The Lancet dergisinde yayımlanan ve Berlin’deki Dünya Sağlık Zirvesi’nde sunulan Küresel Hastalık Yükü (GBD) araştırması, özellikle alkol, intihar ve kazalara bağlı ölümlerin genç nüfusta ciddi bir halk sağlığı sorunu haline geldiğini ortaya koydu.
GENÇLER ARASINDAKİ ÖLÜM ORANLARI TERS YÖNDE İLERLİYOR
Dünya genelinde toplam ölüm oranları düşerken, ergenler ve genç yetişkinler arasında bu eğilimin tersine döndüğü bildirildi. Araştırma, 16 bin 500 bilim insanı tarafından yürütüldü ve 300 binden fazla veri kaynağı kullanıldı. Bu yönüyle, küresel sağlık eğilimleri üzerine yapılmış en kapsamlı çalışmalardan biri olarak kabul ediliyor.
Kovid-19 salgını sonrası ortalama yaşam süresinde toparlanma yaşanmasına rağmen, araştırmacılar bazı bölgelerde genç ölümlerinin hızla arttığını saptadı. Bill & Melinda Gates Vakfı tarafından kısmen finanse edilen araştırma, gençlerin karşı karşıya olduğu risklerin "yeni bir kriz" seviyesine ulaştığını vurguluyor.
YAŞAM SÜRESİNDEKİ FARKLAR DERİNLEŞİYOR
The Guardian gazetesinin aktardığı verilere göre, 2023 itibarıyla kadınların ortalama yaşam süresi 76,3 yıl, erkeklerin ise 71,5 yıl olarak ölçüldü. 1950 yılıyla kıyaslandığında bu oran 20 yılı aşkın bir artış anlamına geliyor. Ancak bu gelişmeye rağmen yüksek gelirli ülkelerde yaşam beklentisi 83 yıla kadar çıkarken, Sahra Altı Afrika’da 62 yılda kalması dikkat çekici bir uçurumu gözler önüne serdi.
Toplam 204 ülke ve bölgeyi kapsayan araştırmada, gençler arasındaki ölüm oranlarının ya yüksek seyrettiği ya da artış eğiliminde olduğu belirtildi. Kuzey Amerika ve Latin Amerika’nın bazı bölgelerinde bu artışın madde bağımlılığı ve intihar kaynaklı olduğu vurgulandı.
"RUH SAĞLIĞI KRİZİ DERİNLEŞİYOR"
Washington Üniversitesi Tıp Fakültesine bağlı Sağlık Ölçümleri ve Değerlendirme Enstitüsü (IHME) Direktörü Dr. Christopher Murray, araştırmanın en çarpıcı sonuçlarından birinin genç kadınlar arasındaki ölüm oranındaki artış olduğunu belirtti. Murray, “Verileri incelerken ergenler ve genç yetişkinler arasında oldukça belirgin bir artış dikkat çekti” dedi.
Uzman, bu artışın kaygı ve depresyon oranlarındaki yükselişle yakından bağlantılı olduğunu dile getirerek, “Bunun nedeni sosyal medya mı, elektronik cihazlar mı, yoksa ebeveynlik anlayışındaki değişim mi? Henüz kesin bir yanıt yok. Ancak Kovid-19’un bu durumu kötüleştirdiği açık” ifadelerini kullandı.
SAHRA ALTI AFRİKA'DA DURUM KRİTİK SEVİYEDE
Araştırmanın Afrika kıtasıyla ilgili bulguları daha da endişe verici nitelikte. Sahra Altı Afrika’da yapılan modellemeler, 5 ila 14 yaş arası çocuk ölümlerinin önceki tahminlerden yüksek olduğunu ortaya koydu. En yaygın ölüm nedenleri arasında bulaşıcı hastalıklar ve kazalar öne çıktı. Ayrıca 15-29 yaş arası kadınlar arasında ölüm oranı önceki verilere göre yüzde 61 daha yüksek bulundu. Gebelikle bağlantılı komplikasyonlar, trafik kazaları ve menenjit bu artışın temel sebepleri olarak gösterildi.
Amref Health Africa Genel Müdürü Dr. Githinji Gitahi, kıtada genç nüfusun yüzde 60’ının 25 yaş altında olduğunu hatırlatarak, “Sıtma, HIV ve verem gibi hastalıklar, zayıf sağlık sistemleri ve aşı eksiklikleri nedeniyle hâlâ birçok gencin yaşamına mal oluyor” dedi.
KRONİK HASTALIKLAR VE RİSK FAKTÖRLERİ YÜKSELİYOR
Çalışma, kronik hastalıkların küresel sağlık sorunlarının üçte ikisini oluşturduğunu ortaya koydu. Ruh sağlığı bozukluklarının da keskin biçimde arttığı belirtilirken, yüksek tansiyon, hava kirliliği, sigara ve obezite gibi önlenebilir faktörlerin toplam hastalık yükünün yarısından sorumlu olduğu tespit edildi.
Araştırmanın başyazarı, IHME profesörü Emmanuela Gakidou, düşük gelirli ülkelerde sağlık alanındaki ilerlemenin uluslararası yardımların azalmasıyla tehlikeye girdiğini vurguladı. Gakidou, “Bu ülkeler ilaç, aşı ve temel sağlık hizmetleri için küresel fonlara bağımlı. Bu desteklerin azalması, var olan eşitsizlikleri daha da derinleştirecek” uyarısında bulundu.
“UYANMA ZAMANI” MESAJI
Dr. Murray, bulguların hükümetler için açık bir uyarı niteliğinde olduğunu belirterek, “Gençler arasındaki ölümlerdeki bu yükseliş, halk sağlığı önceliklerini yeniden şekillendirmemiz gerektiğini gösteriyor. Bu eğilimlere karşı hızlı, stratejik ve küresel bir yanıt verilmesi şart” ifadelerini kullandı. Araştırmacılar, raporun yalnızca bir istatistiksel analiz olmadığını, aynı zamanda gelecekteki nesillerin sağlığı için acil bir eylem çağrısı olduğunu vurguladı.