MHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Feti Yıldız, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda “Terörsüz Türkiye” sürecine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Yıldız, bu idealin yalnızca güvenlik eksenli bir yaklaşım olmadığını vurgulayarak kapsamlı bir devlet vizyonu ortaya koydu.

Yıldız, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

“‘Terörsüz Türkiye’ ideali, askeri operasyonların ötesinde; hukukun üstünlüğü, ekonomik refah, demokratik katılım ve toplumsal dayanışma ilkeleriyle temellendirilmiş bir devlet vizyonunu ifade etmektedir.”

“BÖLGESEL GÜVENLİĞİN MERKEZİNDE BİR TÜRKİYE”

Türkiye’nin jeopolitik konumuna dikkat çeken Yıldız, bu idealin sadece iç güvenlik meselesi olmadığını belirtti:

“Türkiye’nin jeopolitik konumu, ‘Terörsüz Türkiye’ idealini yalnızca iç güvenlik stratejisi olmaktan çıkarıp bölgesel güvenlik mimarisinin merkezine yerleştirmektedir.”

Yıldız, yaptığı yazılı açıklamada şunları kaydetti:

- "Terör olgusu, çağdaş devletlerin egemenlik, güvenlik ve toplumsal istikrar kavramlarını derinden sarsan çok boyutlu bir tehdittir.

- Özellikle Soğuk Savaş sonrası dönemde uluslararası sistemin parçalı yapısı, devlet dışı silahlı aktörlerin güç kazanmasına zemin hazırlamış; bu aktörlerin çoğu etnik, dini veya ideolojik motivasyonla hareket ederek devlet otoritesini zayıflatmıştır.

- Türkiye Cumhuriyeti, 1980’lerden itibaren böyle bir sürecin önemli örneklerinden birini yaşamış ve bölücü ve radikal örgütlerin ülke bütünlüğüne yönelik eylemleri milli güvenlik siyasetinin temel önceliği hâline gelmiştir.

- Bu kapsamda, “Terörsüz Türkiye” vizyonu salt bir güvenlik politikası olarak görülmekten ziyade devletin bekası, demokratikleşme süreci ve ekonomik kalkınmayı kapsayan stratejik bir hedef olarak değerlendirilmelidir.
- Türkiye’nin jeopolitik konumu, üç kıtanın kesişme noktasında yer alması nedeniyle, güvenlik risklerinin yalnızca ulusal değil aynı zamanda bölgesel ve küresel boyutlar taşımasına sebep olmaktadır.

- Özellikle Suriye ve Irak’ta oluşan otorite boşluğu, Türkiye’nin sınır güvenliği ve iç istikrarı üzerinde doğrudan etkiler yaratmıştır.

- Günümüzde terörizmin yapısı klasik hiyerarşik örgütlenme modelinden, esnek ve dijital ağlar üzerinden yürütülen 'hibrit tehdit' modeline dönüşmüştür. Bu model, terörün yalnızca fiziksel değil, aynı zamanda bilişim sistemleri, finansal ağlar ve sosyal medya üzerinden yürütülen psikolojik operasyonları da kapsadığını göstermektedir.

- Türkiye, 2021 sonrası dönemde bu tehdide karşı Milli Siber Güvenlik Stratejisi ve Ulusal Terörle Mücadele Eylem Planı (2022–2025) ile hem askeri hem de dijital güvenlik unsurlarını bütünleştiren yeni bir yaklaşım geliştirmiştir.

- Terörle mücadelenin başarı ölçütü, yalnızca örgütlerin bertaraf edilmesiyle değil; vatandaş-devlet ilişkilerinde güven duygusunun güçlü şekilde inşa edilmesiyle belirlenmektedir.

- Bu nedenle demokratik kurumların güçlendirilmesi, hukukun üstünlüğünün sağlanması ve sosyo-ekonomik kalkınmanın desteklenmesi, güvenlik politikalarının tamamlayıcı bileşenleridir.

Ankara Sincan’da Sağlık Yatırımları Hızlandı
Ankara Sincan’da Sağlık Yatırımları Hızlandı
İçeriği Görüntüle

- 'Terörsüz Türkiye' ideali, askeri operasyonların ötesinde; hukukun üstünlüğü, ekonomik refah, demokratik katılım ve toplumsal dayanışma ilkeleriyle temellendirilmiş bir devlet vizyonunu ifade etmektedir. Türkiye’nin jeopolitik konumu, “Terörsüz Türkiye” idealini yalnızca iç güvenlik stratejisi olmaktan çıkarıp bölgesel güvenlik mimarisinin merkezine yerleştirmektedir.

- Anadolu coğrafyası, Asya ile Avrupa arasında stratejik bir köprü olmasının yanı sıra, enerji koridorlarının, ticaret ağlarının ve göç rotalarının kavşak noktasıdır. Bölgemizde uzun süredir devletleşme ve merkezileşme taleplerinin olduğu görülmektedir. Birçok ülke kendi egemenlik kapasitesini yeniden inşa etme sürecine girmiştir.

- Bu süreç, devlet dışı aktörleri ya uyum sağlamaya veya tasfiye olmaya zorlamaktadır. Yeni küresel sıklet merkezi ticaret, lojistik, enerji, ulaştırma koridoru bağlamında Atlantik‘ten Asya Pasifik’e kaymıştır. Bu nedenle Türkiye’nin istikrarı, Orta Doğu’dan Avrupa’ya uzanan geniş bir güvenlik ekosistemi üzerinde doğrudan belirleyici olmaktadır."

Kaynak: Haber Merkezi