Yaklaşık 250 km’yi bulan Konya-Ankara yolu, 7 ay gibi kısa bir zamanda bitince, bizim 40 km. civarındaki çift yolumuz 5 yıla yakın süredir bitirelemeyerek istimlak sorununa takılınca garibanlığımızı daha çok anladık.

Aynı şekilde Konya hızlı treni ne kadar kısa zaman da yapıldı biliyorsunuz. Dağları tepeleri aştı ama istimlak diye bir sorun yaşanmadı. Ya da yaşandı ise de kısa sürede kimse adını bile anmadan aşıldı. İnanılmaz bir hız. Eee ne de olsa hızlı tren bu.

İstanbul da yaşayan Erzurumlu kadına “Duydun mu? Mayıs ayında Erzurum’a kar yağmış’’ deyince, Zavallı kadın ‘’Yağar bacım yağar, sahipsiz memleket ne de olsa’’ demiş. Tüm bu yaşananlara bakınca, biz de öksüz, yetim sahipsiz hissine kapılıyoruz, ister istemez.

Daha önceleri dediğim gibi, köy yollarının hali içler acısı. Geçen yıl asfaltlanmış yollar, şimdi birer uçuruma dönmüş durumda. Eskisinden daha kötü. Yazın yapılmışsa kışta, baharın yapılmışsa o yaz, dünya harbinden çıkmış üçüncü dünya ülkesi yolları gibi. Yüzlerce uçak, binlerce bomba bırakmış sanki.

Fakir kızın çeyiz bohçası gibi yamanmaktan şekli şemali kaymış.

Daha bir yıl geçmeden bozulan yolların, kaybolan milli servetin rakamlarını tahmin etmek çok güç. Tüm bunların sorumluluğu; yapan firmanın, denetleyen, izin veren, onaylayan her kim, ya da hangi kurum ise kendileri ile bir vicdan muhasebesine girmeleri lazım.

Deli Dumrul’un köprü hikayesi gibi, yolları kullanmak bir bedel, kullanmamak iki bedel. Araçların lastiği, yürüyen aksamı veya buna benzer onlarca kalem tutan maddi hasarlarının yanında, yollar insanlarımızın katili olacak kadar bozuk ve tehlikeli. Köyünden Haymana’ya gelecek bir şahsın tüm aile bireyleri ile helalleşmesi bir mecburiyet gibi. Gidip te varamamak, varıp ta dönememek söz konusu.

Olası can ve mal kayıplarında işin sorumluları kimler?

Kimden hesap sorulacak?

Yapanın mı yakasına yapışacak bu millet, yoksa tüm bu baştan savma ve gelişi güzel, bir yıl bile dayanmayan asfaltın atılmasına göz yuman yukardakilerin mi?

Bir başkent ilçesine ve onun köylerine yakışmayan yollara bakıp da, insanlar kendilerine şu soruyu sormalılar; Ankara’ya yakın olmak mı tüm bunların sebebi? Hizmet alamadığından yakınan Güneydoğu, gelsin de halimizi görsün! Büyükşehir; ilçesini Ankara’ya bağlayan yolu çözememişken, Büyükşehire bağlanayacak Haymana’nın yaklaşık 80’e yakın köy yollarının hali o zaman nice olur ki?

Bizim ne yol sorunumuz bitmek biliyor, ne de yol hikayelerimiz. Aşağıdan yukarıdan neresinden bakarsanız bakın yollarımızın mutlu sonu görünmüyor. Görünen hep sorunlar ve sorumluluktan kaçan yetkililer. Haaa… bir de Haymana’dan geçecek, Eskişehir-Konya bağlantı yolumuz var sahi gündemde. “Ben bu yolu hizmete girmişken görürüm’’ diyene, Allah uzun ömür versin şimdiden.

SAYGILARIMLA