Durumun vahameti aleni şekilde ortada. Söylenecek fazla bir şey yok aslında. Yapılan yolsuzluklardan halk ziyadesiyle rahatsız. Ancak AKP hükümeti bu olaya halkın gözünden bakamadı, ya da bakmadı. Yüzde 50 size oy vermiş olsa da, geriye kalan yüzde 50’nin hassasiyetleri de göz önünde bulundurulmalıydı. AKP’deki yüzde 50’nin içinde de azımsanmayacak bir kesim, olayların bu şekilde olmaması gerektiğinde hemfikir. “Önemli olan halkın iradesi, sandıktır” demek, “biz sandıktan galip çıktığımız sürece bize her yol mübahtır” anlamına geliyor ise, sözün bittiği yerdir burası.

Oysa “Yedirmeyiz” denerek, en azından suçları sabit olan ve tüm deliller aleyhinde olan zanlıların sırtı bu kadar açık sıvazlanmamalıydı. “Bu olaylar dış mihrakların oyunu” tarzında yaklaşımlarla, görünen köye kılavuz aranmaktansa, kılavuzlara hesap sorulmalıydı.

Emniyetin tüm taşlarını yerinden oynatmakla, hem emniyete, hem yargıya güvensizlik bu kadar rencide edici şekilde uygulanmamalı, onları tüm halkın önüne “İşte bizim altımızı oyanlar bunlar” demenin ulvi gayesi ne olabilir?

Velev ki; üzerinizde oyunlar oynanıyor,

Velev ki; cemaat veya onun gibi bir güç iktidarın hareket alanına müdahale ediyor,

Velev ki; işin içinde iş var,

O zaman tüm bunları ortaya çıkarmak, tüm gayrı meşru faaliyetleri tespit etmek ve işlevsiz hale getirmek, 11 yıllık iktidarın asli görevi değil de nedir?

Emniyete, yargıya, kolluk güçlerine tepkileri, daha önce yaşanan; Balyoz, Ergenekon, 28 Şubat ve Gezi’deki hukuksal olaylarda da objektif değerlendirmek ve; “Emniyet hep haklıdır, deliller ortadadır, hukuğa güvenimiz tam” denilerek taraflı değerlendirmek, şimdi aynı durumu tüm denilenleri tekzip edercesine, bunları halka şikayet etmek, nasıl bir tepkimedir?

Aynı dakikalar içinde bakan, bürokrat, siyasi kim var ise, istifa etmesi ya da ettirilmesi sağlanıp “Temizlenip öyle gelin” demek daha da halkın onurunu okşamak ve yolsuzluğa pirim vermediğinizi göstermek olmazmıydı? 9 Gün sonra gelen istifalar artık “Hükümsüzdür”.

Oysa şimdi;

“Yolsuzluğu yapan babamızın oğlu olsa bile üzerine gideceğiz”

“Türkiye bir hukuk devletidir ve Yargıya güvenimiz tamdır”

“Polisimiz; bizim ve tüm halkımızın gururudur”

“Tüm karanlıkları aydınlığa biz çıkarırız”

“Kul hakkı yedirmeyiz, garip gurebanın her kuruşundan biz sorumluyuz

Dense bile, halkın gözünde hep bir acaba? olacak, Halkın içinde hep bir ukte kalacaktır.

Son dakikalarda değişen kanunlar, olay daha soğumadan görevinden alınan polis müdürleri, savcılar, “Aslında tertemiziz”in anlamını, anlamsız kılmaktadır.

Bu olaylar vatandaşın süzgecinde; yaşananların takipçisi olmamak, benden olana dokunduğunda “yedirmeyiz”, benden olmayanı “ezerim” ortak manasını taşıyacaktır.

Tarihi bir fırsattı oysa bu. İlk günden “Kim olursa olsun, mevkisi, makamı ne olursa olsun, ailesi, sülalesi nereye dayanırsa dayansın, sonuna kadar üzerine gideceğiz” denilerek, lafta kalmadan, konuyu sağa sola yormadan, dik bir duruş; taraflı tarafsız herkesin takdirini ve alkışını alırdı.

Şimdi bu olay; kutuplaşmanın daha bir uçlara doğru sarktığı; Akp taraftarlarınca kendilerine oynanan bir “oyun”, Akp’li olmayanlarca; “Suçu ve suçluyu onore etme, Akp’li olan herkesin her şeyi yapabilme serbestisi” olarak akıllarda kalacaktır.

Kaybeden yine Türkiye, rencide edilen yine bu halktır. Ortada gezen milyarlar yine bu halkın parası, alınteri, emeği ve çocuklarının geleceğidir. Bayram seyran değilken “ENİŞTE” hepimizi öpmüş te haberimiz yokmuş. Bu enişte bu topraklarda bu kadar rahat at koşturmamalıydı. “O ses Türkiye’de” eniştenin zevcesi gözyaşlarına boğulurken, dışarıda “Kes sesini Türkiye” oyunu oynanıyordu. Halk’a yine halk türküleri düştü “Vay enişte, enişte bir yolsuzluk var bu işte”. “RIZA ENİŞTE” karıştırıverdi ortalığı. Ne demişti Ahmet KAYA şarkısında; “AH ULAN RIZAAA”...

SAYGILARIMLA.