Ankara’daki Mimar Sinan Anıtı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kur founderu Mustafa Kemal Atatürk’ün doğrudan talimatıyla yapılmış bir eserdir. 2 Ağustos 1935 tarihinde Dolmabahçe Sarayı’nda gerçekleştirilen bir toplantıda Atatürk, bir kâğıda el yazısıyla “Türk Tarih Kurumu Sinan’ın heykelini yapınız” notunu yazarak Türk Tarih Kurumu’na iletti. Ancak Atatürk’ün bu isteği, hayattayken yerine getirilemedi.
21 YIL SONRA GERÇEKLEŞTİ
Anıtın yapımı, Atatürk’ün talimatından 21 yıl sonra, 1956 yılında hayata geçirildi. Projeyi üstlenen kurum, devlet bankası niteliğindeki Türkiye Emlak ve Kredi Bankası oldu. Türk Tarih Kurumu tarafından yıllar içinde çeşitli girişimlerde bulunulsa da, heykelin hayata geçirilmesi ancak bankanın desteğiyle mümkün oldu.
HEYKELTIRAŞ HÜSEYİN ANKA ÖZKAN TARAFINDAN YAPILDI
Mimar Sinan Anıtı, heykeltıraş Hüseyin Anka Özkan tarafından tasarlandı ve üretildi. Özkan, daha önce düzenlenen bir yarışmada Mimar Sinan heykeli projesiyle birincilik elde etmişti. Heykelin yapım süreci sanatçının kariyerinde önemli bir dönüm noktası olarak değerlendirilmektedir.
ANITIN ÖZELLİKLERİ VE KONUMU
Anıt, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nin bahçesinde yer almaktadır.
Heykel, tabanı dâhil 4,30 metre yüksekliğe sahiptir ve 7 ton ağırlığındadır.
Mermer tabanın ön yüzünde şu yazı bulunmaktadır:
“Mimar Koca Sinan 1490–1588 Türkiye Emlak Kredi Bankasının ilim ve sanat camiasına armağanıdır.”
Bu anıt, Türkiye’de Mimar Sinan’a ithafen yapılan ilk heykel olma özelliğini taşır.
NEDEN DTCF BAHÇESİNDE?
Heykelin yapılacağı yer konusunda uzun süre değerlendirmeler yapıldı. Türk Tarih Kurumu’nun o dönem fiziksel bir yerleşkesi olmadığı için, anıtın konumu olarak Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nin bahçesi tercih edildi. Bu seçim, hem fakültenin kültürel misyonu hem de Atatürk’ün kurduğu eğitim kurumları açısından sembolik bir anlam taşıdı.
1930’LU YILLARDAKİ TARTIŞMALAR VE SINAN’IN KÖKENİ
Heykel projesinin ortaya çıkmasında, 1930’lu yıllarda Mimar Sinan’ın kimliği üzerine yapılan tartışmaların önemli bir rolü bulunuyordu. Dönemin akademik çevrelerinde Sinan’ın Türk olup olmadığı tartışılıyor, bu kapsamda antik kafatası ölçümleri gibi bilim dışı yöntemlere başvuruluyordu. 1935 yılında Sinan’ın türbesi açıldı ve kafatası incelendi, ancak daha sonra kaybolduğu iddia edildi.
TALİMATIN KÜLTÜREL ANLAMI
Atatürk, Sinan heykeli talimatıyla yalnızca bir anıt yapılmasını değil, Türk kültürünün geçmişe dayanan değerlerinin görünür kılınmasını amaçladı. Mimar Sinan, Osmanlı mimarlığının en büyük ismi olarak kabul edilmekte ve Süleymaniye ile Selimiye gibi eserlerle dünya çapında tanınmaktadır.
BUGÜNKÜ DURUM
Anıt, bugün hâlâ Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nin bahçesinde yer almakta ve ziyaret edilmektedir. Ancak heykelin tarihine dair bu bilgiler, kamuoyu tarafından büyük ölçüde bilinmemektedir. Mimar Sinan Anıtı, hem Cumhuriyet döneminin kültürel vizyonunu hem de Atatürk’ün sanat ve tarih anlayışını yansıtan önemli bir miras olarak değerlendirilmektedir.


