Rahim kanseri sıklığının artmasında yaşam süresinin uzaması ve çocuk doğurma oranlarının düşmesi de önemli faktörler arasında yer alıyor. Genellikle menopoz sonrası ortaya çıkan bu kanser türü, vakaların yüzde 5'inde 40 yaşın altındaki kadınlarda da görülebiliyor.


Acıbadem Bakırköy Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Baki Erdem, rahim kanserinin erken teşhis edildiğinde genellikle sadece cerrahi yöntemle tedavi edilebildiğini vurguluyor. Dr. Erdem, "Rahim kanserinin, rahim ağzı kanseri gibi bir tarama testi bulunmuyor. Bu nedenle, yıllık jinekolojik muayeneler ve beklenmedik anormal vajinal kanamalarda jinekolojik kontroller büyük önem taşıyor. Özellikle kanser için risk faktörleri mevcutsa, jinekolojik tarama sıklığı hastaların durumuna göre arttırılabiliyor" diyor.

Menopoz sonrasında kanamaya dikkat! 


Rahim kanseri, iki ana grupta incelenir: 'rahim içini döşeyen zardan (endometrium kanseri)' ve 'rahim duvarını oluşturan kas tabakasından' kaynaklanan kanserler. En yaygın olanı, rahim iç zarından kaynaklanan endometrium kanseridir. Bu kanser türünün en sık ve ilk görülen belirtisi, menopoz sonrasında beklenmedik anormal vajinal kanamadır.


Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Baki Erdem, menopoz sonrası kanamaların yüzde 10'unda rahim kanseri saptandığını vurgulayarak, “Rahim kanseri üreme çağındaki kadınlarda normal adet döngüsü dışında fazla miktarda ya da düzensiz kanamalar şeklinde de bulgu verebiliyor. Pelvik ağrısı, cinsel ilişki sırasında ağrı ve kilo kaybı bu kanserin diğer belirtilerini oluşturuyor” bilgisini de verdi.

Östrojen fazlalığı tetikliyor!


Rahim (endometrium) kanserlerinde, kanser hücreleri rahmin içini döşeyen tabakada gelişir. Bu kanser hücrelerinin oluşum nedeni henüz tam olarak bilinmese de, östrojen hormonunun bu süreçte etkili olduğu düşünülmektedir. Östrojenin fazlalığı, rahimdeki hücrelerin kontrolsüz bir şekilde çoğalmasına ve kansere dönüşmesine neden olabilir. Bu nedenle, östrojen hormonunu artıran faktörler kanser riskini artırabilir.


Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Baki Erdem, rahim kanseri riskini artıran etkenleri şöyle sıralar: ileri yaş, rahim kalınlaşması (endometrial hiperplazi), adet yaşının erken olması, geç menopoza girmek, obezite, hiç doğurmamış olmak, infertilite (kısırlık) ve tedavisi, meme-yumurtalık kanseri öyküsü, diyabet, östrojen salgılayan yumurtalık tümörleri, progesteron olmadan sadece östrojen replasman tedavisi, tamoksifen kullanımı (meme kanseri tedavisinde kullanılan bir ilaç), HNPCC (Herediter nonpolipozis colorektal cancer) gibi genetik kansere yatkınlık durumları.





Endometrial kanser tanısı, genellikle endometrial biyopsi yöntemiyle konur. Tanı için öncelikle jinekolojik muayene ve ultrasonografi yapılır ve rahim içi değerlendirilir. Eğer rahim kanseri şüphesi varsa, tanıyı kesinleştirmek için endometrial biyopsi yapılır. Bu işlem genellikle anestezi gerektirmez ve rahim içinden biyopsi alınarak materyal patolojik incelemeye gönderilir. Bazen, rahmin içini görüntülemek için kullanılan kamera sistemi olan histeroskopi ile de biyopsi yapılabilir. Tanı konulduktan sonra hastalığın yaygınlığı ile ilgili şüphe varsa, genellikle karın içi görüntülemesi için manyetik rezonans görüntüleme (MR) yöntemi tercih edilir.





Gelişmiş tedavi yöntemleri önemli avantajlar sağlıyor! 


Rahim kanseri cerrahi yöntemle başarılı bir şekilde tedavi edilebilen bir hastalıktır. Son yıllarda bilimsel gelişmeler sayesinde operasyonlar genellikle laparoskopik (kapalı cerrahi) yöntemle gerçekleştirilmektedir. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Baki Erdem, bu konuda şu bilgileri veriyor: "Kapalı yöntemle yapılan ameliyatlar, daha az ağrı, daha az kanama ve daha hızlı iyileşme gibi önemli avantajlar sunmaktadır. Rahim kanserinde cerrahi yöntemle rahim ve yumurtalık alınır. Ameliyat sırasında 'frozen inceleme' adı verilen bir patolojik incelemeden yararlanarak kanserin rahim duvarında ne kadar yayıldığını görebilir ve gerektiğinde lenf bezlerini de çıkarabiliriz. Sentinel (nöbetçi) lenf nodu uygulaması ile ise tüm lenf nodlarını değil, tümörün ilk olarak gidebileceği lenf istasyonunu belirleyerek operasyonu tamamlayabiliriz. Böylece hastayı lenfokist ve bacaklarda kalıcı şişlik gibi bazı risklerden koruyabiliriz."


Doç. Dr. Baki Erdem, cerrahi yöntemle tedavinin başarısını karın içerisinde yer alan tüm tümör odaklarının temizlenmesinde gördüğünü belirtiyor.

Editör Hakkında