Mira Sarp’ın yorumuyla viral olan eser, aslında sınıf farklarının iki gencin kaderini nasıl değiştirdiğini anlatan hüzünlü bir aşk öyküsüne dayanıyor.
GEDİK OVASINDAN TÜTÜP GELEN BİR AĞIT
“Hacel Obası” olarak bilinen bu türkü, 1920’li ve 1930’lu yıllarda Şarkışla’nın Gedik Ovası’nda şekillenmiş. Türkünün derleyicisi olarak İhsan Öztürk gösteriliyor. Eser, adını üç kardeşin Haydar, Hacı Himmet ve Hacı Ali kurduğu Hacı Ali Obasından alıyor. Zamanla zengin konaklarıyla tanınan bu oba, hem servetin hem de gizli sevdaların yaşandığı bir yer haline gelmiş.
Ay ve yıldızın altında söylenen bu türkü, dilden dile aktarılırken halkın belleğinde büyümüş; Selda Bağcan’dan Sabahat Akkiraz’a pek çok usta sanatçı tarafından yorumlanmış. Ancak her seferinde aynı hüzünle yankılanmış: Bir bekleyiş, bir sitem ve sınıfların ayırdığı bir aşk…
AŞKIN MERKEZİNDE: MUSTAFA İLE AYŞE’NİN İMKÂNSIZ SEVDASI
Türkünün asıl hikâyesi, halk arasında anlatıla gelen bir aşkın izi. Gedik Ovası’nın dillere destan güzeli Ayşe, varlıklı bir konak sahibinin kızı. İnce belli, kınalı elleri olan, taktığı altınlarıyla oba düğünlerinin gözdesi… Ancak kalbini zengin bir ağa oğluna değil, gariban ama yiğit Mustafa’ya kaptırıyor.
Mustafa; elinin emeği, alnının teriyle geçinen, dürüst bir rençper ya da çoban. İki genç, gizlice su başlarında, bağ yollarında buluşarak sevdalarını büyütüyor. Ama bu sevda oba gençleri arasında kıskançlık rüzgârlarını estiriyor.
Türkünün sitem dolu dizeleri işte tam bu noktada anlam kazanıyor: “Hacel obasını engin mi sandın?”
Aşkın önüne koyulan engelleri, Ayşe’nin yaşadığı konak hayatının yarattığı erişilmezliği anlatıyor.
“Ayağında potin zengin mi sandın?”
Dış görünüşün, takının, gösterişin hiçbir anlam taşımadığını; gerçek değerin kalpte olduğunu vurguluyor.
Ne var ki aile baskısı, oba dedikoduları ve sınıf farkı bu aşkı boğuyor. Ayşe uzaklaştırılıyor, Mustafa ise her gün “Ay da geçti, göremedim yâr seni” diye iç geçirerek bekliyor. Tren düdüklerinin, yağmurun ve yalnızlığın arasında biriktirdiği acı sözlere dönüşüyor ve türkü haline geliyor.
Bazı anlatılarda, Ayşe’nin başka bir gençle Nevzat adında bir askeri okul öğrencisiyle— evleneceği söylentileri çıkıyor. Mustafa bu hikâye karşısında daha da yıkılıyor ve türküdeki derin sitem böylece şekilleniyor.
ZENGİNLİK GÖRÜNEN DEĞİL, HİSSEDİLENDİR
“Hacel Obası”, salt bir aşk hikâyesi değil; Anadolu’nun insana dair öğütlerinden biri.
Türküde geçen: “Her olur olmazı dengin mi sandın?” dizesi, para ve konumun mutlu etmeye yetmeyeceğini, duyguların ve samimiyetin her şeyin üzerinde olduğunu hatırlatıyor. Bu yüzden türkü, yüzyıllardır gençlerden yaşlılara kadar herkesin içinde ayrı bir yaraya dokunuyor.
NEDEN YENİDEN POPÜLER OLDU?
Mira Sarp’ın 9 Kasım’da yayımladığı yorum, kısa sürede YouTube ve X’te binlerce kez paylaşıldı.
Gençler, sınav stresinden aşk acısına kadar pek çok duyguyu bu türküyle anlatıyor.
Bir kullanıcı, “Sabaha kadar dinlerim”, bir diğeri “Dertliyim, kederliyim” diyerek günlük sıkıntılarını türküye yansıtıyor. Bu da eserin zamana meydan okuyan ruhunu gösteriyor.
Gedik Ovasında Başlayan Ses, Dijital Çağda Yankılanıyor
Bugün Gedik Ovası’na gidenler hâlâ eski obaların izlerine rastlayabilir. Bu türkü, Sivas’ın kültürel mirasının güçlü bir parçası olarak varlığını sürdürüyor. Anadolu insanının acılarını, sevdaya verdiği değeri ve kaderin karşısındaki duruşunu yansıtan bu eser, UNESCO’nun somut olmayan kültürel miras listesine aday gösterilmeyi bile hak ediyor.





