Domino taşı gibi tek tek yıkılıyor umutlar. Kapanan kurumlar ard arda gelince, gözüne far vurmuş tavşan gibi pıstık kaldık. Dışarıdan neşeli görünmeye çalışsa da, içinde en yanık uzun havayı okuyan esnafımızın da sararan benzi, önce griye şimdi de siyaha dönüştü. Tabii içinde ki karamsarlık da aynı oranda renk değiştirdi. Sıkıntıdan birbirine çatar oldu. Kasap kapı önünde ki kediyi tekmeleyecek hale geldi. En fazla yoğunluk şans oyunları bayisinde ise, bu şehre acilen bir türbe yaptırılıp çaput bağlanmasını sağlamak, büyük hizmet olur gibi görünüyor.

Zaten işsizlikten kışın farz orucu tutan esnaf, takip eden yaza sarkan nafile orucuna devam ediyor şu zamanlarda. İftar vaktini ise kimseler bilmiyor. Cuma günü harici çıkın caddeye, etrafta gezinen, yüzü yere dönük, omzundan tutup sarsmaz iseniz uyanamayacak dalgınlıkta ve moralsiz esnaf, biraz da ununu elemiş, eleğini asmış, ikindi güneşinin tadını çıkaran emekliden başka kimseler yok.

Tüm esnaf; bir diğeri kendinden alışveriş yapsın diye, göz süzer, cilve yapar oldu. Başka kimseler yok ki ortalıklarda. Hava saldırısı uyarısı almış gibi, sığınaklara saklanmış herkes sanki. Devre-mülkünden çıkmayan banyocu, köyünden gelmeyen köylü, burada ikamet etmeyen işçi, memur ve son kapanan kurumlar ile iyice eksilen sıcak para kaynakları yok oluyor. Bir otobüsü dolduracak kadar olan üniversiteliler de gidince, kovboy filmlerindeki azılı haydutların şehre geleceğini haber almış gibi kimseler kalmadı ortalıkta.

Karamsar tablolar çizmek elbette iyi değil ama şu an ki durum bu maalesef. Mevcut halden çok memnun olan esnaf bir adım öne çıksın, eğer varsa. “Kapanan kurumların yokluğu bir şekilde telafi edilecek’’ dedi Başkan toplantıda. İnşallah diyoruz. Ama zaman daralıyor, kan kaybı devam ediyor, nüfus azalıyor. kurbağanın gözü çıkmadan dereye su gelmesi lazım.

Düşlerle gerçekler ayrı yaşanıyor. Hayal kurmak güzel, ama gerçeğe bir an önce dönülmez ise, hem beden, hem de ruh sağlığımız ekseninden kayacak. Devlet hastanesine istenen, diş polikliniği, göz polikliniği vs. ile beraber bir de psikiyatri polikliniği kurulması zorunlu olacak gibi. Gidişat ona göz kırpıyor çünkü.

Tabutta rövaşata yapmasını bekliyoruz esnaftan. Tüm bu darboğazın içinde, siftahsız günler, sıkışan ödemeler ve gelecek günlerin flu bir renk aldığı Haymana yazında. Futbolu bilenler bilir, rövaşata; geniş alanda, rahat bir ruh ve bedene sahipken yapılan çok güzel ve estetik, seyir zevkine doyum olmayan harekettir. Ama her geçen gün derinleşen bir yara ile esnaftan bu tür zevk kokan hareketler beklemek olanaksız. Hem yerleri dar, hem de bunalım, buhran kol geziyor. Derinleşen yaraya da pansuman tedavisi değil, ameliyat gerekiyor artık. Çünkü kapanan her kurum tabuta bir çivi daha çakmakta, daha derinlere gömmekte….

SAYGILARIMLA.

(*) Tabutta Rövaşata: Derviş ZAİM’e ait filmdir. Ve zorlu koşulda hayatta kalmaya çalışan bir kişinin hikayesini anlatmaktadır.