Rektör Ünüvar’dan Sağlık Turizmi Vurgusu: Türkiye’nin Hedefi 7 Milyar Dolar
Rektör Ünüvar’dan Sağlık Turizmi Vurgusu: Türkiye’nin Hedefi 7 Milyar Dolar
İçeriği Görüntüle

Kazakistan’da yaşayan 39 yaşındaki İndira Kaliyeva, halk arasında "nabızsızlık hastalığı" bilinen damar inflamasyonu olarak belirtilen nadir ve kronik görülen bir hastalık olan Takayasu arteriti hastalığıyla mücadele ediyordu. Halsizlik, kilo kaybı, düşük tansiyon, nabız farkı, baş ağrısı gibi belirtilerinin zamanla dayanılmaz hale geldiğini aktaran Kaliyeva, ülkesinde doktorlara gittiğini ancak çözümün sağlanamadığını söyledi.

Ailesiyle yaptıkları araştırmalar sonrası sonuçlar Türkiye’ye Biruni Üniversite Hastanesi hekimlerine gönderildi. Her iki kol damarı ile sağ şah damarı kapalı ve sol şah damarında yüzde 90 daralma olan hastaya burada operasyon yapılabileceği ifade edildi. Bunun üzerine aile Türkiye’ye gelirken Kaliyeva, İstanbul’daki incelemelerin ardından Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Murat Uğurlucan ve ekibi tarafından eylül ayında operasyona alındı. Başarılı geçen operasyonun ardından Kaliyeva, yaşadığı süreci anlatırken Prof. Dr. Uğurlucan tedaviye ilişkin bilgi verdi.

"MUTLULUK DUYUYORUM"

Kazakistanlı 39 yaşındaki İndira Kaliyeva şunları söyledi:

“Baş dönmeleri, ağrılarım, bayılma, kollarımda ağrılar gibi şikayetlerle doktora gittim ve Takayasu arteriti teşhisi kondu. Kazakistan’da operasyonun riskli bulunduğunu söylediler. Eşimin Türkiye önerisi üzerine İstanbul’a geldik. Buradaki operasyonun başarılı geçmesinden mutluluk duyuyorum.”

Tedavisinin ardından taburcu edildiğini belirten Kaliyeva, düzenli kontrol ve tedavilerine devam edeceğini de ifade etti.

PROF. DR. MURAT UĞURLUCAN’IN AÇIKLAMALARI

“Son derece nadir, 200 binde bir olan bir hastalığa sahipti”
“39 yaşında bayan hastamız Kazakistan’dan geldi. Yazışmalarımız yaklaşık 1,5-2 ay öncesine kadar dayanıyordu. Önce tetkiklerini gönderdi, değerlendirdikten sonra ameliyat edebileceğimizi söyledik. Hasta bize baş dönmeleri, ellerini, kollarını hareket ettirdiği zaman ciddi ağrıları olduğunu, yemek yedikten sonra kendini bayılacak gibi hissettiğini, zaman zaman bayılma ataklarının olduğunu ifade etti. Her 2 kol damarında, sağ şah damarında tıkanıklık olduğunu, sol şah damarında da yüzde 90 bir darlık olduğunu görmüştük. Klinik olarak Takayasu arteriti dediğimiz son derece nadir, 200 binde bir olarak ifade edilir bir hastalığa sahipti. Nadir olması nedeniyle hastalığın tedavisiyle ilgili genel kabul edilmiş kılavuzlar, bilgiler yok o yüzden zor ameliyat olsa bile merkezimizde gerçekleştirdik. Ülkesinde bu hastalığı tedavi edemeyeceklerini söylemişler. Takayasu arteritinde insan vücudu damarlarına karşı bir reaksiyon geliştiriyor, damarlarını yabancı damarlar olarak görüp onlara kendi hücreleriyle saldırıyor. Bu da damar tıkanıklığına sebep oluyor. İmminülojik problemleri çözmek için gerekli bağışıklık baskılayıcı ilaçlarını yüksek dozdan zaten alıyordu ama bu ilaçlar damar tıkanıklığını çözecek, iyileştirecek bir tedavi değil. Hastalığın ilerlemesini engellemek için verilen ilaçlardı. Esas bu hastalığa yapılması gereken; o damarların tekrar açılması işlemiydi.”

