Türkiye'de ölüme yol açan doğa nedenli olağandışı durumlar arasında seller, 2. sırada yer alıyor. Seller; etkilediği toplam nüfus bakımından olağandışı durumlar arasında Türkiye'de 3. sırada bulunuyor.

Sel ile bulaşıcı ve salgın hastalık riski üç dönem halinde incelenebiir.


1. dönem; ilk üç gün, bulaşıcı/salgın hastalık pek görülmez.


2. dönem, yani dördüncü günden dördüncü haftaya kadar olan bölümde, bulaşıcı hastalıklar sıkça görülür. 


3. dönem dördüncü haftadan sonradır. Kuluçka süresi uzun olan hastalıklar, bu dönemde ortaya çıkar.

Sel ve su baskınlarından sonra suyla bulaşan enterotoksijenik E-Coli enfeksiyonları, Şigellozis, Hepatit-A, Leptospirozis hatta Giardiazis salgınları görülme riski artar. Genellikle sel bölgesinde, sel öncesinde görülen hastalıkların salgın yaptığı gözlenir.

Su baskınlarından sonra öncelikle su ve besin kaynaklı ishalli hastalıklar ortaya çıkar. Burada temel etken, su, kanalizasyon altyapılarının zarar görmesi, özellikle de sağlıklı içme ve kullanma suyu sağlanmasında görülen aksaklıklardır.

Bir başka temel etmen, vektör yani hastalık mikroplarını nakleden böcek ve organizma, portör; sinek, bit, pire, fare gibi bazı canlıların üreme alanlarının artmasıdır. Bu durum da vektörlerle bulaşan hastalıkların artmasına yol açar. Örneğin, sivrisinek üreme alanlarında bir artış olması, sıtma olgularını artırır. Yine, fare gibi kemiriciler sel ortamında artar ve fare idrarının sel sularına karışması, bütünlüğü bozulmuş ciltlere temas ile “leptospiroz” denilen hastalığa neden olur. Suların içindeki sıvı ve katı atıkların cilde temas etmesi sonucu deri enfeksiyonları da artar.

Sel yaşanan bölgede en önemli ihtiyaç, sudur. Günlük ihtiyaç kadar temiz su sağlanmalıdır. Su dezenfeksiyonu için en kolay ve en hızlı etki gösteren yöntem klor uygulamasıdır. Sel sularıyla temasın önlenmesiyle ilgili eğitim yapılmalı, bu durumla karşılaşanların ciltlerini sabunlu suyla yıkaması önerilmelidir.

Editör Hakkında