“Türkiye ve İran’ın Müşterek Felsefi Mirasının Hikmet-i Müteâliye Çerçevesinde Yeniden İnşası” başlıklı uluslararası sempozyum, Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi (ASBÜ) ev sahipliğinde düzenlendi. ASBÜ, Yunus Emre Enstitüsü, Tevhidi Medeniyet Araştırmaları Merkezi ve Litera Yayıncılık iş birliğiyle gerçekleştirilen program, Molla Sadrâ’nın el-Esfârü’l-Erbaa eserinin Türkçeye kazandırılması vesilesiyle iki ülkenin ortak düşünce geleneğini yeniden değerlendirmeyi amaçladı.
ASBÜ’de Açılış: Ortak Felsefi Miras Masaya Yatırıldı
Sempozyumun açılışı, ASBÜ İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Osman Kurt tarafından yapıldı. Kurt, Molla Sadrâ’nın İslam düşüncesindeki belirleyici konumuna dikkat çekerek, el-Esfârü’l-Erbaa çevirisinin Türkiye’deki araştırmalara sağlayacağı katkıyı vurguladı. Açılış konuşmasında, Hikmet-i Müteâliye geleneğinin günümüz entelektüel sorunlarını kavramadaki metodolojik imkânlarına da işaret edildi.
Prof. Dr. Arıcan: “Tercüme hareketleri felsefi sıçramaların temelidir”
Açılışın ikinci konuşmasını ASBÜ Rektörü Prof. Dr. Musa Kazım Arıcan gerçekleştirdi. Arıcan, sempozyumun ilk ayağının geçen ay İran’da düzenlendiğini hatırlatarak, iki ülke arasında süregelen felsefi etkileşimin önemine değindi.
Arıcan, el-Esfârü’l-Erbaa çevirisinin altı yıllık yoğun bir emeğin ürünü olduğunu belirterek şu noktalara dikkat çekti:
• Tercüme faaliyetleri, felsefi düşüncenin dolaşımı ve dönüşümü açısından tarihsel bir rol taşıyor.
• Çeviri, sadece metin aktarımı değil; kültürel-kavramsal etkileşim yoluyla yeni tartışma alanlarının doğmasına zemin hazırlıyor.
Arıcan, tarih boyunca Antik Yunan–Arap, Arapça–Latince ve modern dönemler arasındaki tercüme hareketlerinin yeni felsefi ekollerin ortaya çıkışında belirleyici olduğunu hatırlatarak, el-Esfârü’l-Erbaa çevirisinin Türkiye’de benzer bir etki yaratacağını ifade etti.
İran Büyükelçisi Habibullahzade: “Hikmet-i Müteâliye ortak düşünce dilimizin temelidir”
Açılışın üçüncü konuşmacısı, İran İslam Cumhuriyeti Türkiye Büyükelçisi Muhammed Hasan Habibullahzade oldu. Büyükelçi, Türkiye ve İran’ın tarihsel kültürel temaslarının felsefi düşünce dünyasında da güçlü bir karşılığı olduğunu belirterek, Hikmet-i Müteâliye geleneğinin bu ortaklığın en önemli unsurlarından biri olduğuna işaret etti.
Üç Oturumda Derinlikli Akademik Sunumlar
İlk oturumda:
• Prof. Dr. Gholam Reza Aavani, Molla Sadrâ’nın eserlerindeki Pre-Sokratik etkileri,
• Prof. Dr. Alparslan Açıkgenç, iki ülkenin müşterek felsefi mirasının yeniden inşasını,
• Dr. Hamid Parsania, Sadra düşüncesinin kültürel kimliğe etkilerini,
• Doç. Dr. Salih Yalın ise Sadra metafiziğinde “Kuvve ve Fiil” kavramlarını değerlendirdi.
İkinci Oturum: Metafizik ve Tasavvuf
Bu bölümde:
• Dr. Mohammad Mahdi Gorjian Arabi, “İslam Tasavvufu ve Sadrâî Rasyonalizm” ilişkisini,
• Dr. Öğr. Üyesi Sadi Yılmaz, nefis–idrak ilişkisini,
• Dr. Hosain Ghaffari, Sadrâ’nın ruh–beden çözümlemelerini,
• Hüccetü’l-İslam Ali Emini Nejad ise varlığın şahsi birliği teorisini sundu.
Üçüncü Oturum: İnsan ve Varlık Anlayışı
Son oturumda Hüccetü’l-İslam Seyed Ali Mousevi ve Dr. Kasım Çazım, varlık türleri literatürü ve insanın kemal yolculuğu üzerine tebliğlerini paylaştı.
Değerlendirme Oturumu: Çevirinin Akademik Katkısı Vurgulandı
Program, Prof. Dr. Hasan Akkanat başkanlığındaki değerlendirme oturumuyla sona erdi. Çeviri heyeti başkanı Prof. Dr. Şamil Öçal ve Litera Yayıncılık temsilcisi İrfan Kelkitli, el-Esfârü’l-Erbaa çevirisinin Türkiye’deki felsefe literatürü açısından önemini detaylandırdı.
Eserin Türkçeye kazandırılmasının, İslam felsefesi araştırmalarında yeni bir dönemin kapısını araladığı ifade edildi.




