Türkiye'nin en eski dini cemaatlerinden biri olan Süleymancılar, adını kurucuları olan Süleyman Hilmi Tunahan'dan alıyor. Cemaatin temel amacı, özellikle medreselerin kapatılmasının ardından din eğitiminin sürdürülebilmesi için hafız yetiştirmek olarak tanımlanıyor. Ancak, cemaatin içine kapalı yapısı ve dışa karşı ketum tavırları, zaman zaman tartışmalara da neden oluyor.
İşte cemaatin en çok tartışılan fikir ve inançlarından bazıları...
MEHDİ VE RABITA İDDİALARI
Cemaat, Süleyman Hilmi Tunahan’ın Mehdi olduğunu savunuyor. Bu görüşe göre, Kırgızistan’ın Oş şehrinden gelen Salahuddin Oşi isimli bir Nakşi şeyhi tarafından Tunahan, genç yaşta Uludağ’da özel bir tasavvufi eğitimle hem mürid hem mürşid yapılmış ve Mehdi ilan edilmiştir. Cemaatin bir diğer dikkat çekici iddiası ise, bugünkü Kırgızistan’da yaşayan Oşi'nin, Mehdi’nin Tunahan olduğunu “manevi ilhamla” öğrenmesidir. Hatta rivayetlere göre Sultan II. Abdülhamid bile bu iki şahsa intisap etmiştir. Ancak bu iddialara dair herhangi bir tarihi veya akademik veri bulunmuyor.
FAİZ VE DARULHARP GÖRÜŞÜ
Cemaatin yorumuna göre, Türkiye’de İslam hükümleri geçerli olmadığından burası “Darulharp”tir. Bu gerekçeyle faiz gelirine izin verilebileceği savunulmakta, hatta bu yorum Osmanlı Devleti’nin Tanzimat Fermanı sonrası dönemi için bile geçerli sayılmaktadır.
Bu tür anlatıların İslam itikadı açısından kabul görmemesi, cemaatin bazı görüşlerine yönelik eleştirilerin temelini oluşturuyor.
Buna rağmen, Süleymancı cemaat mensuplarının bu gibi iddiaları "takiyye" yöntemiyle zaman zaman gizleyebildikleri, cemaat içi tartışmalarda sıklıkla dile getiriliyor.
SEMAVİ KARAR MEKANİZMASI: DİVAN-I SALİHİN
Cemaatin bazı üst düzey mensuplarına göre, cemaatin tüm kararları “semada bulunan Divan-ı Salihin” adlı manevi mecliste alınmakta, Allah tarafından onaylanmakta ve cemaat liderine bildirilmektedir. Bu nedenle, liderin zahiren Şeriat’a aykırı görünen emirlerine bile “mutlak itaat” edilmesi gerektiği söyleniyor.
Süleymancıların bazı üst kademe mensupları, CHP'nin kurucu lideri Mustafa Kemal Atatürk için “Deccal” nitelendirmesi yaparken, Tunahan’ın damadı Kemal Kacar’ın ise “İsa Aleyhisselam” olduğunu iddia etmektedir. Bu görüşler, cemaatin kendi içinde yaygın olmasa da, bazı kanaat önderlerinin dile getirdiği iddialar arasında yer alıyor.
KIYAMET KEHANETLERİ VE 1999 DEPREMİ
1990’lı yıllarda cemaat içinde kıyametin 2000 yılında kopacağına, bu tarihten önce Süleymancıların önce Türkiye’de, sonra dünyada hâkim olacağına inanılıyordu. Bu kehanetler gerçekleşmeyince 17 Ağustos 1999 depremi sonrası cemaat üyelerine “Müjde, bu kefaret oldu, Allah depremi erteledi” şeklinde mesajlar iletildiği öne sürülüyor.
KILIK-KIYAFET VE GÜNDELİK HAYATA DAİR KURALLAR
Süleymancılara göre kadınlar dar ve kısa pardesü giymeli, başlarına çene altından eşarp bağlamalı, pardesü altından ten rengi çorap giyip bacaklarının görünmesini önemsememelidir. Bu giyim tarzı, Süleyman Hilmi Tunahan’ın kızları Hatice Bedia Kacar ve Fahriye Ferhan Denizolgun’un tercihleri temel alınarak cemaat içinde “ideal kıyafet” haline gelmiştir. Öte yandan erkeklerin mavi takke takması da bir dönem “Kemal Abinin Sünneti” olarak kutsanmıştır.
SÜLEYMANCI OLMAYANLARA MESAFE
Cemaatin bazı anlatılarına göre Süleymancı olmayanlar “tam Müslüman” sayılmamaktadır. Bu nedenle, bu kişilerle farz olmadıkça namaz kılınmaması gerektiği, ancak zorunlu durumlarda “takiyye” ile kılınabileceği ifade edilmekte.
FAİZ VE DARULHARP GÖRÜŞÜ
Cemaatin yorumuna göre, Türkiye’de İslam hükümleri geçerli olmadığından burası “Darulharp”tir. Bu gerekçeyle faiz gelirine izin verilebileceği savunulmakta, hatta bu yorum Osmanlı Devleti’nin Tanzimat Fermanı sonrası dönemi için bile geçerli sayılmaktadır.
Bu tür anlatıların İslam itikadı açısından kabul görmemesi, cemaatin bazı görüşlerine yönelik eleştirilerin temelini oluşturuyor.
Buna rağmen, Süleymancı cemaat mensuplarının bu gibi iddiaları "takiyye" yöntemiyle zaman zaman gizleyebildikleri, cemaat içi tartışmalarda sıklıkla dile getiriliyor.
YAPISAL ÖZELLİKLERİ VE GÜNÜMÜZDEKİ ETKİLERİ
Süleymancı cemaat, özellikle yurtlar aracılığıyla hafız yetiştirmeye odaklanan bir yapılanma sürdürüyor. Türkiye genelinde birçok öğrenci yurdu işleten cemaat, aynı zamanda Almanya ve Avusturya başta olmak üzere Avrupa’da da etkilidir. Ancak bu yapılanmanın şeffaflık düzeyi ve denetimden uzak oluşu, zaman zaman devletle karşı karşıya gelmesine neden oluyor.
Son dönemde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dile getirdiği “paralel yapılarla mücadele” söyleminin, Süleymancılar gibi dini yapılar üzerinde etkili olacağı değerlendirilirken, Ankara’daki operasyon bu sürecin ilk adımı olarak yorumlandı.
Süleymancılar, Türkiye’nin dini yapılar tarihinde önemli bir yere sahip. Ancak bu kapalı yapı, özellikle inanç ve tarihsel iddialar noktasında ciddi tartışmaları da beraberinde getiriyor.
Operasyonların seyri ve cemaatin kamusal alandaki etkisi önümüzdeki süreçte daha da fazla gündeme gelecek gibi görünüyor.