Ortaylı, Baro’nun suça karışan gençlerle ilgili yaklaşımını değerlendirerek, “İnsan bazı şeyleri etrafıyla birlikte ele alarak konuşur. Hukukçuluk sadece dosyadaki kuru bilgiden ibaret olmamalı” ifadelerini kullandı.
"SUÇA SÜRÜKLENMİŞ ÇOCUKLAR MAĞDURDUR" SÖZÜNE TEPKİ
Prof. Dr. Ortaylı, İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi Başkanı Kardelen Ateşçi’nin “Suça sürüklenmiş çocuklar mağdurdur” açıklamasına tepki göstererek, baronun bu olayda takındığı tavrın kabul edilemez olduğunu söyledi. Ortaylı, “Çarşıda bıçaklanan Ahmet Minguzzi de, ekmek çalarken yakalanan da eşit derecede mağdurmuş, doğru. Ancak ekmek çalarken yakalanan gibi biri bu olayın içinde değil. O, üçüncü bir muhayyel paradigma. Yaşları 20’ye yaklaşan katillerin durumunu, ekmek çalan küçük çocukla mukayese etmek çok da mantıklı gözükmüyor” dedi.
SLOGANLA HUKUK OLMAZ
Baro açıklamalarının içeriğini eleştiren Ortaylı, genç hukukçuların okulda öğrendikleri bilgileri slogana çevirmesini doğru bulmadığını belirtti. “Dünyanın bir ucunda 16 yaşındaki insanların oy vermesi tartışılıyor ve oy verdikleri toplumlar da var. Bir tarafta böyle gelişmeler yaşanırken, hanım kızımızın baronun çocuklara ilişkin biriminden yaptığı açıklamada slogandan başka bir şey çıkmadı” dedi.
"TEHDİTLERİN KAYNAĞI ŞÜPHE UYANDIRIYOR"
Prof. Dr. Ortaylı, Minguzzi ailesinin avukatı Rezan Epözdemir’e gelen tehdit mesajlarına da değindi. Olayın yalnızca bir çocuk cinayeti olmadığını, çok daha derin ve karanlık bağlantılar içerdiğini vurgulayan Ortaylı, “Çarşıda masum hayatının son neşesi içinde sapıkça öldürülen yavrunun ebeveyni ve ailesi de rahat bırakılmıyor. Avukat olan dostum Rezzan Epözdemir’e gönderilen tehdit mesajlarını gördüm. Belli ki iş, çocuk masumiyeti ve mağduriyetinin çok ötesine geçmiş” diye konuştu.
Suçun arkasında, Uruguay ve İngiltere üzerinden organize olan ve sapkın tehditler savuran çeteler bulunduğunu belirten Ortaylı, “Kazın ayağı hiç de bildiğimiz gibi değil” sözleriyle meselenin göründüğünden daha karmaşık olduğunu ima etti.
YARGIYA VE ADALET BAKANLIĞI’NA ÇAĞRI
Prof. Dr. Ortaylı, Adalet Bakanlığı ile yargı kurumlarına da çağrıda bulundu. Suç oranlarının artması karşısında kanun yapıcıların ve adli makamların gecikmeden harekete geçmesi gerektiğini ifade etti. “Çıkacak ve değişecek kanunun makable şamil olmayacağı, yani eskiyi kapsamayacağı açık; ama suç, cüret ve saldırganlık günden güne artıyor. Adliye Bakanlığı’nın ve kanun koyucuların hareketi gecikmemeli” şeklinde konuştu.
“TEPKİLERİNİZ FUZULİ OLMASIN”
İstanbul Barosu’na da seslenen Ortaylı, adaletin üç ayağından birini temsil eden kurumun daha dikkatli bir dil kullanması gerektiğini belirterek, “Fuzuli tepki çekmemenizi tavsiye ve rica ederiz. Bu, hepimizin selameti için gereklidir” dedi.
BAKANA TEPKİ: TEHDİT MEKTUPLARINI AÇIKLAYIN
Prof. Dr. Ortaylı, son olarak Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’a seslenerek, Rezan Epözdemir’e yurt dışından gelen tehdit mesajlarının aydınlatılmasını istedi. “Yurt dışından gelen karanlık mihraklardan tehdit mektup ve mesajları ne demek oluyor? Demek ki bazı şüpheler açığa çıkmaya başladı” ifadeleriyle, olayın arkasındaki karanlık yapıların ortaya çıkarılması gerektiğini vurguladı.