TBMM’de kurulan “Terörsüz Türkiye” Komisyonu’nun ilk toplantısı devam ederken, DEM Parti komisyonda konuşmalarını yapan iki üyesinin açıklamalarını kamuoyuyla paylaştı.
DEM Parti adına komisyon üyesi ve Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit ile Erzurum Milletvekili Meral Danış Beştaş kürsüye çıktı.
KOÇYİĞİT’TEN “ÇÖZÜM İRADESİ” TEŞEKKÜRÜ
Koçyiğit konuşmasında şunları söyledi:
“Bu sürecin başından bu yana Sayın Bahçeli’nin, Sayın Erdoğan’ın ve Öcalan’ın ortaya koyduğu güçlü çözüm iradesi; yine ana muhalefet partisi genel başkanı Sayın Özgür Özel’in yapıcı katkıları; yine Saadet Partisi Genel Başkanı Sayın Mahmut Arıkan’ın, Deva Partisi Genel Başkanı Sayın Ali Babacan’ın, Gelecek Partisi Genel Başkanı Sayın Ahmet Davutoğlu’nun, EMEP Genel Başkanı Seyit Aslan’ın ve TİP Genel Başkanı Sayın Erkan Baş’ın katkıları ve bugün burada adını sayamadığımız herkesin yapıcı katkıları için de çok teşekkür ediyoruz.”
BEŞTAŞ’TAN 1921 VE 1924 ANAYASASI VURGUSU
Meral Danış Beştaş, konuşmasında 1921 ve 1924 Anayasaları üzerinden yerinden yönetim ve çoğulculuk tartışmasına değinerek şunları söyledi:
“1921 Anayasası yerinden yönetim, adem-i merkeziyetçilik ve çok kültürlülüğe dayalı bir ruh taşırken; 1924 Anayasası ile bu çoğulcu anlayış terk edilmiş, yerine tekçi anlayışa dayalı bir vatandaşlık tanımı getirilmiştir. 1924 Anayasası’nın 88. maddesinde yer alan ve herkesi tek tek kimliğe indirgeyen hüküm, Kürt halkının hukuken inkârının ve dışlanmasının başlangıç noktası olmuştur. Ancak komisyonumuz bir anayasa komisyonu değildir ve bu komisyonun işi de anayasa yapmak olmadığı için bu tartışmaları derinleştirmeden sadece bir tespitle geçmek istiyorum.”
DEMİRTAŞ, YÜKSEKDAĞ VE DİĞER TUTUKLULAR İÇİN ÇAĞRI
Beştaş, AİHM ve AYM kararlarının uygulanmadığını hatırlatarak şu ifadeleri kullandı:
“Önceki dönem Eş Genel Başkanlarımız Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş 4 Kasım 2016’dan beri cezaevinde. Onlar hakkında iki defa hatta üç defa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 18. madde ihlal kararı verdi, derhal serbest bırakılmaları gerektiği yönünde kararlar verdi. Bu kararlar aynı zamanda Kobani Davasında yargılanan tüm arkadaşlarımız için de geçerli. Öncelikle bu kararların uygulanması gerekiyor.
Tabii ki sadece Demirtaş ve Yüksekdağ değil; aynı zamanda Mine Özer, Çiğdem Mater, Osman Kavala, Can Atalay, Leyla Güven ve siyasi sebeplerle içeride olan daha yüzlerce arkadaşımız için de aynı kararlar söz konusu. Komisyonun bu konuda inisiyatif almasının, irade ortaya koymasının önemli olduğunu vurgulamak isterim.”
“UMUT HAKKININ UYGULANMASI GEREKİR”
Beştaş, konuşmasının sonunda Abdullah Öcalan ile ilgili “umut hakkı”na vurgu yaptı:
“Şu anda çok önemli bir tarihsel olanakla ve sorumlulukla karşı karşıya olduğumuzun hepimiz farkındayız. Öcalan bu sürecin sağlıklı ve başarılı şekilde sonuçlanması için büyük bir çaba içindedir. Sağlık, güvenlik ve özgürlük koşullarıyla ilgili defalarca taleplerde bulunuldu.
Buna dair çalışmalar devam edecek ama ben yasaları anlattığım için ve kararları anlattığım için umut hakkına atıfta bulunmak isterim.
Türkiye’den yapılan başvurularda Abdullah Öcalan davasında 18 Mart 2014 tarihinde karar verildi. Umut hakkının uygulanması gerektiği kararı aynı zamanda hukukun bir gereğidir. Bunu da özellikle altını çizerek ifade etmek istiyorum.”