Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, ebediyete intikalinin yıl dönümünde tüm Türkiye'de olduğu gibi Ankara'da da büyük bir özlem ve saygıyla anılıyor. Başkentte her yaş grubundan vatandaşlar, saat 09.05'te siren sesleri eşliğinde saygı duruşunda bulunuyor. Anıtkabir, gün boyunca binlerce kişinin akın etmesiyle dolup taşıyor. Peki, Atatürk'ün vefatından hemen önce neler yaşandı, vefatının ardından Ankara'da neler oldu? Gelin, birlikte o günlere gidelim.

SAĞLIĞI 1937'DEN İTİBAREN BOZULMAYA BAŞLADI
Ulu Önder’in sağlığı, 1937 yılından itibaren bozulma göstermeye başladı. Doktorların yaptığı muayenelerde karaciğer sirozu teşhisi konuldu. Hastalığa rağmen çalışmalarına ara vermeyen Atatürk, hem devlet meseleleriyle ilgileniyor hem de "Benim şahsi meselemdir" dediği Hatay meselesi gibi kritik konularda aktif rol alıyordu.

FRANSA'DAN DOKTOR GETİRİLDİ
Durumun ciddileşmesi üzerine dönemin Başbakanı Celâl Bayar, Avrupa'dan uzman doktor getirilmesini önerdi. Bunun üzerine Fransa'dan Prof. Dr. Noel Fiessinger Ankara’ya davet edildi. Doktorun önerileri doğrultusunda tedavi süreci şekillendi, fakat hastalığın ilerlemesi durdurulamadı.

ANKARALILARLA EN SON NE ZAMAN BULUŞTU?
Atatürk, 19 Mayıs 1938’de Samsun’a çıkışının 19. yıl dönümünde düzenlenen Ankara Stadyumu'ndaki törenle başkent halkının karşısına son kez çıktı. Etkinlik, hem Ankaralıların Ata'yı son kez gördüğü hem de Cumhuriyet tarihinin en duygusal kutlamalarından biri olduğu için hafızalara kazındı.

SON GÜNLERİNİ İSTANBUL'DA GEÇİRDİ
Hastalığının ilerlemesi nedeniyle Dolmabahçe Sarayı'nda tedavisine devam eden Atatürk, 5 Eylül 1938'de vasiyetini yazdı. Tüm mal varlığını belirli şartlarla Cumhuriyet Halk Partisi’ne bıraktı. Kız kardeşi Makbule Atadan, manevi evlatları ve Türk Dil Kurumu ile Türk Tarih Kurumu için de özel vasiyetlerde bulundu.

DOLMABAHÇE'DE SON NEFESİNİ VERDİ
10 Kasım 1938 Perşembe günü saat 09.05'te, Türk milletinin kalbi durdu. Atatürk, Dolmabahçe Sarayı'nda hayata gözlerini yumdu. Haberin tüm yurtta duyulmasıyla birlikte Türkiye adeta sessizliğe büründü. İstanbul'dan başlayarak ülkenin dört bir yanında bayraklar yarıya indirildi, radyolardan matem marşları çalındı.

ANKARA'DA SESSİZ GÖZYAŞLARI SEL OLDU
Atatürk'ün ölüm haberi Ankara'ya ulaştığında, şehirde derin bir sessizlik hâkim oldu. TBMM önünde toplanan binlerce vatandaş, gözyaşları içinde "Atamızı kaybettik" sözleriyle birbirine sarıldı. Dönemin gazeteleri, siyah çerçeveli manşetlerle haberi duyurdu. Başkentteki resmi kurumlar, okullar ve iş yerleri ulusal yas ilan edilerek kapatıldı.

19 KASIM'DA BAŞKENTE NAKLEDİLDİ
Atatürk'ün cenazesi 19 Kasım 1938'de Dolmabahçe Sarayı'nda kılınan Türkçe cenaze namazının ardından Yavuz Zırhlısı ile İzmit'e, oradan da trenle Ankara'ya getirildi. 21 Kasım 1938'de, TBMM önünde yapılan devlet töreninde naaşı, büyük bir katılımla Etnografya Müzesi'ndeki geçici kabrine konuldu.

1953'TE ANITKABİR'E NAKLEDİLDİ
Anıtkabir’in inşası 1944 yılında başladı ve 1953'te tamamlandı. 10 Kasım 1953'te, Atatürk’ün naaşı büyük bir törenle Etnografya Müzesi'nden alınarak bugünkü ebedi istirahatgâhı olan Anıtkabir'e taşındı. Törene Cumhurbaşkanı Celâl Bayar, devlet erkânı, Türk Silahlı Kuvvetleri ve halktan binlerce kişi katıldı.
ATATÜRK'ÜN ARDINDAN İNÖNÜ CUMHURBAŞKANI OLDU
Atatürk'ün ardından Türkiye Büyük Millet Meclisi, onun silah arkadaşı olan İsmet İnönü'yü Cumhurbaşkanlığı görevine seçti. Ancak Türk halkının kalbinde Atatürk sevgisi hiç azalmadı. Ölümünden bir yıl sonra PTT, Atatürk'ün anısına ilk blok pulu bastı. Her yıl 10 Kasım sabahı sirenler çaldığında, Türkiye yine aynı duyguyla saygı duruşuna geçiyor.



