Ondokuz Mayıs Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yusuf Demir, 2025 yılını tarım açısından “felaket yılı” olarak nitelendirdi. Demir, "Yılın ilk 6 ayında ülkemiz birçok doğa olayıyla sarsıldı. Özellikle Nisan ayındaki zirai don, 65 ilde büyük zararlar yarattı," açıklamasını yaptı.
Zirai don olaylarının ilki Şubat sonunda Adana, Mersin ve Hatay’da yaşanırken, ikinci dalga Mart ayında Ege Bölgesi’nde erkenci meyve türlerini etkiledi. En yıkıcı olan ise 9-13 Nisan tarihleri arasında gerçekleşen don felaketiydi.
BİRÇOK ÜRÜNDE CİDDİ KAYIPLAR YAŞANDI
Demir, dondan etkilenen ürünleri şöyle sıraladı: "Armut, elma, şeftali, kayısı, fındık, ceviz, badem, üzüm, narenciye ürünleri ve daha birçok meyve türü zarar gördü." Ayrıca, patates, buğday, arpa, mısır gibi temel gıda ürünleri de bu afetlerden nasibini aldı.
Malatya’da kayısı üretiminin yüzde 90’ı, Niğde ve Karaman’da elma üretiminin yüzde 70’i, Ege’de üzüm bağlarının büyük kısmı zarar gördü. Zarar oranları bazı bölgelerde o kadar yüksek ki, çiftçiler ürünlerini hasat edemeden tarlada bırakmak zorunda kaldı.
TAHILDA VERİM KAYIPLARI KRİTİK DÜZEYDE
Prof. Dr. Yusuf Demir, yağış eksikliği ve mevsim normallerinin üzerindeki sıcaklıkların tahıl üretimini olumsuz etkilediğini söyledi. Kış yağışlarının mevsim normallerinin yüzde 32, geçen yılın ise yüzde 27 altında kaldığını aktaran Demir, 2025 yılı Ocak ayının son 55 yılın en sıcak üçüncü Ocak ayı olduğunu hatırlattı.
Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde buğday, arpa ve mercimekte yaklaşık yüzde 80 oranında verim kaybı yaşandı. Konya’da arpa hasadında beklenen verimin yarısından azı alınabildi. İç Anadolu Bölgesi’nde de tablo farklı değil; tahıl hasadında ciddi düşüşler kaydediliyor.
BİTKİSEL ÜRETİMDE GENEL BİR DÜŞÜŞ BEKLENİYOR
Tarım ve Orman Bakanlığı’nın 2025 yılı için açıkladığı ilk tahminler, bitkisel üretimde genel bir düşüş yaşanacağına işaret ediyor. Tahıl ve diğer tarla ürünlerinde yüzde 5,3, sebzelerde %1,7, meyve, içecek ve baharat bitkilerinde ise yüzde 24,4 oranında azalma bekleniyor.
Domates üretiminin yüzde 5,7, taze fasulyenin yüzde 4,5 azalması öngörülürken; karpuz, kuru soğan ve patlıcanda az da olsa artış bekleniyor. Ancak meyve grubunda durum çok daha vahim. Elma üretiminde yüzde 38,7, kirazda yüzde 55,7, üzümde yüzde 18,6 düşüş yaşanacağı tahmin ediliyor.
Zeytin üretiminde ise yüzde 40 oranında keskin bir düşüş, fındık, ceviz ve Antep fıstığında yüzde 27 ila yüzde 54 arasında kayıplar söz konusu.
"SON EŞİĞE GELDİK"
Tarımın en önemli bileşenlerinden biri olan su kaynakları da alarm veriyor. Demir, “Birçok bölgede su kesintileri başladı. Özellikle metropollerde su tüketimi ortalamanın çok üzerinde” dedi.
Demir'in paylaştığı verilere göre; İstanbul'da kişi başı günlük 200 litre, İzmir'de 220 litre, Ankara'da ise 246 litre su tüketiliyor. Türkiye ortalaması ise sadece 130 litre civarında. Bu durum ciddi bir su israfına işaret ediyor.
TARIM POLİTİKALARININ GÖZDEN GEÇİRİLMESİ GEREKİYOR
Prof. Dr. Yusuf Demir, iklim değişikliğinin etkilerinin her geçen yıl daha da hissedileceğini vurgularken, Türkiye’nin tarım politikalarının yeniden yapılandırılması gerektiğini ifade etti. "Tarımda sürdürülebilirlik sağlanamazsa, ülke olarak çok daha büyük krizlerle karşı karşıya kalabiliriz. Önümüzdeki aylar, bu konuda atılacak adımlar için son fırsat olabilir" uyarısında bulundu.