Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Şener Üşümezsoy, bölgenin daha büyük bir deprem potansiyeli taşıdığına dikkat çekti.

TGRT Haber canlı yayınına katılan Üşümezsoy, uzun süredir Simav ve devamında yer alan Sındırgı hattında deprem riski bulunduğunu hatırlattı.

1999 Marmara Depremi sonrası yapılan ölçümlerde bu bölgede stres birikimi gözlemlendiğini ifade eden Üşümezsoy, küçük fay kırılmalarının daha büyük depremler için zemin hazırladığını söyledi.

“Bu bölge 6,5 büyüklüğünde bir deprem üretme potansiyeli taşıyor” diyen Üşümezsoy, vatandaşların bu gerçeği göz önünde bulundurması gerektiğini belirtti.

Fay hatlarında oluşan stresin önemine değinen Üşümezsoy, süreci bir benzetmeyle anlattı: “Avuçlarımızı birbirine bastıralım; birleşen nokta fayın kilitli kısmını temsil eder. Kenarlarda küçük yırtılmalar olur ama stres birikimi devam ettikçe büyük yırtılma meydana gelir ve asıl deprem gerçekleşir.”

Üşümezsoy, bölgenin jeolojik yapısının belirgin olduğuna dikkat çekerek, 2011’de Simav’da meydana gelen depremden bu yana geçen 14 yılın jeolojik ölçekte çok kısa bir süre olduğuna işaret etti.

“2011’den 2025’e kadar geçen süre, jeolojik zaman için bir saniye gibi” diyen uzman, halkın paniğe kapılmaması gerektiğini vurguladı.

“Bu bölgede deprem riski var, ancak bu hemen büyük bir deprem olacak anlamına gelmez. O yüzden soğukkanlı olunmalı” ifadelerini kullandı.

Depremin ardından özellikle yağışlı günlerde vatandaşların endişeye kapıldığını belirten Üşümezsoy, Simav halkına soğukkanlılık çağrısı yaptı. Deprem riskinin var olduğunu ancak bunun zamanlamasının kesin olarak öngörülemeyeceğini dile getirdi.

Editör Hakkında