Türkiye - Irak ilişkileri boyut değiştirirken bundan rahatsız olanların sayısı da artıyor. Özellikle de terör örgütünün elebaşları. Yaptıkları açıklamalar ise Misak-ı Milliyi hatırlatıyor…
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Irak ziyareti, Türkiye’nin terörle mücadelesi açısından büyük önem taşıyor. Ziyaret sonrası başlayacak büyük askeri harekat terör örgütü elebaşılarını tedirgin etti. Teröristler Misak-ı Milliye gönderme yapan açılamalarda bulundu…
PKK/PYD elebaşı Salih Müslim’in, “Türkiye, bütün düzlüklerde bulunan şehirlerde. Erbil başta olmak hepsini eline geçirmiş durumda. Kimse bunları çıkaramaz" demesi; Kandil'deki mağarasından konuşan PKK elebaşı Cemil Bayık’ın, "Türk devletinin Irak'la yaptığı bazı görüşmelerin doğrudan PKK ile alakalı olduğu görülüyor" sözleri; Kandil’deki katillerden Duran Kalkan’ın da bir hayli endişeli. Kalkan, "Şunu ifade edebilirim; en kritik mücadele sürecindeyiz" sözleri teröristlerin korkusunu ve çaresizliğini ortaya koyuyor ama Salih Müslim'in "Tehditlerin başını Türkiye çekiyor. Yeni Osmanlı projesi, bir de misak-i milli meseleleri var. Bu projeler de Rojava'dan başlatılmak isteniyor" ifadeleri, Misak-ı Milli haritasını yeniden açtırdı…
Misâk-ı Millî Belgesi bir haritaya yansıdığından kapsadığı alan şöyle oluyor:
İskenderiye-Port Said hizasına kadarki Suriye, Lübnan, Filistin ve Irak toprakları…
Ayrıca Ege Adaları, Kıbrıs ve Batum Türkiye'nin sınırları içindedir.
Milli Yemin anlamına gelen Misak-ı Milli; Mustafa Kemal Paşa’nın Millî Mücadele sürecindeki çalışmalarıyla tespit olunan; Amasya, Erzurum ve Sivas’ta benimsenen ilkeler hedefe yönelik planları netleştirirken bunun en önemlisi Milli Mücadele’nin nihai amacı olan Misak-ı Milli Beyannamesi’nin kabul edilerek dünyaya duyurulması olmuştur…
Misak-ı Millinin temelini Erzurum ve Sivas Kongrelerinin sonuç bildirgeleri teşkil eder…
Misak-ı Milli, Osmanlının son döneminde Meclis-i Mebusan’ın 28 Ocak 1920'deki gizli oturumunda kabul edildi. 18 Şubat’taki oturumda Edirne Mebusu Şeref Bey'in önergesiyle tüm dünyaya ilan duyuruldu.
Sınırın nereden geçeceği, Misak-ı Milli haritası ile ‘ilkesel’ olarak tanımlandı. Arap çoğunluğun yaşadığı yerler sınırın dışında kaldı…
Meclisi Mebusan tarafından 28 Ocak 1920’de kabul edilen Misak-ı Millinin kararları şöyleydi:
- Misak-ı Milli bir bütündür ve asla ayrılamaz.
- Mondros sonrası işgal edilen yerlerin geleceğine halkın oylaması ile karar verilecektir.
- Ülkenin tam bağımsızlığı esastır. (siyasi, mali ve adli) Bu konudaki kısıtlamalar kabul edilemez.
- Batı Trakya'nın durumuna halkın oyları karar verecektir.
- Kars, Ardahan ve Batum'da halk oylaması yapılacak ve bölge halkı geleceğine karar verecektir.
- İstanbul ve Marmara Denizi güvenliği açısında tehlikeden uzak bir duruma getirilecek.
- Boğazlar ticarete açık kalacaktır.
Mustafa Kemal Paşa, ilk kez 1 Mayıs 1920 tarihinde Mecliste yaptığı konuşmada ve son olarak da 30 Ocak 1923 tarihli açıklamasında konuya ilişkin değerlendirmelerde bulundu ama başka alan ve ortamlarda da konuyu ele aldı.
Tanımlarında Musul vilayeti her zaman yer aldı. Atatürk’e göre, “Bu hudut İskenderun körfezinin güneyinden, Antakya'dan, Halep ile Katma istasyonu arasında Carablus köprüsünün güneyinde Fırat nehrine ulaşır. Oradan Deyrizor'a iner, oradan doğuya uzatılarak Musul, Kerkük ve Süleymaniye'yi içine alır…”
Ülkemizin Musul ve Kerkük üzerindeki yasal haklarıyla gündeme gelen Misak-ı Milli ve bu buna dayalı harita kimi zaman gelişmeler dayalı olarak hep gündeme gelmektedir.
Konunun özeti şöyle: Türkiye, 1926 Anlaşması ile Irak’ın toprak bütünlüğü şartını koyarak Misak-ı Milli sınırlarından vazgeçti. Ancak toprak bütünlüğünün bozulması durumunda müdahale hakkı var.