Uyuşturucu madde kullanımını kolaylaştırmak ve suç işlemek amacıyla örgüt kurmak iddiasıyla tutuklanan Habertürk TV Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Akif Ersoy, avukatları aracılığıyla kapsamlı bir açıklama yaptı. Ersoy, dosyada yer alan gizli tanık beyanlarının çelişkilerle dolu olduğunu savunarak, somut hiçbir delilin bulunmadığını ifade etti.

9 Aralık’ta İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talimatıyla gözaltına alınan Ersoy, kanalda görev yapan Ufuk Tetik, Elif Kılınç, Mahmut Göde, Mustafa Manaz, Gizem Aybaktı, Ebru Gülan ve Buse Öztay ile birlikte soruşturmanın merkezine alınmıştı. Ersoy, Manaz, Tetik ve Gülan tutuklanırken diğer dört şüpheli adli kontrolle serbest bırakıldı.

“İTİBAR SUİKASTININ SON HALKASI”

Ersoy, açıklamasında yaşanan sürecin kendisini hem mesleki hem de kişisel olarak derinden sarstığını belirtti. Hakkındaki suçlamaların gerçeği yansıtmadığını savunan Ersoy, gizli tanık beyanlarının “dedikodu ve uydurma kurgulardan” ibaret olduğunu söyledi. Ersoy, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

"Saklı gizli hiçbir işim olmamıştır. Dosyada hakkımda tek bir somut delil bulunmamaktadır. Gizli tanık beyanları hem kendi içinde tutarsızdır hem de hukuki geçerlilikten uzaktır. Suçlamaya konu edilen kişilerin bir kısmıyla yıllardır görüşmüşlüğüm bile yoktur.

“YİRMİ YILLIK MESLEK HAYATIMDA SAKLI GİZLİ HİÇBİR İŞİM OLMADI”

Hakkımda yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alınmam ve sonrasında tutuklanmam, hayatımın en ağır ve en sarsıcı süreçlerinden biri oldu. Hakkımdaki karar; gerçeğe aykırı, hukuki temelden yoksun ve kişisel husumetle beslenen gizli tanık isnat ve iddialarının gölgesinde verildi. Şahsıma yöneltilen ağır suçlamaların hiçbiri somut delillerle desteklenmedi. Dosyada yer alan gizli tanık beyanları, çelişkili ifadelerden, dedikodudan ve uydurma kurgulardan ibarettir. Hukuken de vicdanen de kabul edilmesi güç bir tabloyla karşı karşıyayım. Sorgu aşamasında da açıkça ifade ettiğim üzere;

Yirmi yıla yaklaşan meslek hayatım boyunca tüm faaliyetlerim kamuoyunun gözü önünde gerçekleşmiştir; saklı gizli hiçbir işim olmamıştır.
Dosyada hakkımda tek bir somut delil bulunmamaktadır. Gizli tanık beyanları hem kendi içinde tutarsızdır hem de hukuki geçerlilikten uzaktır.
Suçlamaya konu edilen kişilerle örgütsel bağ kurmam bir yana, bir kısmıyla yıllardır görüşmüşlüğüm bile yoktur.

“GAZETECİLİK GÖREVİMİ ZOR ŞARTLARDA YAPTIM”

Bugün maruz kaldığım isnatlar, hakkımda bir süredir sistematik biçimde yürütülen bir itibar suikastı , haysiyet cellatlığı zincirinin son halkasıdır. Sosyal medyada üretilen manipülasyonlar, kasıtlı karalama kampanyaları ve belirli çevrelerin yönlendirdiği yalanlar bu süreci beslemiştir. Daha önce de itibarsızlaştırma kampanyalarına maruz kaldım; hukuk önünde aklandım ya da gerekli davaları açtım. Şimdi aynı yöntem, farklı bir kurguyla yeniden sahneye konmaktadır.

Bazı gizli tanık ifadelerinin, soruşturmanın doğal akışı içinde çökmeye mahkûm olduğu çok açıktır. Buna rağmen özgürlüğümü kısıtlayan en ağır tedbir olan tutuklama kararıyla karşı karşıya bırakıldım. Bu hukuki değil, insani olarak da büyük bir sarsıntıdır.

Ben bir gazeteciyim. Görevimi kimi zaman savaş cephelerinde, kimi zaman en zorlu coğrafyalarda icra ettim. Kamu yararı, doğruluk ve şeffaflık ilkelerini korumak adına güç bir mücadeleyi elimden geldiğince verdim. Bu ülkeyi, bu milletin vicdanını ve adalet duygusunu her zaman üstün tutmaya gayret ettim. Bugün yaşananlar ise bu değerlere duyduğum inancı sınasa da onu ortadan kaldırmaya yetmeyecektir.

“SUÇLAMALARI KABUL ETMİYORUM”

Toplumun farklı kesimlerinden kimselerin bu süreçte gösterdiği sağduyu, insaf ve adalet çağrıları, içinde bulunduğum zorlu günlerde bana güç vermiştir. Vicdanların ölmediğini görmek, umut vericidir.
Bu vesileyle açıkça ifade etmek isterim:

Hakkımdaki suçlamaları kabul etmiyorum; bu suçlamalar masumiyetimi gölgelemeyi amaçlayan kurgulardan ibarettir. Hukuki mücadelemi kararlılıkla sürdüreceğim. Gerçekler, er ya da geç tüm açıklığıyla ortaya çıkacaktır.
Adalete olan inancımı koruyorum. Bu ülkenin insanlarının vicdanının, eninde sonunda gerçeğin yanında duracağına inanıyorum.
Bu zorlu süreçte destek veren herkese, masumiyet karinesini hatırlatanlara ve sağduyusunu koruyanlara yürekten teşekkür ediyorum.

Bu açıklamayı, kamuoyuna bilinçli biçimde çarpıtılarak sunulan sürecin gerçek yüzünü paylaşmak ve hem mesleki hem ailevi itibarımı korumak adına yapıyorum. Soruşturma sürecinde vereceğim mücadele ile hakkımdaki asılsız iddialara inanmayıp bana güvenenlerin yüzünü kara çıkartmayacağım. Canım ailem, güzel evlatlarım, çok kıymetli dostlarım sizi çok seviyorum. İnanıyorum ki olanda hayr vardır. Kahrı da hoş, lütfu da hoş."

SAVCILIĞIN TUTUKLAMA TALEBİ

Soruşturma dosyasında yer alan gizli tanık ifadelerinde, bazı kadınların uyuşturucu madde verilerek istismar edildiği ve bu ilişkiler üzerinden maddi çıkar sağlandığı öne sürüldü. Savcılık, Ersoy’un Mustafa Manaz, Ufuk Tetik ve Ebru Gülan ile “fikir ve eylem birliği içinde” hareket ettiğini iddia etti.

Savcılık, delillerin tam olarak toplanmamış olmasının, şüphelilerin serbest kalması durumunda delillere müdahale ihtimali doğuracağını belirterek tutuklama talep etmişti. Hakimlik, bu gerekçelerle dört ismin tutuklanmasına karar vermişti.

Erdoğan ile Putin Aşkabat’ta bir araya geldi
Erdoğan ile Putin Aşkabat’ta bir araya geldi
İçeriği Görüntüle

SORUŞTURMA DEVAM EDİYOR

Soruşturma çok yönlü şekilde sürdürülürken, tutuklu isimlerin hukuki süreci de devam ediyor. Ersoy ve avukatlarının önümüzdeki günlerde itiraz başvurusu yapması bekleniyor.

Kaynak: Haber Merkezi