Tedavi sürecinde zincirleme ihmaller yaşandı

Hakkari’de yaşayan ve Ankara Abdurrahman Yurtaslan Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde lösemi tedavisi gören 23 yaşındaki Emirhan Gültekin, 15 Ocak’ta hayatını kaybetti. Gültekin’in ailesi, tedavi sürecinde zincirleme ihmaller yaşandığını ileri sürerek Sağlık Bakanlığı ve adli mercilere suç duyurusunda bulundu.

Acılı anne Sevim Gültekin, oğlunun tedavi sürecinde yaşananları belge ve raporlarla Ankara Net Haber'e anlatarak yetkililere çağrıda bulundu.

“Oğlumu Kapalı Ameliyat Diyerek Teslim Ettim”

Anne Sevim Gültekin, ameliyat öncesinde kendilerine verilen bilgilerin gerçeği yansıtmadığını iddia etti. Oğlunun kapalı ameliyat olacağı söylenerek ikna edildiğini belirten Gültekin, “Bize, ‘Bu ameliyat kapalı yapılacak’ dediler. Oğlum buna güvenerek ameliyatı kabul etti. Biz de doktorun odasının kapısında yazan unvanına inanarak evladımızı teslim ettik. Ama ameliyat açık yapıldı ve oğlumun idrar mesanesi delindi.” şeklinde konuştu.

Emirhan Gültekin 1111

“17 Gün Hiçbir Şey Söylenmedi”

Ameliyat sonrası süreçte aileye herhangi bir olumsuzluk bildirilmediğini belirten anne Gültekin, “Ameliyattan sonra tam 17 gün boyunca bize hiçbir şey söylenmedi. ‘Her şey yolunda’ dediler. Sonra bir anda idrar yollarında ciddi sorunlar çıktı. Araştırıldığında mesanenin ameliyat sırasında delindiği ortaya çıktı.” diye konuştu.

“Bağışıklığı Zayıf Bir Hastaya Enfeksiyon Bulaştı”

Anne Gültekin, oğlunun lösemi hastası olması nedeniyle bağışıklık sisteminin çok zayıf olduğunu vurgulayarak, enfeksiyon riskine dikkat çekti:

“Oğlum lösemi hastasıydı. Bağışıklığı zaten yok denecek kadar zayıftı. Buna rağmen hijyen koşullarının yeterli olmadığını düşünüyorum. Enfeksiyon kaptı ve durumu hızla ağırlaştı.”

“İkinci Ameliyatta Yüksek Doz Anestezi Verildi”

Gelişen komplikasyonlar sonrası ikinci ameliyat kararı alındığını söyleyen anne Gültekin, “İkinci ameliyatta oğluma yüksek dozda narkoz verildi. Entübe edildi. O andan sonra bir daha toparlanamadı. Yoğun bakıma alındı ve kısa süre sonra kaybettik.” diye konuştu.

“Ölüm Raporunda Kalp Krizi Yazıyor Ama Gerçek Bu Değil”

Anne Sevim Gültekin, ölüm raporunda yer alan “kalp krizi” ifadesine itiraz ederek, “Ölüm raporuna kalp krizi yazılmış. Ama benim oğlumun kalbi değil, yapılan hatalar durdu. Eğer o ameliyatta mesanesi delinmeseydi, enfeksiyon kapmasaydı bugün hayatta olacaktı.” dedi.

“6 Kasım–14 Ocak Arası Epikrizlerde Yok”

Tedavi sürecinin kritik bir bölümünün resmi kayıtlarda yer almadığını ileri süren Anne Gültekin, “6 Kasım ile 14 Ocak arasındaki süreç epikrizlerde yok. Oğluma bu tarihler arasında ne yapıldı, hangi işlemler uygulandı bilmiyoruz. Bu başlı başına çok ciddi bir durum.” ifadelerini kullandı.

