kabul edildi. Mehmetçik, bu karar öncesinde dünyanın birçok yerinde barışı sağlama / koruma adına görev yapıyordu zaten…
HABERİN DEVAMI DİĞER SAYFADA ---->>
1950-1953 yılları arasında yaşanan Kore Savaşı, Türkiye’nin cumhuriyet döneminde dışarıya asker gönderme kararı aldığı ilk olaydı.
Kiminin ayakta alkışladığı, kiminin “ne işimiz var oralarda?” diye eleştirdiği Kore Savaşı’na katılmamızın asıl sebebi, NATO’ya girebilmekti.
Türkiye’nin Kore’ye asker gönderme girişimi içeride bazı tartışmalara yol açtı. 25 Temmuz 1950’de Demokrat Parti hükümetinin aldığı karar, CHP’nin “usul” açısından itirazları ile karşılaştı. CHP, asker gönderme işinin hükümet kararıyla değil, Meclis kararıyla olması gerektiğini söylüyordu.
Ancak, karar alındı ve 1950-53 yılları arasında 5 milyon insanın hayatına mal olan Kore Savaşı’na Mehmetçik de katıldı.
Türk Tugayı, büyük kahramanlıklar gösterdiği Kore’de daha sonra savunma hattında yer aldı. 1000’e yakın askerimizi kaybettiğimiz savaşta, üç yıl içinde dönüşümlü olarak 15 bin Mehmetçik görev yaptı.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin son dönemde destanlaşan zaferlerinden biri de Kıbrıs Barış Harekatı ile geldi. Rumların kanunsuz uygulamaları, anayasayı askıya almaları, Yunanistan’daki askeri cuntanın desteği ile Kıbrıs’ta Makarios’a yapılan darbe ve EOKA canilerinin oluk oluk Türk kanı akıtmaya başlaması Türkiye’nin sabrını taşırdı.
20 Temmuz 1974’te Ada’ya çıkan Mehmetçik, tabiri caizse bir taşla üç kuş vurdu! Üç kuştan ikisi, Mehmetçik’in Rum ve Yunanlılara armağanı oldu!
Çünkü, Kıbrıs Türklerini yok olmaktan kurtaran Mehmetçik, Yeşil Ada’yı huzura kavuşturmanın yanında, kazandığı zaferle Yunanistan’daki askeri cuntanın yıkılmasını sağlayarak bu ülkeye demokrasiyi getirdi...
Kısacası, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Kıbrıs çıkarması, “Barış Harekatı” ismi ile müsemma bir sonuç verdi.
Azerbaycan ordusu, Karabağ’da 44 günde elde ettiği zaferler 30 yıllık işgali sonlandırırken de Mehmetçik oradaydı.
Azerbaycan, Karabağ ve civar illeri geri kazanmak için başlattığı operasyonda, Ermenistan'ın 3 yılda işgal ettiği bölgeleri 44 günde kurtardı.
Azerbaycan ordusu 44 günde 5 şehir, 4 kasaba ve 286 köyü işgalden kurtardı, imzalanan bildiri gereği Ermenistan ordusu Ağdam, Kelbecer ve Laçın illerini terk etmek zorunda kaldı.
Soğuk Savaş dönemi, BM’nin “barışı destekleme” amaçlı çeşitli faaliyetlerine sahne oldu. Türkiye bu süreçte, BM öncülüğünde ya da BM Antlaşmasına uygun çeşitli girişimlere katkı sağladı.
Türkiye, 1988’den buyana 3 “BM Askeri Gözlem Misyonu”, bir “Bölgesel Gözlemcilik” görevi ve 6 “BM Barışı Destekleme Harekatı”na katıldı. Bunlardan askeri gözlem misyonları şöyle:
1-BM, İran-Irak Askeri Gözlemci Grubu (UNIMOG):
2-BM Irak-Kuveyt Askeri Gözlemci Grubu (UNIKOM):
3-BM Gürcistan Gözlemci Grubu (UNOMIG):
4-BM Doğu Timor Geçiş Yönetimi (UNTAET):
5-El Halil’de Geçici Uluslararası Mevcudiyet (TIPH):
Kahraman Mehmetçik, zaman zaman da barışın tesisi amacıyla dünyanın sorunlu bölgelerindeki BM operasyonlarına iştirak ediyor.
