Rapora göre Türkiye, Asya kıtasında 3’üncü, dünya genelinde ise ilk 10’da yer aldı. Devletin suç örgütlerine karşı yürüttüğü yoğun mücadeleye rağmen organize suç faaliyetlerinin kontrol altına alınamadığı ifade edildi. Suç yapılarının, siyasal ve ekonomik çevrelerin etrafında kümelenerek kurumsal zayıflıklardan yararlandığı belirtildi.
Ayrıca, yargı ile yürütme arasındaki çekişmenin, kurumsal mücadeleyi sekteye uğrattığı vurgulandı. Bu durumun, suçla mücadelede etkinliği azalttığı ve cezasızlık kültürünü beslediği kaydedildi.
ADALET SİSTEMİNE GÜVEN SARSILDI
Rapor, siyasi baskılar, keyfi tutuklamalar ve çelişkili yargı kararlarının Türkiye’de adalet sistemine olan güveni zedelediğini ortaya koydu. Bu gelişmelerin, organize suç örgütlerinin faaliyetlerini kolaylaştırdığına dikkat çekildi. Uzmanlar, özellikle yüksek enflasyon, döviz dalgalanmaları ve artan işsizlik oranlarının, suç ekonomilerini büyüten temel faktörler haline geldiğini belirtti.
SUÇ AĞLARI ÇEŞİTLENİYOR
Türkiye’de organize suçun sadece uyuşturucu, silah ve insan kaçakçılığıyla sınırlı kalmadığı ifade edilen raporda; eğlence sektörü, özel güvenlik şirketleri ve finans çevreleri üzerinden de suç işlendiği bildirildi. Ayrıca, bazı grupların terör örgütleriyle iş birliği yaparak gelir elde ettiği, vergi kaçakçılığı, yolsuzluk ve kamu kaynaklarının kötüye kullanımı gibi suçların da yaygınlaştığı belirtildi.
CEZASIZLIK KÜLTÜRÜ DERİNLEŞİYOR
Raporda en dikkat çeken tespitlerden biri, suç aktörlerinin siyasi bağlantılar sayesinde dokunulmazlık zırhı kazandığı yönünde oldu. Bunun, hesap verilebilirlik ilkesini zayıflattığı ve cezasızlık kültürünü derinleştirdiği ifade edildi.
