Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Osman Bektaş, Konya’daki depremin ardından yaptığı açıklamada, son dönemde Türkiye genelinde yaşanan sismik hareketliliğin rastlantı olmadığını ifade etti.
Yerin yaklaşık 7 kilometre derinliğinde gerçekleşen bu sarsıntı, Ankara başta olmak üzere çevre illerde de hissedildi. Depremin ardından birçok vatandaş paniğe kapılırken, uzmanlar dikkatleri yeniden olası Marmara Depremi üzerine çekti.
"Türkiye’nin büyük bir kısmı aktif fay hatları üzerinde yer alıyor. Son bir ayda İstanbul, Ordu, Kütahya, Muğla ve Konya gibi farklı bölgelerde meydana gelen sarsıntılar, birbirinden bağımsız gibi görünse de genel olarak artan deprem riskine işaret ediyor" diyen Bektaş, özellikle Batı Anadolu’da deprem aktivitesinin belirgin şekilde arttığını vurguladı.
Bektaş, açıklamalarında Tuz Gölü çevresine özel bir parantez açtı. Son 50 yıl içinde bu bölgede yıkıcı bir deprem yaşanmamış olmasına rağmen, bu durumun tehlikenin ortadan kalktığı anlamına gelmediğine dikkat çekti.
“Tuz Gölü Fay Zonu, 6 ila 6,5 büyüklüğünde deprem üretebilecek potansiyele sahip. Bugüne kadar sadece orta büyüklükte sarsıntılar yaşandı. Ancak bu, fayın uzun süredir enerjisini biriktirdiği ve bu sessizliğin bir kırılmayla sonlanabileceği anlamına geliyor,” diyen Bektaş, bölgedeki yapılaşmanın da dikkate alınması gerektiğini belirtti.
Prof. Dr. Osman Bektaş, sosyal medya üzerinden yaptığı değerlendirmede, Marmara Denizi’nin altındaki fay sisteminin batıdan doğuya doğru kırıldığını söyledi.
1912 Ganos ve 1999 İzmit depremlerinin güçlü fay segmentlerinde meydana geldiğini hatırlatan uzman, bu iki büyük kırılma arasında kalan Merkezi Marmara Fayı’nın yapısal olarak daha zayıf olduğuna dikkat çekti.
"Bu segment, büyük deprem enerjisi biriktirmekte yetersiz. Bu nedenle gelecekte beklenen Marmara Depremi, sürünen (creep) bir yapıya sahip bu zayıf segmentte olabilir. Bu durum, tıpkı San Andreas Fayı’ndaki kırılma modellerine benziyor,” ifadelerini kullandı.
Bektaş, söz konusu zayıf fay segmentinin daha önce 1963 Adalar (M6,4) ve 2025 Silivri (M6,2) depremleriyle kırıldığını hatırlattı. Bu veriler ışığında, Marmara’da beklenen yeni bir depremin bu segmentte gerçekleşme ihtimalinin yüksek olduğunu dile getirdi.
Türkiye'nin farklı bölgelerinde art arda yaşanan depremler, uzmanların uzun süredir dikkat çektiği sismik riskleri yeniden gündeme taşıdı. Prof. Dr. Osman Bektaş'ın analizleri, özellikle yapılaşmanın yoğun olduğu Marmara Bölgesi için planlı kentleşme, fay hattı haritalarına göre imar, erken uyarı sistemleri ve farkındalık çalışmaları gibi adımların hayati önem taşıdığını bir kez daha gözler önüne seriyor.