Doç. Dr. Bozbay, tavukların hormonla büyütüldüğü yönündeki yaygın inanışın gerçeği yansıtmadığını belirterek, Türkiye’de bu uygulamanın hem yasal olarak yasak hem de teknik açıdan uygulanamaz olduğunu vurguladı. Bozbay, “Etlik piliçlerin hormonla büyütülmesi mümkün değil. Çünkü etkili olabilmesi için her gün enjeksiyon yapılması gerekirdi ve bu hem pratik hem ekonomik açıdan sürdürülemez. Ayrıca, hormon içeren yemler de sindirim sisteminde parçalanarak etkisiz hale gelir” dedi.
GDO’lu Yemler Sağlığı Etkiliyor mu?
Tavukların GDO’lu yemlerle beslenmesinin insan sağlığı üzerindeki etkilerine de açıklık getiren Bozbay, “Türkiye’de GDO’lu yem kullanımı sıkı denetim altındadır ve yalnızca hayvan yemi olarak, Biyogüvenlik Kurulu izniyle kullanılabilir. Bilimsel araştırmalar, bu yemlerin tavukların etinde ya da yumurtasında GDO kalıntısı bırakmadığını açıkça ortaya koymuştur. Çünkü bu maddeler sindirim sistemi tarafından tamamen parçalanır ve vücutta birikmez” diye konuştu.
Hormon Değil, Bilimsel Islah
Bozbay, tavukların kısa sürede büyümesinin nedenini hormonlara değil, uzun yıllar süren genetik ıslah çalışmalarına bağladı. “1950’lerden bu yana yapılan ıslah çalışmaları sayesinde, hızlı büyüyen ve yemden en iyi şekilde faydalanan hibrit hatlar oluşturuldu. Tavuklar, uygun besleme, çevresel koşullar ve hastalık kontrolüyle 42 gün gibi kısa sürede kesim ağırlığına ulaşabiliyor” ifadelerini kullandı.
Antibiyotik Kullanımı Sınırlı ve Denetimli
Antibiyotik konusuna da değinen Bozbay, büyütme amaçlı antibiyotik kullanımının Türkiye’de ve Avrupa’da yasak olduğunu hatırlattı. “Antibiyotikler yalnızca hastalık tedavisi amacıyla, veteriner hekim gözetiminde kullanılabilir. Ayrıca tedavi sonrası belirli bir bekleme süresi uygulanır. Bu sürede elde edilen et ya da yumurta tüketime sunulmaz” dedi.
Pişirme Süresi Neden Kısaldı?
Günümüzde tavuk etinin daha kısa sürede pişmesi, bazı tüketicilerde şüphe uyandırsa da Bozbay bunun tamamen doğal bir süreç olduğunu belirtti. “Etlik piliçler genç yaşta kesildiği için, kas dokuları daha yumuşaktır ve pişirme sırasında kolajenleri daha çabuk çözünür. Bu da pişme süresini kısaltır. Ayrıca yüksek su içeriği ve homojen doku, ısı iletimini artırır” açıklamasında bulundu.
Serbest Gezen ve Organik Tavuklarda Besin Değeri Farklı mı?
Farklı üretim sistemlerine de değinen Bozbay, serbest gezen veya organik tavukların et ve yumurtalarında bazı mikronutrientlerde farklılık olabileceğini, ancak genel besin değerlerinin büyük ölçüde benzer olduğunu ifade etti. “Serbest gezen tavukların yemine karotenoid açısından zengin ot ve böcek gibi doğal besinler dahil olabiliyor. Bu da omega-3, A ve E vitamini oranlarını etkileyebilir” dedi.
Yumurtadaki Kan Lekesi ve Şalaz Doğal Yapılardır
Yumurtada zaman zaman görülen kan lekeleri ya da beyaz ipliksi şalaz yapısı hakkında bilgi veren Bozbay, bu unsurların hastalık ya da bozukluk göstergesi olmadığını ifade etti. “Kan lekesi, yumurta oluşumu sırasında meydana gelen küçük damar çatlamalarının sonucudur. Şalaz ise yumurta sarısını ortada sabitleyen doğal bir yapıdır ve tazelik göstergesidir” dedi.
Yumurta Sarısının Rengi Besin Değerini Göstermez
Sarının renginin koyu ya da açık olmasının besin değeriyle doğrudan ilişkili olmadığını dile getiren Bozbay, “Yem içeriği sarının rengini belirler. Daha çok karotenoid içeren yemle beslenen tavukların yumurtası daha koyu sarı olur. Ancak bu, protein ya da vitamin içeriğini ciddi oranda etkilemez” diye konuştu.
Kabuk Renginin Besin İçeriğiyle Alakası Yok
Son olarak yumurta kabuğu rengine dair açıklamada bulunan Bozbay, “Kabuğun rengi yalnızca tavuğun genetiğiyle ilgilidir. Besin içeriği üzerinde herhangi bir etkisi yoktur. Kahverengi ya da beyaz yumurta arasında protein ya da enerji açısından fark bulunmaz” diyerek sözlerini tamamladı.