Gazze’de Hamas ve İsrail arasında sağlanan ateşkesin uygulanmasını sahada gözlemleyecek uluslararası görev gücünde Türkiye aktif rol alacak. Farklı ülkelerin katılımıyla oluşturulacak bu yapının insani yardım, kayıpların tespiti ve ateşkesin denetlenmesi gibi kritik görevleri üstleneceği belirtildi.
Yeni Şafak’ta yer alan bilgilere göre, bu gelişme Türkiye açısından 105 yıl sonra Filistin topraklarına yeniden dönüş olarak değerlendiriliyor. Türkiye, ateşkes sürecinin her aşamasında hem diplomatik hem de insani düzeyde aktif sorumluluk üstlenecek.
ÜÇ AŞAMALI ATEŞKES PLANI: İNSANİ, SİYASİ VE ASKERİ SÜREÇLER
Ateşkes planının üç temel aşamadan oluştuğu ifade ediliyor: insani, siyasi ve askeri. Türkiye’nin de yer alacağı bu planın ilk aşaması olan insani yardım süreci, Gazze’ye acil ihtiyaçların ulaştırılması, yardım koridorlarının açılması, altyapı onarımının başlaması ve kayıpların bulunması gibi çalışmaları kapsıyor.
İkinci aşamada ise siyasi çözüm öne çıkıyor. Bu kapsamda “Gazze Uluslararası Geçiş Otoritesi (GITA)” adıyla yeni bir yönetim mekanizması kurulması planlanıyor. ABD’nin bu yapının başına eski İngiltere Başbakanı Tony Blair’i getirmek istediği iddia edilirken, Türkiye’nin bu isme temkinli yaklaştığı ve alternatif bir siyasi model üzerinde çalıştığı belirtiliyor.
GÖREV GÜCÜNÜN ASKERİ DENETİMİNDE TÜRKİYE ETKİN OLACAK
Planın üçüncü aşamasını askeri denetim oluşturuyor. Bu aşamada güvenlik sürecinin Birleşmiş Milletler (BM) veya NATO koordinasyonunda yürütülmesi gündemde. Türkiye, bu denetim mekanizmasında hem sivil koordinasyon hem de askeri denetim alanlarında etkin bir konumda yer alacak. Uzmanlar, Türkiye’nin daha önce BM Barış Gücü operasyonlarında edindiği deneyimin, bu yeni görevde de önemli bir avantaj sağlayacağı görüşünde. Türk askerinin bu görevdeki temel amacı, sahadaki istikrarın korunması, ateşkes ihlallerinin önlenmesi ve insani yardım süreçlerinin güvenli şekilde yürütülmesi olacak.
TÜRKİYE, KATAR VE MISIR SÜRECİN ÖNCÜLERİ ARASINDA
Gazze’deki ateşkesin kalıcı hale getirilmesi sürecinde Türkiye, Katar ve Mısır öncü ülkeler olarak öne çıkıyor. Bu üç ülke, hem arabuluculuk faaliyetlerinde hem de sahadaki insani yardımların koordinasyonunda yakın iş birliği içinde hareket edecek. Türkiye’nin diplomatik misyonları, sürecin sadece askeri boyutuyla sınırlı kalmayacağını, aynı zamanda Gazze’nin yeniden inşası ve bölgesel istikrarın sağlanması hedeflerine de katkı sunacağını vurguluyor.
105 YIL SONRA FİLİSTİN’E DÖNÜŞ
Ankara’nın Gazze’deki bu yeni görevi, bazı çevrelerce “105 yıl sonra Filistin’e dönüş” olarak değerlendiriliyor. Osmanlı’nın bölgeden ayrılmasından bu yana Türkiye, ilk kez bu ölçekte bir sahadaki varlıkla Filistin topraklarında aktif bir görev üstlenmiş olacak.