“Kendi geliştirdiğimiz bir teknik var, komplikasyonsuz başardık”
“Bir damara by pass yapabilmemiz veya o damarı kanlandırabilmemiz için damarı geçici süreli kapatmamız gerekiyor. Kansız bir sahaya ihtiyacımız var. Bizim esas amacımız; bu hastada darlık olan damara bir by pass yapmaktı, bunu da aort damarından sol şah damarına by pass yapacak şekilde plandık ama bu damara by pass yapabilmek için bunu geçici süre kapatmamız gerekir. Beynine de başka kan götüren damar olmadığı için bu damarı kapattığımız zaman hastada kalıcı nörolojik problemler hatta bitkisel hayat gibi problemler ortaya çıkabilirdi. Bunu engellemek için daha önceden kendi geliştirdiğimiz bir teknik var, şah damarının yüze giden damarına geçici bir by pass yaparak bu tür komplikasyonları engelleyerek hastamızın tedavisini başarılı bir şekilde gerçekleştirdik. Esas ameliyatı yaptıktan sonra her 2 kol damarına ve sağ şah damarına da ayrıca bir by pass yaptık. Böylelikle her tarafına şu an kan gidiyor. Bunu ilk olarak biz geliştirmiştik, 2017 yılında bu teknikle ilgili benzer bir hastada makalemiz var, onu yayınladık. Bu hastamızla ilgili de bir makalemiz olacak. Operasyon yaklaşık 4 saat kadar sürdü, komplikasyonsuz başardık. Küçücük bir kesi yaptık, minimal invaziv bir yöntemle, boyun bölgelerini açtık. Kol damarları için köprücük kemiklerinin üzerlerini açtık. Bütün damarları bulduk, takmak istediğimiz damarları ameliyat masasında özel olarak biz hazırladık, sonra da dikme işlemlerini gerçekleştirdik.”

“O damar da tıkanırsa büyük ihtimalle beyin ölümü olacaktı, kontrol altında olması lazım”
“Beyne giden tek bir damarı kalmıştı, onda da çok ciddi darlık vardı, hasta çok önemli şikayetlerden bahsediyordu. Büyük ihtimalle o damar da tıkanırsa hastalığı ilerlerse hastanın beynine kan gitmeyecekti, sonucunda da ne olacağını kestirmek zor ama büyük ihtimalle beyin ölümü olacaktı. Hastamızın bypasslarını yaptık, şu anda damarları açık görünüyor, suni damarlar taktık ama mevcut hastalığı hala devam ediyor. Bağışıklık baskılayıcı ilaçlarını düzenli bir şekilde kullanması gerekiyor. Sonuçta bu hastalık büyük damarları etkileyen bir hastalık, aort da bu hastalıktan etkilenebilir. Bu sebeple diğer damarlarında da problem olmasın diye hastalığın kontrol altında olması lazım. Sık sık kontrollere gitmesi gerekir. Suni damarların da yüzde yüz ömür boyu açık kalacağını kimse garanti edemez o yüzden buna yönelik kan sulandırıcı tedavilerini kullanması lazım. Kendi hastalığına yönelik bağışıklık baskılayıcı ilaçlarını kullanması lazım ki uzun süre sağlıklı bir yaşam sürsün. Kalp ve damar hastalıkları gelişen toplum, endüstriyel yaşamla birlikte bir artış gösterdi o yüzden düzenli kontroller son derece önemli, çok genç yaşlarda da kalp ve damar hastalıklarına rastlanabiliyor ve ani ölümler olabiliyor.”

Kaynak: İHA