Tarih boyunca üç farklı medeniyete başkentlik yapmış, kültürlerin, inançların ve uygarlıkların kesiştiği bir şehir…
Ankara, sadece Türkiye Cumhuriyeti’nin kalbi değil; Friglerin, Galatların ve Ahi Devleti’nin de başkentiydi.
Bugün gri tonlarıyla tanıdığımız bu şehir, geçmişte altın tozlarıyla parlayan bir tarih, seslerle dolu bir sokak ve köklü bir medeniyetin simgesiydi.

Ankara City Night View Zltus4Pns4Rqf0Nj

Saman Pazarı’ndan Ulucanlar’a uzanan eski Ankara

Bir zamanlar Saman Pazarı Bendderesi, eski Ankaralıların “açık pazar yeri” olarak bilinir ve burada halk malını doğrudan satar, alın terini açıkta harcardı. Zamanla bu alan, bugünkü Ulucanlar Cezaevi’nin önüne taşındı, sonrasında ise cezaevi kompleksinin içine dahil edildi. Şehrin dönüşümü sadece mimaride değil, insan alışkanlıklarında da iz bırakmıştı. Bugün Ankara’nın en uzun sokağı olan Başçavuş Sokak, tam 2,7 kilometre uzunluğunda. Şehrin kuzeyinden güneye uzanan bu sokak, eski Ankara’nın canlılığını hâlâ taşır.

Termal suların şehri: Ankara’nın bilinmeyen kaplıcaları

Ankara yalnızca politik bir merkez değil; aynı zamanda şifalı suların da diyarıdır. Ayas, Beypazarı, Çubuk, Haymana, Kızılcahamam, Kazan…
Her biri sıcak su kaynaklarıyla ünlüdür. Özellikle Haymana kaplıcaları, dünyanın en iyi ikinci termal suyu olarak bilinir. Toplamda 14 ilçede termal su kaynağı bulunan Ankara, bu yönüyle adeta Anadolu’nun doğal spa merkezidir.

Nostradamus’un 2025 kehaneti tüyler ürpertti: “Mars yıldızlara hükmettiğinde...”
Nostradamus’un 2025 kehaneti tüyler ürpertti: “Mars yıldızlara hükmettiğinde...”
İçeriği Görüntüle

Fil saklayan kasaba: Pursaklar efsanesi

Ankara’nın her köşesi tarih kadar efsanelerle de doludur. Pursaklar adının, “Fil saklar” anlamından geldiği söylenir. Rivayete göre Timur, Çubuk Ovası’nda konakladığında filleri burada saklamış, bu nedenle bölgeye bu isim verilmiştir.

Sheraton Ankara Hotel Convention Center Exterior

Müze, cami, tarih ve sanat bir arada

Anadolu Medeniyetleri Müzesi, Kurtuluş Savaşı yıllarında Atatürk’ün emriyle kurulmuş ve Türkiye’nin en prestijli müzelerinden biri olmuştur. Odullu binasında sergilenen her eser, Anadolu’nun binlerce yıllık hafızasına bir pencere açar. Ankara’daki tek Mimar Sinan eseri ise Cenabi Ahmet Paşa Camii’dir.
Ayrıca Yeğenbey Camii, eski Saint Clements Kilisesi’nin bulunduğu alanda inşa edilmiştir.
Böylece, dinlerin ve kültürlerin buluştuğu bir kent dokusu, taşlara kazınmıştır.

Cebeci’nin bilinmeyen tarihi: Basmil Türkleri’nden bugüne

Bugünkü Cebeci – Dikimevi civarında eskiden “Başmili” adıyla anılan bir yerleşim bulunuyordu.
Bu ismin, Orta Asya’daki Basmil Türkleri ve Diyarbakır’daki Bismil ilçesi ile bağlantılı olduğu düşünülüyor.
Basmil Türkleri’nin kurduğu Bismil yerleşiminde bulunan Basmil Prensi’nin mezarı (kurgan) Moğolistan’da yer alıyor.
Bu benzerlik, tarihçilerin dikkatini çekmiş ve bölge adı üzerindeki gizem hâlâ araştırılmaya devam ediyor.

Atatürk’ün ilk düşündüğü kabir yeri: Yumurta Tepe

Mustafa Kemal Atatürk’ün, kendisi için düşündüğü ilk kabir yerinin bugün Çiftlik Kavşağı’ndan Demetevler’e dönülen yol üzerindeki Yumurta Tepe Höyüğü olduğu biliniyor. Bu bilgi, Haydar Köprülüoğlu’nun “Gün Aşımı” kitabında yer alırken, aynı detay Münir Hayri Egeli’nin “Atatürk’ün Bilinmeyen Anıları” adlı eserinde de doğrulanmıştır. Yani Atatürk, Anıtkabir’den önce Yumurta Tepe’yi düşünmüştü.

Savaş yıllarının Ankara’sı

İkinci Dünya Savaşı döneminde olası Alman saldırılarına karşı Ankara Kalesi’nin altına 1200 kişilik bir sığınak yapılmıştır. Aynı dönemde, Türkiye’nin ilk çocuk kütüphanesi olan Ali Dayı Çocuk Kütüphanesi de Ankara’da kurulmuştur. Cumhuriyet sadece bir rejim değil; kültürel bir aydınlanmaydı.

Kültürün başkenti: müzik, sanat, arkeoloji

  • Türkiye’nin ilk müzesi, 1921’de Kale’nin Akkale kısmında açıldı.

  • Anadolu Medeniyetleri Müzesi, o müzenin taş eser deposu olarak şekillendi.

  • 1924’te devlet konservatuvarı kurularak Ankara, sanatın merkezi haline geldi.

  • Yenimahalle yolundaki Akköprü, 1222 yılında yapılmış bir Selçuklu eseridir.

  • Ankara’nın ilk barajı, 1936 tarihli Çubuk Barajı’dır.

Ayrıca Türkiye’nin ilk jeoparkı, Kızılcahamam ve Çamlıdere arasında yer alan Fosil Ormanı’dır.
Burada milyonlarca yıl öncesine ait bitki kalıntıları korunmuştur.

Arkeolojinin doğduğu şehir

Türkiye’nin ilk arkeolojik kazısı, 1933 yılında Ahlatlıbel – ODTÜ arazisi içinde, Yalıncak – Taşpınar köyleri arasında yapıldı.
Kazılarda çıkarılan eserler, bugün Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde sergilenmektedir.

Ankara genelinde 144 tümülüs (antik mezar höyüğü) tespit edilmiştir. Bunların 124’ü Polatlı’da, 20’si ise Anıtkabir çevresindedir. Bu rakamlar, Ankara’nın Anadolu arkeolojisi açısından ne denli zengin bir şehir olduğunu gösterir.

Bir medeniyet aynası: Türk Yurdu Ankara

Ankara sadece bir başkent değil, binlerce yıllık bir medeniyetin susmayan kalbidir.
Friglerin dualarından, Galatların taş evlerinden, Selçukluların köprülerinden, Cumhuriyet’in meclis sıralarına kadar uzanan bir hikâye...

Bu şehir, her taşında bir tarih, her sokağında bir efsane taşır.
Belki de Ankara’nın büyüsü tam da budur:
Bir yandan modern, diğer yandan köklerine sıkı sıkıya bağlı, sessiz ama güçlü bir şehir.

Kaynak: Haber Merkezi