Bu çerçevede, Türk Silahlı Kuvvetlerinin görev yaptığı önemli operasyonlardan biri de Somali’de yaşanan iç savaş sebebiyle gerçekleşmişti. Mehmetçik, 2 Ocak 1993-22 Şubat 1994 tarihleri arasındaki “Ümit Operasyonu”na 300 kişilik bir mekanize taburla katıldı.
Somalili ‘gariban’ korsanların neler yaptığını biliyorsunuz. Gemileri kaçırdılar, mürettebatları esir aldılar, fidye topladılar vs. Hatırlanacağı gibi bir dönem bu olaylardan Türk gemileri de payını aldı. 300’ü aşkın rehine denizci arasında 37 de Türk vardı.
Uydularla, yeryüzünde yürüyen herkesin vesikalık fotoğrafını çekme imkanına sahip ülkeler, başta da ABD bu olayların sırrını çözememişti!
Çare olarak, Aden Körfezi’ne asker göndermek gerektiğine karar verildi…
Birçok uluslar arası olayda olduğu gibi yine Türkiye’den de asker istendi. Hükümet’in TBMM’ye sunduğu Somalili korsanlara müdahale için Aden Körfezi'ne asker gönderilmesine ilişkin yetki tezkeresi Meclis Genel Kurulu'nda kabul edilmiş ve Mehmetçik yine düşmüştü…
Bosna’da yaşanan facia, soykırım halini aldıkça büyük bir infiale kapılan Türkiye, protesto gösterileri ve “Mehmetçik Bosna’ya” istekleri ile çalkalanıyordu. Başta BM Genel Sekreteri Butros Gali olmak üzere, bölge üzerinde hesapları bulunan ülkeler, Türk askerinin Balkanlara ayak basmasını kabule yanaşmıyordu.
Türkiye yine de, Bosna-Hersek’te UNPROFOR adıyla kurulan BM Barış Gücü’ne katılım konusundaki isteğini BM’ye iletti. Güvenlik Konseyi Türkiye’nin bu talebini 22 Mart 1994’te kabul ederek onayladı.
Bunun üzerine, 1993 Ağustos’u ile 1995 Aralık’ı arasındaki sürede, alay seviyesinde 1.450 kişilik bir mekanize Türk Birliği Bosna-Hersek’e ayak bastı. Gazete manşetlerine ve TV ekranlarına; “Mehmetçik 82 yıl sonra Balkanlarda” şeklinde yansıyan gelişmeler, Türkiye’deki tepkileri biraz olsun yumuşatırken, Balkanlardaki din ve kan kardeşlerimiz açısından da büyük moral oldu…
BM Güvenlik Konseyi, Arnavutluk’taki olaylar üzerine 1997’nin 28 Mart’ında aldığı bir kararla, AGİT’e yetki vererek, Arnavutluk’ta, İtalya’nın liderliğinde çokuluslu bir güç kurulmasını kararlaştırmıştı.
“Alba Harekatı” adı verilen bu oluşuma da Türkiye, 16 Nisan 1997’den itibaren 759 kişilik bir Deniz Piyade Tabur Görev Kuvveti ile katıldı. Bu sayı, karargahta görevli 20 subay ve astsubay ile 779’a varıyordu. Tiran ve Kuzeyindeki bölgede görev yapan Birliğimiz, 1 Ağustos 1997’de görevini tamamlayarak Türkiye’ye döndü.
Uyarılar dikkate alınmayınca olanlar oldu ve Kosova’daki olaylar 1999 Şubatında silahlı çatışmaya dönüştü. Krizin diplomatik yollardan halledilememesi üzerine harekete geçen NATO, Sırbistan Devlet Başkanı Miloseviç’i yola getirmek amacıyla, 24 Mart 1999’da hava harekatı başlattı.
