Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump’ın Beyaz Saray’da yaptığı görüşmede, okulun yeniden açılması meselesi ve azınlık hakları gündeme taşındı. Fener Rum Patriği Bartholomeos’un Washington’daki görüşmeleri de konuyu uluslararası boyutta daha görünür hale getirdi.

“Turpun büyüğü” sözleri olay olmuştu: İmamoğlu bilirkişi davasında hakim karşısında!
“Turpun büyüğü” sözleri olay olmuştu: İmamoğlu bilirkişi davasında hakim karşısında!
İçeriği Görüntüle

HEYBELİADA RUHBAN OKULU NE ZAMAN KAPATILDI?

Heybeliada Ruhban Okulu, Fener Rum Patrikhanesi’ne bağlı olarak 1844 yılında “Yüksek Ortodoks Teoloji Okulu” adıyla açıldı. Yüzyılı aşkın süre boyunca hem Osmanlı hem de Cumhuriyet döneminde metropolitliklerin ve kiliselerin din adamı ihtiyacını karşıladı. Lozan Barış Konferansı’nda da azınlık hakları kapsamında tartışma konusu oldu.

1971’de çıkarılan özel öğretim kurumlarına ilişkin yasal düzenlemeler sonucunda okul kapatıldı. O dönem dört yıl lise, üç yıl da teoloji eğitimi veren kurum, o tarihten bu yana faaliyete geçemedi.

NEDEN ÖNEMLİ?

Okulun yeniden açılması meselesi, yalnızca sembolik bir anlam taşımıyor. ABD yönetimleri, bu konuyu dini özgürlükler alanında Türkiye’nin atacağı adımların göstergesi olarak değerlendiriyor. Washington, Ruhban Okulu’nun açılmasını hem azınlık haklarının korunması hem de Fener Rum Patrikhanesi’nin geleceği açısından kritik bir adım olarak görüyor.

Türkiye açısından ise mesele, uzun yıllardır Avrupa Birliği süreci, azınlık hakları ve uluslararası diplomasi çerçevesinde tartışılan bir başlık olmayı sürdürüyor.

YENİDEN AÇILMASI İÇİN ÇALIŞMALAR

Patrik I. Bartholomeos, geçtiğimiz aylarda yaptığı açıklamalarda, Heybeliada Ruhban Okulu’nun 2026 yılı Eylül ayında öğrenci kabul edebileceğine dair iyimserliğini dile getirdi. Kathimerini gazetesine yansıyan bilgilere göre, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın olumlu yaklaşımı sonrası Milli Eğitim Bakanlığı ile görüşmelerin sürdüğü ifade edildi.

Daha önce 1990’lı yıllardan itibaren pek çok kez gündeme gelen açılış tartışmaları çeşitli nedenlerle sonuçsuz kalmıştı.

HUKUKİ VE STATÜ TARTIŞMALARI

Okulun nasıl bir statüyle yeniden açılacağı konusu belirsizliğini koruyor. Avukat Kezban Hatemi, okulun kapatılmasına ilişkin 1971’deki düzenlemenin hukuki dayanağının tartışmalı olduğunu belirtiyor. Hatemi’ye göre okul, başlangıçta bir “azınlık meslek okulu” statüsünde açıldığından kapanmasının da hukuken geçerli olmadığını savunuyor.

Bugün tartışılan seçenekler arasında okulun eski statüsüyle açılması, yeniden başvuru yapılması, teoloji meslek yüksekokulu olarak faaliyete geçmesi veya bir üniversite yapılanmasına bağlanması gibi modeller bulunuyor. Patrikhane ise en çok eski statüyle, yani Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı özel okul olarak açılmasını talep ediyor.

SİYASETTE NASIL YORUMLANIYOR?

Ruhban Okulu’nun açılması Türkiye’de her dönem farklı siyasi tartışmalara yol açtı. Bazı çevreler konuyu “Batı’nın dayatması” olarak değerlendiriyor. Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ, 2024 yılında yaptığı açıklamada okulun açılmasını “İstanbul’da ikinci bir Vatikan sürecinin başlangıcı” şeklinde nitelendirmişti.

Benzer şekilde, emekli amiral Cihat Yaycı da okulun açılmasını “özerklik kazanma çabası” olarak eleştirdi. Eski AK Parti milletvekili Mehmet Metiner ise Yunanistan’daki Müslüman Türk azınlığın haklarının sağlanmadığı sürece Ruhban Okulu’nun açılmasının yanlış olacağını ifade etmişti.

Kaynak: Haber Merkezi