İran Dışişleri Bakanlığı tarafından yayımlanan yazılı açıklamada, ülkenin Filistin meselesindeki tutumunun net olduğu vurgulandı. İran’ın her zaman “soykırımın durdurulması, işgalci güçlerin çekilmesi, insani yardımların ulaştırılması ve Filistinli esirlerin serbest bırakılması” yönündeki çabaları desteklediği belirtildi.
Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“İran, Filistin halkının meşru direnişini ve kendi geleceğini belirleme hakkını desteklemektedir. Bu doğrultuda son iki yılda tüm diplomatik imkânlarını seferber etmiş, özellikle İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ve Birleşmiş Milletler (BM) platformlarında yoğun diplomatik girişimlerde bulunmuştur. Bu çabalar, Gazze’deki soykırımın durdurulması ve işgalci güçlerin çekilmesi hedefiyle yürütülmüştür.”
“ULUSLARARASI TOPLUMUN SORUMLULUĞU DEVAM EDİYOR”
Tahran yönetimi, ateşkesin sağlanmasının uluslararası toplumun sorumluluklarını ortadan kaldırmadığını belirtti. Açıklamada, “Gazze’de işlenen suçlar, uluslararası toplumun adaletin sağlanması yönündeki ortak yasal, insani ve ahlaki sorumluluğunu ortadan kaldırmaz” denilerek, savaş suçları ve insanlığa karşı suçların faillerinin tespit edilip yargılanması çağrısında bulunuldu.
Bakanlık, Siyonist rejimin uzun yıllardır süren cezasızlığının sona ermesi gerektiğini vurgulayarak, “Devletler ve uluslararası kurumlar, Gazze’deki savaş suçları ve insanlığa karşı işlenen suçların faillerini yargılamakla yükümlüdür. Bu süreç, Siyonist rejimin onlarca yıldır süregelen cezasızlığına son verilmesi açısından büyük önem taşımaktadır.” İfadelerine yer verdi.
“ALDATICI SÖZLERE KARŞI DİKKATLİ OLUNMALI”
İran, ateşkesin kalıcılığına dair endişelerini de dile getirdi. Açıklamada, “İsrail’in geçmişte verdiği sözleri defalarca ihlal ettiği bilinen bir gerçektir. Uluslararası toplum, bu kez aynı hatayı tekrarlamamalı, İsrail’in sözde taahhütlerine körü körüne güvenmemelidir” denilerek, dikkatli olunması gerektiği uyarısı yinelendi.
KALICI BARIŞ İÇİN TETİKTE OLMA ÇAĞRISI
İran Dışişleri Bakanlığı, Gazze’deki ateşkesin kalıcı bir barışa dönüşebilmesi için uluslararası toplumun aktif bir denetim mekanizması kurması gerektiğini savundu. Açıklama, bölgesel barış girişimlerinin yalnızca “adil bir çözüm” ve “Filistin halkının meşru haklarının tanınması” ile mümkün olabileceği mesajıyla son buldu.