Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi (ASBÜ) Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü tarafından, 30 Aralık 2025 tarihinde Sezai Karakoç Salonu’nda “Mehmet Âkif ve Sa’dî-i Şîrâzî” başlıklı konferans düzenlendi. Programa akademisyenler, öğrenciler ve edebiyat dünyasından davetliler katıldı.

Konferansta konuşmacı olarak yer alan Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Musa Balcı, İran edebiyatının önemli isimlerinden Sa’dî-i Şîrâzî’nin, Mehmet Âkif Ersoy’un şiir anlayışı ve edebî dünyası üzerindeki etkilerini ele aldı.

Sunumda, Sa’dî-i Şîrâzî’nin özellikle Bostân ve Gülistan adlı eserleri merkeze alınarak, Mehmet Âkif Ersoy’un bu eserlerle kurduğu düşünsel ve tematik bağ değerlendirildi. Prof. Dr. Balcı, Mehmet Âkif’in Fars edebiyatının önde gelen isimlerinden Hâfız-ı Şîrâzî ve Firdevsî’den ziyade, toplumsal sorunlara eğilen ve hikmet merkezli bir dil kuran Sa’dî’ye yönelmesinin arka planında fikrî ve sosyolojik nedenler bulunduğunu ifade etti.

Hayat ve Karakter Benzerlikleri Dikkat Çekti

Konferansta, Mehmet Âkif Ersoy ile Sa’dî-i Şîrâzî arasındaki hayat ve karakter benzerliklerine de dikkat çekildi. Her iki edebiyatçının da erken yaşta yetim kaldığı, hem dinî hem de klasik eğitim aldığı ve Doğu ile Batı düşüncesini birlikte değerlendiren çok yönlü bir bakış açısına sahip olduğu aktarıldı.

Sa’dî’nin Moğol istilası, Mehmet Âkif’in ise Osmanlı Devleti’nin çözülme süreci gibi tarihsel kırılma dönemlerinde yaşadığı hatırlatılarak, her iki ismin de toplumsal dağılmaya karşı ahlak, hikmet ve toparlanma fikrini merkeze alan bir edebiyat anlayışı benimsediği vurgulandı.

Hikâye Anlatımının Edebî Gücü

Hikâye anlatma geleneği bağlamında, hakikatin doğrudan aktarımının sınırlı bir etki oluşturabileceği, ancak hikâye yoluyla sunulduğunda kalıcı bir etki meydana getirdiği ifade edildi. Sa’dî-i Şîrâzî’nin Gülistan ve Bostân’da sadeleştirilmiş, yoğun ve titiz bir anlatım dili kurduğu; hikâyelerini “fikrimin gelini” olarak tanımlamasının, estetik ile fikrî derinliği birlikte yansıttığı belirtildi.

Erseven'den yeni yıl mesajı: 'Milletimizin aşamayacağı engel yok'
Erseven'den yeni yıl mesajı: 'Milletimizin aşamayacağı engel yok'
İçeriği Görüntüle

Şark hikâyeciliğinde temel amacın, okuru ibret almaya ve ahlaki bilinç kazanmaya yönlendirmek olduğu da sunumda öne çıkan başlıklar arasında yer aldı.

Konferansta, Mehmet Âkif Ersoy’un Sa’dî-i Şîrâzî’ye duyduğu hayranlık da ele alındı. Mehmet Âkif’in, en çok etkilendiği edibin Sa’dî olduğunu çeşitli vesilelerle dile getirdiği, şiir yolculuğuna gazelle başlayıp zamanla toplumsal faydayı önceleyen bir çizgiye yöneldiği aktarıldı.

Nurettin Topçu’nun Mehmet Âkif için kullandığı “Milletimizin Sa’dî’si” ifadesine atıfta bulunularak, Âkif’in hikmet ve kıssa geleneğini modern döneme taşıyan önemli bir temsilci olduğu değerlendirildi.

Sad I Şiraz Ankara

Edebî Mirasın Sürekliliği Vurgulandı

Konuşmada ayrıca, Mustafa Kutlu’nun hikâyelerinde Sa’dî-i Şîrâzî’nin Şark hikâye tarzının izlerinin sürdüğü, Kutlu’nun Tarla Kuşunun Sesi adlı eserindeki bir ifadenin Gülistan’daki bir mısra ile örtüştüğünün akademik çalışmalarla ortaya konulduğu aktarıldı.

Bunun yanı sıra Hersekli Arif Hikmet’in Mehmet Âkif üzerindeki etkisi, Cahit Zarifoğlu’nun Ferîdüddin Attâr’dan aldığı ilham ve Sezai Karakoç’un şiirlerinde Sa’dî ve Âkif eksenli sembolik anlatım örnekleri ele alınarak, edebiyatın kuşaklar arasında aktarılan kesintisiz bir miras olduğu vurgulandı.

Konferans Değerlendirmelerle Sona Erdi

Konferans, Mehmet Âkif Ersoy’un yalnızca bir millî şair değil, Sa’dî-i Şîrâzî’den tevarüs eden bin yıllık hikmet ve kıssa geleneğini çağdaş dünyaya taşıyan güçlü bir fikir ve edebiyat insanı olduğu yönündeki değerlendirmelerle sona erdi.

Kaynak: Cansel Yıldız