Ankara’nın önemli sembollerinden biri olan Türkiye’nin modernleşme serüvenine tanıklık eden Ankara Palas siyasetten sanata pek çok ünlüye ev sahipliği yaptı.

Ayrancı Festivali’nde “100 Dublede Cumhuriyet Tarihi” Buluşması!
Ayrancı Festivali’nde “100 Dublede Cumhuriyet Tarihi” Buluşması!
İçeriği Görüntüle

1927’de kapılarını açan bu taş bina Mustafa Kemal Atatürk’ün balolar düzenlediği, devlet adamlarını ağırlandığı aynı zamanda pek az kişinin bildiği unutulmuş hikâyelere de şahit oldu.

Cumhuriyet’in erken dönemlerinde adeta diplomasinin bir merkezi haline gelen bu binada çoğu zaman yabancı elçilerin ve kraliyet temsilcilerle görüşme yapılan bir yerdi. Bu yönüyle Cumhuriyet’in adeta diplomatik karargâhı” olarak bir misyon üstlendi.

Ankara Palas9

Zamanla bu binada yaşandığı konuşulan birçok olay neredeyse unutuldu. Gazetecilerin de en uğrak mekânlarından biri olan bu binada yaşanan olaylar haberlere, arşivlere konu oldu.

Bir konaklama yeri olmaktan çıkan aynı zamanda edebiyatın, diplomatik ilişkilerin, kültürün buluşma noktası olarak kayıtlara geçti.

İSMET İNÖNÜ’NÜN ADETA İKİNCİ OFİSİYDİ

Mustafa Kemal’den sonra Cumhurbaşkanı olan İsmet İnönü için Ankara Palas Çankaya Köşkü’nden sonra adeta ikinci bir ofis gibiydi.

İnönü, 1930’lu yıllarda hem Başbakan hem de Cumhurbaşkanı sıfatıyla bu binada misafirlerini ağırladı.
Ekşi Sözlük’te paylaşılan tanıklıklara göre, İnönü’nün lobideki viski sohbetleri meşhurdu. Bu yüzden Ankara Palas “savaş öncesi diplomatik fısıltıların merkezi” olarak da anılıyordu.

Bazı rivayetlere göre, Nazi Almanyası’ndan gelen heyetlerle gizli temaslar bile bu salonda gerçekleşti.

Mustafa Kemal’in manevi kızı olan Nebile için düzenlenen balodan sonra İsmet İnönü’nün kızı Özden’in de düğünü 1938’de bu binada yapıldı.

Palas’ın ışıltılı kristal avizeleri altında İnönü’nün “barışçı ve tarafsız dış politika vizyonu da bu binada şekilleniyordu. Kim bilir belki de 2. Dünya Savaşı’na Türkiye’nin girmemesi de burada yapılan sessiz konuşmaların bir sonucuydu.

CELAL BAYAR

Sanayi Devriminin Mimarı ve Balo Severi Üçüncü Cumhurbaşkanı Celal Bayar, 1950'lerde Ankara Palas'ı "ekonomik kalkınma zirveleri" için kullandı. Resmi kayıtlara göre, ABD'li yatırımcılarla burada görüşmeler yaptı.

Bayar, ünlü Cumhuriyet balolarının da müdavimiydi. Hürriyet arşivinde, 1952'de bir yılbaşı balosunda "tangonun kralı" olarak anılıyor eşi Reşide Hanım'la dans ederken, orkestra "Ankara'nın Taşına Bak"ı çalmış.

ADNAN MENDERES

Demokrat Parti'nin lideri Adnan Menderes, 1950-1960 arası Palas'ı "siyasi kulüp"e çevirdi. Lobisi, gazetecilerle dolu tartışma arenasıydı; bir rivayete göre, 1955'te Londra Konferansı öncesi burada "Kıbrıs formülü" çizildi.

SANATÇILAR, ŞAİRLER, GAZETECİLERİN UĞRAK YERİ OLDU

Ankara Palas yalnızca siyasetçileri ve diplomatik isimleri ağırlamadı. Gazetecileri, Avrupa ve Orta Doğu’dan gelen krallara da kapılarını açarak genç ve yeni Türkiye’yi tanıttı.

Rivayetlere göre, 1930’larda İngiltere’den gelen diplomatik heyet, Ankara Palas’ta konaklamış; Fransa’dan gelen bir kültür ataşesi, burada düzenlenen balo gecesinde Türk müziğiyle tanışmıştı.

Salonlarda yankılanan vals sesleri, aynı zamanda yeni Türkiye’nin modernleşme adımlarının da simgesiydi. Kadın-erkek eşitliğini temsil eden bu balolar, o dönemin sosyal dönüşümünü gözler önüne seriyordu.

Kralların, devlet adamlarının yanı sıra Ankara Palas gazeteci, şair ve aydınların da uğrak bir mekanı olmuştu. Dönemin edebiyatçıları , gazetecileri devlet törenlerine ve davetlerine katılarak yeni Türkiye’nin kimliğini ve kültürel dönüşümünü tartışırlardı.

Palas, edebiyatçıların sığınağıydı. Necip Fazıl, 1940'larda lobide "Büyük Doğu" manifestosunu yazarken, Yahya Kemal'le şiir geceleri düzenlerdi.

Cumhuriyet gazetesinin kurucusu Nadir Nadi, Palas'ı "haber fabrikası" olarak kullandı. 1930-1960 arası, lobideki masası "Ankara muhabirlerinin karargâhıydı. Nadi, 1946 seçimlerinde, ilk özel haberini buradan geçmiş, İnönü'yle viski içmişti.

Sanat dünyasından: Muazzez Abacı, 5 yaşındayken (1940'lar) Palas'ta ilk sahnesini almış. Küçük Muazzez, balo salonunda türkü söylerken, dinleyiciler arasında Menderes ve şairler vardı.

Palas’ın kahve salonunda Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Falih Rıfkı Atay ve Ahmet Haşim gibi isimler de sık sık bir araya gelerek, o dönemin modern Ankara’sını konuşurdu. Yani Ankara’nın vizyonu, yalnızca siyasette değil, sanatın dilinde de burada şekillendi denebilir.

TARİHİN SESSİZ BİR TANIĞI OLARAK VARLIĞINI SÜRDÜRÜYOR

Zamanla sessizleşen Ankara Palas, günümüzde restore edilerek Devlet Konukevi olarak kullanılmaya başlandı 2024 yılında ise müzeye çevrildi.

Kristal avizeler, kadife perdeler ve taş merdivenleriyle her ne kadar eski şatafatlı haliyle kalmasa da duvarlarının ardında hâlâ o eski günlerin fısıltıları yankılanıyor.

Kaynak: Haber Merkezi