Suriye’de iç savaşın sona ermesi ve Şam yönetiminin yeniden güç kazanmasıyla birlikte bölgede yeni bir dönemin başladığını belirten Bakan Fidan, güvenliğin sağlanması için bölgesel iş birliğinin önemine dikkat çekti. Fidan, “Bir iş birliği mekanizması olduğu sürece DEAŞ tehdidiyle başa çıkabiliriz” diyerek, ortak hareket edilmediği takdirde terör tehdidinin yeniden güç kazanabileceği uyarısında bulundu.
Türkiye’nin son 40 yılda terörle mücadelede ciddi bir tecrübe biriktirdiğini hatırlatan Fidan, PKK başta olmak üzere terör örgütlerine karşı yürütülen mücadelenin, DEAŞ’la mücadelede de güçlü bir altyapı oluşturduğunu ifade etti.
“TERÖRÜN SURİYE’Yİ YENİDEN RAYDAN ÇIKARMASINA İZİN VERMEYİZ”
Türkiye’nin sadece kendi güvenliği için değil, Suriye’nin istikrarı için de sorumluluk aldığını vurgulayan Bakan Fidan, ABD ve bölge ülkeleriyle DEAŞ’a karşı ortak bir gündem yürütüldüğünü söyledi. Fidan, “Hiçbir terörist unsurun Suriye halkını ve devletini iyileşme yolunda raydan çıkarmasına asla izin vermemeliyiz” sözleriyle, terör örgütlerine karşı kararlılığın süreceğini net bir dille ortaya koydu.
SDG’YE AÇIK UYARI: “GECİKMEDEN MUTABAKATA UYMALI”
Bakan Fidan’ın açıklamalarında en dikkat çeken başlıklardan biri SDG’ye yönelik mesajları oldu. SDG’nin Şam yönetimiyle varılan mutabakata gecikmeden uyması gerektiğini vurgulayan Fidan, “Terör örgütü SDG, sabrımızın tükenmekte olduğunu anlamalı” dedi. Türkiye’nin yeniden askeri yöntemlerin devreye girmesini istemediğini belirten Fidan, buna rağmen ilgili aktörlerin sabrının giderek azaldığını dile getirdi.
“ASKERİ ÇÖZÜM İSTEMİYORUZ, DİYALOG TERCİHİMİZ”
Sorunun diyalog yoluyla çözülmesini arzu ettiklerini ifade eden Dışişleri Bakanı, SDG ile Şam yönetimi arasındaki entegrasyon sürecinin çatışmaya dönüşmeden tamamlanmasının önemine dikkat çekti. Fidan, “Yeniden askeri güç kullanılmasından yana değiliz. Entegrasyonun diyalogla çözülmesini umuyoruz” diyerek, Türkiye’nin önceliğinin siyasi ve diplomatik yollar olduğunu vurguladı.
SÜRE DOLUYOR, OPERASYON İHTİMALİ GÜÇLENİYOR
Suriye’nin kuzeyinde terör koridorunun dağıtılmasına yönelik süreçte geri sayım hızlandı. Güvenlik kaynaklarından edinilen bilgilere göre, terör örgütü PKK’nın Suriye uzantısı YPG/SDG’ye tanınan sürenin 31 Aralık’ta dolmasıyla birlikte, Türkiye’nin sahaya yönelik planında yeni bir aşamaya geçilmesi gündemde. ABD’nin, Suriye ordusuna entegrasyona direnen SDG’ye yönelik olası bir operasyona engel olmayacağı değerlendirilirken, bölgedeki aşiretlerden de dikkat çeken açıklamalar geldi.
WASHİNGTON’DAN “İTİRAZ ETMEME” SİNYALİ
Ankara-Şam hattında şekillenen yeni güvenlik mimarisinde, SDG’nin Suriye ordusuna entegrasyonu temel başlık olarak öne çıkıyor. Ancak Şam’da varılan mutabakata rağmen yükümlülüklerini yerine getirmediği belirtilen SDG’nin oyalama taktiklerini sürdürmesi, askeri seçeneği yeniden gündeme taşıdı. Bu çerçevede, ABD kanadında CENTCOM’un PYD/SDG ısrarının büyük ölçüde kırıldığı, Washington’un operasyona itiraz etmeyeceği yönünde mesajlar verdiği ifade ediliyor.
Güvenlik kaynakları, ABD’nin önceliğinin operasyonda nizami Suriye ordusunun inisiyatif alması ve aşiret güçleri gibi sivil unsurların doğrudan sahaya sürülmemesi olduğunu aktarıyor. Muhtemel bir harekât durumunda CENTCOM’un, temas hatları ve stratejik bölgelerdeki askeri varlığını aşamalı olarak sonlandırmasının da masada olduğu belirtiliyor.
ANKARA-ŞAM-DOHA HATTINDA YENİ VİZYON
Aralık–ocak döneminin Suriye’nin geleceği açısından kritik bir eşik olacağı vurgulanırken, Washington–Şam–Ankara–Doha dörtlüsünün şekillendirdiği yeni Suriye vizyonunun, ülkenin üniter bütünlüğünü merkeze aldığı kaydediliyor. Bu kapsamda, PKK/YPG/SDG’nin meşruiyet gerekçesi olarak sunduğu DEAŞ’la mücadele görevinin koalisyon güçleri ve Suriye ordusu tarafından yürütülmesi; SDG’nin ise siyasi, askeri, coğrafi ve mali taleplerinden vazgeçerek Şam’a entegre edilmesi hedefleniyor.
AŞİRETLERDEN DİKKAT ÇEKEN ÇIKIŞ: “400 BİN SAVAŞÇI HAZIR”
Bölgedeki aşiretlerden gelen açıklamalar ise sahadaki dengeyi etkileyecek nitelikte. Sahani (es-Segni) Aşireti Lideri Abdunnasır es-Segni, halkın yıllardır hem Baas dönemi hem de PKK/SDG yönetimi altında baskı gördüğünü belirterek, “Yüz binlerce sivil kendi ordusunu bekliyor” dedi. Aralık ve ocak aylarını “bölge için milat” olarak niteleyen es-Segni, olası bir operasyonun başlaması halinde PKK/SDG’nin iddialarıyla yüzleşileceğini savundu.
Es-Segni ayrıca, Türkiye ve Şam’dan çağrı gelmesi durumunda en az 400 bin savaşçıyla teröre karşı sahaya çıkabileceklerini söyledi. Rakka, Haseke ve Deyrizor hattında milyonlarca sivilin “esaretin biteceği günü” beklediğini ifade eden aşiret lideri, bölge halkının hükümetine ve ordusuna bağlı olduğunu vurguladı.
TÜRKİYE’NİN PLANINDA ZAMANLAMA ÖNE ÇIKIYOR
Tüm bu gelişmeler, Türkiye’nin SDG’ye yönelik planında zamanlamanın belirleyici olacağını gösteriyor. Sürenin dolmasıyla birlikte diplomatik baskının askeri seçenekle desteklenmesi ihtimali güçlenirken, Ankara’nın önceliğinin Suriye’nin toprak bütünlüğü, sınır güvenliği ve terör tehdidinin kalıcı biçimde ortadan kaldırılması olduğu belirtiliyor. Gözler, 31 Aralık sonrası atılacak adımlara çevrilmiş durumda.




