Ankara’da yaşayan yurttaşların uzun süredir yanıtını aradığı sorulardan biri değişmiyor: “Çeşme suyu içilir mi?” Artan damacana su maliyetleri, plastik atık endişesi ve bazı bölgelerde yaşanan koku–renk şikâyetleri bu tartışmayı her geçen gün daha da görünür kılıyor. Ankara Su ve Kanalizasyon İdaresi (ASKİ) ise resmi analizlerle başkent şebeke suyunun güvenli olduğunu vurguluyor. Peki veriler ne söylüyor, yurttaş ne yaşıyor?
ASKİ: “ŞEBEKE SUYU TEMİZ, GÜVENLİ VE İÇİLEBİLİR”
ASKİ Genel Müdürlüğü, 2024 yılı boyunca Ankara genelinde bin 112 farklı noktadan alınan numunelerle düzenli kalite kontrolleri yapıldığını açıkladı. Kurumun kamuoyuyla paylaştığı verilere göre, Ankara şebeke suyu Dünya Sağlık Örgütü (WHO) içme suyu standartlarını karşılıyor.
Ocak ve Mayıs 2024 analizlerinde; arsenik, kurşun, cıva, antimon gibi ağır metallerin, nitrat–nitrit ve florür gibi kimyasal parametrelerin sınır değerlerin altında olduğu belirtildi. Mikrobiyolojik analizlerde ise E. coli ve koliform bakteri tespit edilmediği, suyun sağlık açısından risk taşımadığı vurgulandı.
ASKİ açıklamasında, “İçme suyunun düzenli olarak yürütülen kalite kontrollerinin ortalama sonuçlarına göre suyumuz temiz, güvenli ve içilebilir niteliktedir” ifadelerine yer verildi.
MANSUR YAVAŞ: “GÖNÜL RAHATLIĞIYLA TÜKETEBİLİRSİNİZ”
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş da tartışmalara sosyal medya üzerinden dahil oldu. Yavaş, yaptığı paylaşımda şu ifadeleri kullandı:
“Musluklarınızdan akan suyu gönül rahatlığıyla tüketebilirsiniz. Ankara’nın bin 112 noktasından aldığımız su numuneleriyle şehir şebeke suyunu devamlı kontrol altında tutuyoruz. Üst kotlarda yaşanan su sıkıntısının önüne geçmek adına suyumuzu tasarruflu kullanmayı özellikle hatırlatıyorum.”
Bu açıklama, resmi kurumların suyun içilebilirliği konusundaki net tutumunu ortaya koyarken, kamuoyundaki algıyı ise tamamen değiştirmedi.
SOSYAL MEDYADA ANKARA’NIN SUYU: TAT, KOKU VE RENK TEPKİLERİ
Başkan Yavaş’ın paylaşımının ardından çok sayıda Ankaralı sosyal medya üzerinden deneyimlerini paylaştı. Yorumlar, teknik verilerle günlük yaşam deneyimi arasındaki farkı açıkça ortaya koydu.
Bazı yurttaşlar musluk suyunun klor kokusu, garip tadı ve kireç oranı nedeniyle içilemediğini savunurken, özellikle eski apartmanlarda tesisat kaynaklı sorunlara dikkat çekildi. “Musluktan akan su sarı renk”, “Bataklık gibi kokuyor”, “Çaydanlıklar iki günde kireç oluyor” gibi yorumlar dikkat çekti.
Bir başka kesim ise suyun analizlerde temiz çıkmasının, şebeke sonrası bina tesisatlarında yaşanan sorunları kapsamadığını savundu. “Testler sağlıklı olabilir ama borulardan gelen su içilecek gibi değil” görüşü sıkça dile getirildi.
KLOR KOKUSU SAĞLIK RİSKİ Mİ, GÜVENLİK Mİ?
Uzmanlara göre, Ankara suyunda hissedilen klor kokusu sağlık açısından bir risk değil. Klor, içme suyunda mikrobiyolojik güvenliği sağlamak amacıyla kullanılan standart bir dezenfeksiyon yöntemi. Ancak koku ve tat hassasiyeti olan bireyler için rahatsız edici olabiliyor.
Bu durum, suyun içilebilir olmasına rağmen lezzet açısından tercih edilmemesine yol açabiliyor. Özellikle çay, kahve gibi sıcak içeceklerde tat farkı daha belirgin hissediliyor.
DAMACANA MI, MUSLUK MU, ARITMA MI?
Damacana su; pratikliği nedeniyle tercih edilse de yüksek maliyet, plastik atık ve lojistik sorunlar nedeniyle eleştiriliyor. Musluk suyu ise ekonomik ve çevre dostu bir alternatif olarak öne çıkıyor.
