Ankara’da doğrudan yaşanan ve Türk tarihinin seyrine yön veren son büyük savaş, 28 Temmuz 1402’de yapılan Ankara Savaşı oldu. Çubuk Ovası’nda Osmanlı Sultanı Yıldırım Bayezid ile Timur arasında gerçekleşen meydan muharebesi, her iki orduyu da Anadolu’nun siyasi dengesini de altüst etti. Tarihçiler tarafından Orta Çağ’ın en büyük savaşlarından biri olarak kabul edilen çarpışma, Osmanlı tarihinde ilk kez bir padişahın esir düşmesine yol açtı. Savaşın ardından Ankara ve çevresi Timur ordularının geçiş güzergâhında kaldı. Ardından ise Anadolu’daki siyasi birlik bozuldu ve Osmanlı Devleti uzun yıllar sürecek olan fetret dönemine girdi.
ANKARA HİÇ İŞGAL EDİLDİ Mİ?
Ankara, İstanbul gibi uzun süreli ve doğrudan bir işgale maruz kalmadı. Ancak tarih boyunca Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı hâkimiyetleri arasında el değiştirdi. Timur’un Anadolu seferi sırasında Ankara Kalesi kuşatıldı ve şehir fiilen Timur’un denetimi altına girdi. Bu, klasik anlamda modern bir işgal olmasa da Ankara’nın askeri baskı ve kontrol altında kaldığı en önemli dönem olarak kayıtlara geçti.

Milli Mücadele yıllarında ise Ankara, hiçbir yabancı ordunun işgaline uğramadı. Bu özelliğiyle Anadolu’da işgal görmeyen nadir merkezlerden biri oldu. Zaten Ankara'nın başkent olarak seçilmesinin en önemli nedenlerinden biri de buydu.
ANKARA KAÇ YILDIR SAVAŞ GÖRMÜYOR?
Ankara’da fiilen savaş yaşanmasının üzerinden yaklaşık 623 yıl geçti. Bu rakamla başkent, dünyanın en önemli başkentleri arasına girerek rekoru elinde tutuyor. 1402’deki Ankara Savaşı’ndan sonra şehir, doğrudan bir meydan muharebesine sahne olmadı. Kurtuluş Savaşı sırasında cephe hattı Ankara’ya ulaşmadı. Şehir; savaşın askeri değil, siyasi ve idari merkezi olarak öne çıktı. Bu yönüyle Ankara, yüzyıllar boyunca savaşların dışında kalan ender başkentlerden biri olarak kayıtlara geçti.
MİLLİ MÜCADELE’NİN MERKEZİ ANKARA
Mustafa Kemal Paşa, Milli Mücadele’nin Anadolu’dan yönetilmesi gerektiğini düşündüğünde Ankara’yı stratejik açıdan en uygun merkez olarak değerlendirdi. Şehrin cephelere olan görece eşit uzaklığı, demiryolu bağlantıları ve işgal kuvvetlerinden uzak konumu bu tercihin belirleyici noktalarındandı.

Atatürk, 12 Haziran 1919’da Amasya’ya ulaşarak 22 Haziran’da yayımlanan Amasya Genelgesi ile milli iradeye dayalı direnişin ilk adımını attı. Erzurum ve Sivas kongrelerinin ardından, tüm yurttan seçilen temsilcilerin Ankara’da toplanması kararlaştırıldı.
TARİHİ KARŞILAMA 27 ARALIK 1919'DA GERÇEKLEŞTİ
Mustafa Kemal Paşa, 16 Aralık 1919’da Ankara’ya hareket edeceğini gizli olarak bildirdi. Sivas’tan 18 Aralık’ta yola çıkan Heyet-i Temsiliye, Kayseri, Kırşehir ve Kaman güzergâhı boyunca halktan Milli Mücadele için destek istedi. Dokuz günlük yolculuğun ardından heyet, 27 Aralık 1919’da Ankara’ya ulaştı. Dikmen sırtlarında Seymenler tarafından büyük bir coşkuyla karşılanan Mustafa Kemal Paşa, bu anı yıllar sonra “Ankaralılar beni misli görülmemiş bir heyecanla karşıladılar” sözleriyle anlattı. O tarih, Milli Mücadele açısından yeni bir dönemin başlangıcı olarak kayıtlara geçti.

SAKARYA ZAFERİ ANKARA'DA GERÇEKLEŞTİ
23 Ağustos 1921 – 13 Eylül 1921 tarihleri arasında yaşanan Sakarya Meydan Muharebesi, Ankara'da yaşanan son savaş olarak örnek gösterilse de Ankara merkezli bir savaş sayılmıyor. Çünkü Sakarya Savaşı, Polatlı ve Haymana önlerinde gerçekleşmişti. Ankara'ya 50 kilometre mesafe kala düşman kuvvetleri durduruldu ve Ankara'ya geçemedi.
KURTULUŞ MĞCADELESİ ANKARA'DAN YÖNETİLDİ
Mustafa Kemal Paşa, Ankara’daki ilk karargâh olarak Ziraat Mektebi’ne yerleşti. Buradan tüm yurda telgraflar gönderilerek, Heyet-i Temsiliye’nin merkezinin Ankara olduğu duyuruldu. Nutuk’ta da bulunan bildiride, milletin birlik ve dayanışmasına vurgu yapıldı.
TBMM’nin açılması, düzenli ordunun kurulması ve Kurtuluş Savaşı’nın planlı şekilde yürütülmesi için tüm hazırlıklar Ankara’da gerçekleştirildi. Zaferin ardından Ankara, Türkiye Cumhuriyeti’nin başkenti ilan edilerek tarih sahnesinde yeni bir kimlik kazandı.