Operasyonda yer alan 10 adet Türk F-16’sı harekat süresince gece-gündüz toplam 2 bin saatten fazla uçuş gerçekleştirdi. Türkiye ayrıca meydan desteği de sağladı. Bunun yanında, Adriyatik’deki Akdeniz Daimi Deniz Kuvveti’nde (STANAVFORMED) bulunan bir firkateyn ve Akdeniz Daimi Mayın Kuvveti’nde (MCMFORMED) yer alan bir mayın avlama gemimiz de harekata katıldı.
Harekatın başlaması ile birlikte, Makedonya ve Arnavutluk’a yönelik mülteci akını nedeniyle yaşanan sorunun çözümü için, Arnavutluk’ta oluşturulan NATO İnsani Yardım Kuvveti’nde (AFOR) bir sahra hizmet bölüğümüz de görev aldı.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin yer aldığı bir başka operasyon da, mültecilerin evlerine dönebilmeleri ve Irak’ın 36. paralelin kuzeyindeki askeri faaliyetlerini engellemek amacıyla, 1991 Martından itibaren koalisyon kuvvetleri tarafından Kuzey Irak’ta başlatılan “Huzuru Temin Harekatı”dır.
Bu harekat, TBMM’nin 26 Aralık 1996’daki kararı ile, 1 Ocak 1997’den itibaren yerini Türkiye, ABD ve İngiltere’nin sadece hava güçlerinin oluşturduğu “Kuzeyden Keşif Harekatı”na bıraktı. Türkiye ayrıca, BM Hazır Barış Gücü’ne bir Tabur Görev Kuvveti ile katılmayı taahhüt etti.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yeni bin yıldaki hedeflerini göstermesi bakımından, milenyum başında Harp Akademileri Komutanlığı’nın hazırladığı “Deniz Harekat Ortamına Yönelik Gelişmeler ve Deniz Kuvvetleri’nin Özellikleri” adlı rapor da dikkate değer.
Milli çıkar sınırlarının Basra Körfezi’nden Atlantik Okyanusu’na kadar uzandığı belirtilen rapor, açık denizlerde harekat yeteneğinin önemini vurguluyordu.
Türkiye, terörle mücadele kapsamında Irak ve Suriye’de birçok askeri harekat düzenledi. Suriye’de 2016 ve 2017’deki Fırat Kalkanı Harekâtı'nı, 2017'den 2020'ye kadar Bahar Kalkanı Harekâtı'nı, 2018'de Zeytin Dalı Harekâtı'nı, 2019'da Barış Pınarı Harekâtı'nı gerçekleştirdi.
Türk Silahlı Kuvvetleri Mart 2018’de ise Kuzey Irak’ta Dicle Kalkanı Harekâtı'nı başlattı.
Terör örgütü PKK’ya karşı yürütülen sınır ötesi operasyonla Hakurk bölgesi büyük ölçüde kontrol altına alındı. Bu kez, geri çekilmek yerine Pençe harekâtlarıyla birlikte belli bölgelerde askeri üsler kuruldu.
Pençe Harekâtı (2019), Pençe-2 Harekâtı (2019), Pençe-3 Harekâtı (2019), Pençe-Kartal Harekâtı (2020), Pençe-Kaplan Harekâtı (2020), Pençe Kartal-2 Harekâtı (2021), Pençe-Yıldırım ve Pençe-Şimşek Harekâtları (2021), Pençe-Kilit Harekâtı (2022), Pençe-Kılıç Harekâtı (2022).
Gerek Türk Silahlı Kuvvetlerinin fiilen içinde yer aldığı operasyonlar gerekse Türk Ordusu’nun geleceğe yönelik planları göstermektedir ki; Mehmetçik’e en az Türkiye kadar dünyanın da ihtiyacı var.