İçtihat Bülteni Uygulaması’nda yer alan karara göre, Kırşehir’de görülen ve karşılıklı açılan boşanma davasında mahkeme, her iki tarafın da kusurlu davranışlarda bulunduğuna hükmetti. Ancak eşlerden birinin, diğerine tanıkların önünde “boş ol, boş ol, boş ol” demesi, ayrıca bir kusur unsuru olarak değerlendirildi.

İlk derece mahkemesi, bu sözleri evlilik birliğini temelinden sarsacak nitelikte sayarak tarafların boşanmasına karar verdi. Karar, ilgili eşin avukatı tarafından istinafa taşındı ancak istinaf mahkemesi kararı yerinde bularak itirazı reddetti. Bunun üzerine dosya temyiz yoluyla Yargıtay’a taşındı.

Beypazarı Belediye Başkanı Kasap'tan Başbağlar Katliamı’nın 32. yılında anma mesajı
Beypazarı Belediye Başkanı Kasap'tan Başbağlar Katliamı’nın 32. yılında anma mesajı
İçeriği Görüntüle

YARGITAY: “EŞİ KÜÇÜK DÜŞÜRMEK EVLİLİK BİRLİĞİNE AYKIRIDIR”

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, yaptığı inceleme sonucunda, tanıkların önünde "boş ol, boş ol, boş ol" diyerek eşine hitap eden erkeğin davranışını evlilik birliğine aykırı buldu ve bu sözlerin eşin küçük düşürülmesine neden olduğunu ifade etti. Bu nedenle söz konusu davranışı boşanma davasında kusur olarak değerlendirdi.

Kararda, özellikle üçüncü kişilerin bulunduğu bir ortamda eşe yöneltilen bu tür sözlerin psikolojik baskı ve aşağılamaya yol açtığına dikkat çekildi.

AVUKATLARDAN DESTEK

İstanbul Barosu üyesi Avukat Fatih Karamercan, Yargıtay kararının hem hukuki hem de toplumsal açıdan yerinde olduğunu belirterek şunları söyledi:

“Evlilik birliğinde saygı esastır. Üçüncü kişilerin önünde eşe yöneltilen bu tür sözler, hem kişinin onurunu zedeler hem de evliliği onarılamaz biçimde yaralayabilir. Yargıtay’ın bu tutumu, boşanma davalarında psikolojik şiddetin de ciddiyetle ele alındığını gösteriyor.”

A W490887 01

BOŞANMA HUKUKUNDA DÖNÜM NOKTASI

Yargıtay'ın bu kararı, Türkiye'de dini söylemlerle yapılan sözlü boşama ifadelerinin medeni hukuk kapsamındaki etkilerini de yeniden gündeme taşıdı. Uzmanlara göre, karar özellikle kadınların uğradığı sözlü şiddet ve manevi baskılar açısından bir dönüm noktası niteliğinde.

Karar, bundan sonraki boşanma davalarında da benzer ifadelerin ve aşağılayıcı sözlerin delil olarak değerlendirilmesinin önünü açabilecek nitelikte. Yargı, evlilikte saygı ve onurun korunmasının, hukuki bir yükümlülük olduğuna bir kez daha vurgu yaptı.

Kaynak: İHA