Yazıtlar, destanlar, yabancı kaynaklar, arkeolojik buluntular ve dil çalışmaları, Türk tarihinin erken dönemlerini aydınlatan temel unsurlar arasında yer alır. Bu kaynaklar sayesinde Türklerin devlet anlayışı, sosyal yaşamı, kültürü ve tarih sahnesindeki rolleri ayrıntılı biçimde incelenebilmektedir. İşte detaylar...
YAZILI BELGELER VE ORHUN KİTABELERİ
İlk Türk devletlerine ilişkin en doğrudan ve güvenilir bilgiler Orhun Kitabeleri sayesinde elde edilmiştir. Bilge Kağan, Kül Tigin ve Tonyukuk adına dikilen yazıtlar, II. Göktürk Devleti dönemine ışık tutar. Yazıtlar, Göktürk alfabesi ile yazılmıştır. Devlet yönetimi, savaşlar ve halk–kağan ilişkisi anlatılır. Türklerin kendi tarihlerini bilinçli şekilde kayda geçirdiğini gösterir. Bu yönüyle Orhun Kitabeleri, sadece tarih değil, aynı zamanda Türk siyasi düşüncesi ve kültürel değerleri açısından da büyük önem taşır.

DESTANLAR VE SÖZLÜ KÜLTÜR GELENEĞİ
Yazının yaygın olmadığı dönemlerde Türk tarihi büyük ölçüde sözlü kültür yoluyla korunmuştur. Destanlar, tarihsel gerçeklerle kültürel unsurların iç içe geçtiği önemli kaynaklardır. Öne çıkan destanlar: Oğuz Kağan Destanı, Bozkurt Destanı ve Ergenekon Destanı. Bu anlatılar; kahramanlık, devlet kurma anlayışı, toplumsal değerler ve inanç sistemi hakkında ipuçları sunar. Her ne kadar destanlar birebir tarihsel belge olmasa da, Türklerin tarih bilinci ve kolektif hafızası açısından büyük önem taşır.
ÇİN, BİZANS VE DİĞER YABANCI KAYNAKLAR
İlk Türk devletlerine dair bilgilerin önemli bir bölümü yabancı kaynaklar aracılığıyla elde edilmiştir. Özellikle Çin yıllıkları, Türk tarihi için vazgeçilmezdir. Bu kaynaklar; Türk–Çin ilişkilerini, savaşları ve antlaşmaları, göç hareketlerini, ekonomik ve diplomatik yapıyı ayrıntılı biçimde kayda geçirmiştir. Ayrıca Bizans ve Sasani kayıtları da Batı ile kurulan ilişkileri anlamamıza katkı sağlar.

ARKEOLOJİK BULUNTULAR VE ANITLAR
Arkeolojik kazılar, ilk Türk devletlerinin günlük yaşamına dair somut veriler sunar. Özellikle Orta Asya’da bulunan kurganlar (mezar yapıları) ve yerleşim kalıntıları büyük önem taşır. Arkeolojik buluntular sayesinde; göçebe ve yerleşik yaşam biçimleri, silahlar, süs eşyaları ve günlük kullanım araçları, sanat anlayışı ve inanç sistemi hakkında detaylı bilgiler elde edilmektedir. Uygurlar dönemine ait şehir kalıntıları, el yazmaları ve sanat eserleri ise Türklerin yerleşik hayata geçiş sürecini anlamamıza yardımcı olur.
DİL, ALFABE VE TARİH ARAŞTIRMALARI
Eski Türk yazıları, uzun yıllar süren dil bilimi ve tarih çalışmaları sonucunda çözümlenmiştir. Göktürk alfabesi, Uygur yazısı ve diğer erken dönem metinler sayesinde; yönetim anlayışı, toplumsal yapı, kültürel ve ahlaki değerler bilimsel olarak incelenebilmiştir. Bu çalışmalar, Türk tarihinin sağlam temellere oturtulmasında kritik rol oynamıştır.