Emirhan Gültekin

“Oğlumun Hastalığı Kontrol Altındaydı”

Gültekin, oğlunun lösemi tedavisinin olumlu seyrettiğini ifade ederek şunları söyledi:

“Oğlum akıllı ilaç kullanıyordu ve çok iyi yanıt vermişti. Yapılan testlerde kötü hücreler temiz çıkıyordu. Hastalığı kontrol altındaydı. Lösemiden değil, yaşanan bu süreçten dolayı hayatını kaybetti.”

"Tehdit Edildim”

Davadan vazgeçmesi için baskıya maruz kaldığını öne süren Gültekin, “Sağlık Bakanlığı'na şikâyet edeceğimi söyledikten sonra beni arayıp ‘Doktorları neden rahatsız ediyorsun, hiçbir şey yapamazsın’ dediler. ‘Biz senin gibilerini çok gördük’ denildi." şeklinde konuştu.

“Oğlum Bana Vasiyet Gibi Konuştu”

Oğlunun son sözlerini anlatan Anne Gültekin, “Oğlum bana, ‘Anne, buradan çıkarsam bunları şikâyet edeceğim. Bana bir şey olursa bunun peşini bırakma’ dedi. Ben hem evladıma söz verdim hem de vicdanım buna izin vermiyor.” dedi.

Emirhan Gültekin-1

Anne Sevim Gültekin’den Yetkililere Çağrı: “Başka Anneler Yanmasın”

Oğlu Emirhan Gültekin’i kaybeden anne Sevim Gültekin, yaşadıkları sürecin tüm yönleriyle araştırılmasını isteyerek yetkililere şu sözlerle seslendi:

Dünya Depresyon Günü Ankara'da Farkındalıkla Anıldı
Dünya Depresyon Günü Ankara'da Farkındalıkla Anıldı
İçeriği Görüntüle

“Ben artık bir anne olarak değil, evladını toprağa vermiş bir insan olarak konuşuyorum. Benim oğlum geri gelmeyecek. Bunu biliyorum. Ama başka çocuklar, başka gençler, başka anneler aynı acıyı yaşamasın istiyorum. Benim mücadelem bunun için. Ben bugün susarsam, yarın başka bir çocuğun başına aynı şey gelecek. O zaman bu vebalin altından kim kalkacak? Benim oğlumun yaşadıkları kayıt altına alınsın, araştırılsın, sorumlular ortaya çıksın istiyorum.”

Oğlunun son sözlerini “kendisine verilmiş bir söz” olarak gördüğünü ifade eden Gültekin, “Oğlum bana açık açık söyledi. ‘Anne, buradan çıkarsam bunları şikâyet edeceğim. Bana bir şey olursa bunun peşini bırakma’ dedi. Ben evladıma söz verdim. Bir anne, evladına verdiği sözü nasıl tutmaz?”

Yetkililere seslenen Gültekin, “Sağlık Bakanlığı’ndan ve adli makamlardan isteğim çok açık. Oğlumun tedavi süreci baştan sona incelensin. Epikrizlerde olmayan günler açıklansın. Kim ne yaptıysa, hangi kararı verdiyse ortaya konulsun. Ben adalet istiyorum.” diye konuştu.

Topluma da çağrıda bulunan Gültekin, “Benim yalnız kalmamam lazım. Bu sadece benim davam değil. Bugün benim başıma gelen yarın herkesin başına gelebilir. İnsanlar sussun istemiyorum. Vicdanı olan herkesten bu sürece sahip çıkmasını istiyorum.” dedi.

“Aynı Doktorla İlgili Başka Mağdurlar da Var” İddiası

Söz konusu doktor hakkında başka mağdur iddiaları da bulunuyor. İsmini açıklamak istemeyen bir vatandaş, yaşadıklarını şu sözlerle anlattı:

“Mağdurlardan biri de ne yazık ki benim. Ameliyat öncesi bana koca bir paragraf yazı yazdırdı. O doktoru Allah’a havale ettim.”

Hastaneye Ulaşılamadı

İddialara açıklık getirmek amacıyla Ankara Net Haber olarak Ankara Abdurrahman Yurtaslan Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi ile iletişime geçtik. Ancak yapılan aramalara rağmen hastane yetkililerine ulaşılamadı.

Kaynak: Cansel Yıldız