18 Kasım 2025 saat 20.30’da MEB Şura Salonu’nda sahnelenecek olan oyun, Türkiye’nin usta oyuncularını aynı sahnede buluşturuyor: Levent Ülgen, Güven Kıraç, Erkan Can ve Bahtiyar Engin.
TOPLUMSAL DÜZENLE ÇARPIŞAN BİR DOSTLUK HİKÂYESİ
“Alevli Günler”, çocukluktan beri kopmayan üç arkadaşın yetişkinlik döneminde başlarına gelen çarpıcı bir olay üzerinden ilerliyor. Mahallenin kasabı, muhasebeci ve Türk kültürü profesörü olan üçlü, hayatın farklı yollarında ilerleseler de dostluklarını korumuştur. Ancak içlerinden birinin kansere yakalanması, hikâyenin dramatik omurgasını oluşturuyor.
Hastalığı nedeniyle ölüme hazırlanan karakter, inançları gereği öldükten sonra yakılmak ister. Fakat arkadaşları bu isteği yerine getirmek için adım attıklarında, farklı olana yaşam hakkı tanımayan, bürokratik engellerle dolu bir düzenle yüzleşirler.
Her kapıyı çaldıklarında yeni bir anlaşmazlık, yanlış anlama ve komik bürokrasi sahneleri ortaya çıkar.
Oyun, tam da bu noktada izleyiciyi hem kahkaha attıran hem de sorgulatan bir yolculuğa çıkarıyor.
“AĞLANACAK HALİMİZE GÜLÜYORUZ”
Bahçeci’nin metni ve Şahinler’in rejisi, Türkiye’nin toplumsal yapısına ince bir ayna tutuyor.
Hikâye, modern toplumda bireyin kendi kimliği ve tercihleri doğrultusunda yaşama hakkı üzerine güçlü bir sorgulama getirirken, arkadaşlık temasını da en sıcak hâliyle işliyor. Seyirci, karakterlerin çaresizlikleri ve abartılı bürokrasi karşısındaki halleriyle hem empati kuruyor hem de onların trajikomik durumlarına gülüyor.
Oyun; toplumsal normların baskısı, bürokratik çıkmazlar, kültürel kabuller ve bireysel özgürlükler üzerine düşündüren sahneleriyle dikkat çekiyor.
USTA KADRO SEYİRCİYLE BULUŞUYOR
Sahne performanslarıyla Türkiye’nin en güçlü oyuncuları arasında gösterilen Levent Ülgen, Güven Kıraç, Erkan Can ve Bahtiyar Engin, “Alevli Günler”e büyük bir dinamizm kazandırıyor. Dört usta isim, sahnedeki uyumları ve karakterlere kattıkları doğal yorumlarla oyunun temposunu hiç düşürmeden ilerletiyor. Her biri kendi rolüne taşıdığı gerçeklik, içtenlik ve güçlü oyunculuk enerjisiyle hikâyeyi yalnızca bir komedi olmaktan çıkarıp derin bir insanlık anlatısına dönüştürüyor.
Oyuncuların sahnede yarattığı bu samimi atmosfer, izleyicinin hem kahkahalarla güldüğü hem de duygusal anlarda derin düşüncelere daldığı bir tiyatro deneyimi sunuyor.