Bu noktada birçok Ankaralı için ev tipi arıtma cihazları ara çözüm olarak görülüyor. Arıtma sistemleri, suyun klor tadını azaltırken bina tesisatından kaynaklı riskleri de minimize edebiliyor. Ancak uzmanlar, arıtma cihazlarının düzenli bakım ve filtre değişimi yapılmadığında ters etki yaratabileceği uyarısında bulunuyor.
ASKİ NE DİYOR HALK NE DİYOR?
Özetle ASKİ ve Ankara Büyükşehir Belediyesi, resmî analizlere dayanarak musluk suyunun içilebilir olduğunu net biçimde savunuyor. Ancak sahadaki deneyimler, özellikle bazı ilçelerde tat, koku ve tesisat kaynaklı sorunların hâlâ ciddi bir algı problemi yarattığını gösteriyor.
Teknik olarak güvenli olan suyun, günlük yaşamda güvenle içilmesi için yalnızca analizlerin değil, altyapı yenilemeleri, şeffaf bilgilendirme ve yerinde numune paylaşımının da önemli olduğu görüşü öne çıkıyor.
SU TEMİZ DİYORSUNUZ AMA MUSLUKTAN SARI AKIYOR”
Özellikle eski binalarda yaşayan yurttaşlar, sorunun yalnızca kaynaktan değil, bina içi tesisatlardan kaynaklandığını savunuyor. En çok dile getirilen şikâyetler arasında suyun rengi ve tortu yer alıyor.
“Apartmanlar eski, tesisatlar paslı. Musluktan gelen su sarı renk.”
“Borulardan ötürü içmeyin diyorlar, kime güvenelim?”
“Musluktan numune alsanıza, şebekeden değil.”
Bu yorumlar, resmi ölçümlerin şebeke çıkış noktasında yapılmasının yeterli olup olmadığı sorusunu da gündeme getiriyor.
“KOKUYOR, BATIYOR, KİREÇLİ”
Ankaralıların en yaygın şikâyetlerinden biri de koku ve kireç. Özellikle Eryaman, Gölbaşı ve bazı üst kotlardan gelen yorumlar dikkat çekiyor.
“Gölbaşı’ndan bildiriyorum, su bataklık gibi kokuyor.”
“Klor gibi koku geliyor, bunu nasıl içelim?”
“2 günde bir çaydanlık kireçten bembeyaz oluyor.”
Kimi kullanıcılar bu durumun sağlık riski olup olmadığını sorgularken, kimileri de “içilebilir” ifadesinin bir kelime oyunu olduğunu savunuyor.
“İÇMEK BAŞKA, TÜKETMEK BAŞKA MI?”
Başkan Mansur Yavaş’ın “gönül rahatlığıyla tüketebilirsiniz” ifadesi, bazı yurttaşların tepkisini çekti. Sosyal medyada bu kelimenin özellikle seçildiğini düşünenler oldu.
“‘Tüketebilirsiniz’ demişsiniz, içebilirsiniz dememişsiniz.”
“Duş alırken bile iki kere düşünüyorum, bir de iç diyorsunuz.”
“13 yıldır Ankara’dayım, çeşmeden su içen görmedim.”
Bu yorumlar, teknik güvenlik ile toplumsal güven arasındaki farkı net biçimde ortaya koyuyor.
“TESTLER TEMİZ DİYOR AMA BİZ YAŞIYORUZ”
Yurttaşların önemli bir bölümü, ASKİ’nin analizlerine doğrudan itiraz etmiyor. Ancak “temiz” ile “içilebilir” arasındaki farkın sahada hissedildiğini savunuyor.
“Testlerde sağlıklı çıkabilir ama tadı leş gibi.”
“Nasıl test yapılıyor anlamadım, sular kokuyor.”
“pH değeri düşük, asidik su içilmez.”
Bu noktada eleştiriler, kurumdan çok şeffaflık ve yerinde ölçüm talebine dönüşüyor.
RESMİ VERİLER VAR AMA ALGI DEĞİŞMİYOR
ASKİ, Ankara şebeke suyunun Dünya Sağlık Örgütü standartlarında olduğunu açıklıyor. Ancak halkın önemli bir bölümü için belirleyici olan, laboratuvar raporları değil, musluktan akan suyun rengi, kokusu ve tadı. Uzmanlar, bina tesisatlarının yenilenmesi ve mahalle bazlı numune paylaşımlarının, bu algıyı değiştirebilecek en önemli adımlar olduğunu vurguluyor.




