Ankara'da kentin derelerinin üzerinin kapatılması, şehrin tarihindeki sel felaketlerinin kök salmasına neden oldu. 4 Mayıs 1946'da Bent Deresi, 7-8 Mayıs 1947'de Hatip Çayı, ve 12-15 Haziran 1951'de Dikmen ve İncesu Dereleri çevresinde yaşanan sel afetleri, bu durumun acı birer örneğidir.



























1 Mayıs 1953'te dolu ve yağmurun neden olduğu selleri, 19 Haziran 1954'te sağanak yağışlar izledi ve bazı semtleri su bastı. 18-21 Haziran 1961'de ise Bayındır Çayı, Esat ve Dikmen Dereleri yine aynı şekilde taşarak kentin bazı bölgelerinde sel felaketine yol açtı.














9-11 Eylül 1957 tarihlerinde Hatip Çayı havzasından gelen sel, Ankara'nın tarihindeki en büyük taşkınlardan birine sebep oldu. Bu felaket sonucunda 196 kişi hayatını kaybetti. Bu olay, Ankara'nın tarihindeki en büyük trajedilerden biri olarak anılmaktadır.


Hatip Çayı vadisinden gelen sel suları, Elmadağ'dan Lalahan'a vadide ilerleyerek Hasanoğlan, Kayaş ve Ankara'ya doğru ilerledi. Ankara'ya ulaşan sel suları, Üreğil, Mamak, Saimekadın, Gülveren, Demirlibahçe, Bent Deresi, İsmetpaşa Mahallesi, Atıfbey, Dışkapı, Kazıkiçi Bostanları ve Akköprü gibi semtleri sular altında bıraktı.














Sel felaketi sonrasında, Bent Deresi üzerindeki köprüler yıkılarak dere DSİ tarafından menfez içine alınmış ve üzerinden 10 metre genişliğinde bir yol geçirilmiştir. Bu değişiklikle birlikte, Bent Deresi, erken Cumhuriyet döneminden itibaren Ankara'nın önemli bir gezi ve park alanı olma özelliğini tamamen yitirmiştir. Sel felaketi, dere çevresindeki bu yeşil alanların kullanımını önemli ölçüde etkilemiş ve bir dönemin popüler rekreasyon alanı olan Bent Deresi'nin karakterini değiştirmiştir. 














Editör Hakkında