Türkiye’de bir süredir tartışma konusu olan mobil mesajlaşma uygulamalarının terör soruşturmalarında delil niteliği taşıyıp taşımayacağına ilişkin dikkat çeken bir karar Anayasa Mahkemesi'nden (AYM) geldi.
Başvurucu Hüsame Emre, tutuklanmasının hukuka aykırı olduğunu ve Signal uygulaması üzerinden yaptığı yazışmaların örgütsel faaliyet delili sayılamayacağını belirterek Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu.
AYM: MESAJLARIN İÇERİĞİ VE PARA AKIŞI BİRLİKTE DEĞERLENDİRİLDİ
Yüksek Mahkeme, Emre’nin başvurusunu incelerken, soruşturma makamlarının ele geçirdiği mesaj içeriklerindeki bazı ifadelere dikkat çekti.
Kararda, yazışmalarda “emanet”, “selamla arıyorum”, “dolar-euro teslimi”, “kartsız işlem”, “acil ihtiyaç”, “kaçış hazırlığı” gibi ifadelerin yer aldığı belirtildi. AYM, bu mesajların PTT ve banka kayıtları, ATM kamera görüntüleri ve para aktarımı yapılan kişilerin örgüt bağlantıları ile birlikte ele alındığını vurguladı. Bu verilerin birlikte değerlendirilmesi sonucunda, “kuvvetli suç şüphesinin varlığına” ulaşıldığı kaydedildi.
SAVUNMA YETERSİZ BULUNDU
Başvurucu tarafının, söz konusu para hareketlerinin “ticari veya insani amaçlarla yapıldığı” yönündeki savunması ise Yüksek Mahkeme tarafından bu aşamada yeterli görülmedi. AYM, somut olaydaki delil toplamının, tutuklama tedbirinin uygulanabilmesi için gerekli ağırlıkta olduğu kanısına vardı. Bu nedenle, başvurucunun tutuklamanın hukuksuz olduğu iddiası reddedildi.
KARARIN ÖNEMİ
AYM’nin bu kararı, şifreli haberleşme uygulamaları üzerinden yapılan yazışmaların tek başına değil; para trafiği, kamera kayıtları ve bağlantılı kişilerin profiliyle birlikte değerlendirilmesi halinde delil niteliği taşıyabileceği yönünde önemli bir içtihat niteliği taşıyor.
Karar aynı zamanda, terör soruşturmalarında kullanılan alternatif iletişim kanallarına ilişkin hukuki tartışmaları da yeniden gündeme taşıdı.




