Ramazan ayının gelmesiyle Müslümanlar arasında büyük bir sevinç yaşanır. Hoşgörünün, sabrın, teslimiyetin doruklara çıktığı Ramazan ayında her Müslümanın uyması ve dikkat etmesi gerek bazı durumlar vardır.

Oruç ibadetinin başladığı sahurdan, orucun açıldığı iftar zamanına kadar müslümanlar bu zamanları en değerli ve verimli şekilde geçirmelidir. Müslümanlar ibadetlerini yerine getirerek Ramazan’ın rahmetinden daha çok istifade etmeyi amaç edinmeli.

Camiye giden bir Müslüman cemaatle kılınan teravih namazından alacağı sevaplarını camiye giderken giydiği temiz kıyafetiyle, camiye gelenlere selam vermesiyle, tatlı diller konuşmasıyla ikiye katlayabilir.

Sabahtan akşama kadar oruç tutan bir Müslüman açlık ve susuzluk çekmesinden dolayı belki biraz asabiyet yaşayıp diğer insanlara karşı hoş olmayan söz ve davranışlarda bulunabiliyor. Ancak oruç tutmak bütün duygularımıza hakim olmak anlamına geldiğinden bu durumda da oruç tutan bir mümin bütün uzuvlarıyla kendine hakim olup sabretmelidir.

Ramazan hoşgörü ayı olduğundan Ramazan orucu tutmayan ya da tutamayanlara karşı dikkatli olunmalı ve onlara karşı incitici sözlerden kaçınılmalı.

Oruç tutan bir mümin gün içerisinde Kuran okuyarak, kaza namazı kılarak vaktini en güzel şekilde değerlendirmeli ve gıybetten, kavgadan, boş televizyon dizilerinden uzak durmalı.

Maddi imkanı yerinde olan Müslümanlar ihtiyaç sahiplerine fitre vermeli, gücü yetiyorsa Ramazan’da Umre’ye gidip bol bol ibadet etmeli.

Ramazan yardımlaşma ve birlik ayı olduğundan oruç tutmakla mükellef olan her mümin ihtiyaç sahibi akrabasını, komşularını, yetimleri gözeterek elinden geldiğince yardım etmeli, iftar sofralarında ağırlamalıdır.

Ramazan ayında bir Müslüman bu ince davranışlara dikkat ederek af ve mağfiret ayı olan Ramazan’da Allah’ın affına mazhar olur ve oruç ibadetinin lezzetini alır.