Anı ne olursa olsun bizim derdimiz bu anlaşmadan Türkiye olarak karımız ne olacak ?sorusuna cevap aramak.
Ermenistan ve Azerbaycan liderleri Nikol Paşinyan ve İlham Aliyev, neredeyse 40 yıldır devam eden Karabağ çatışmasının ardından cuma günü Washington'da ABD Başkanı Donald Trump'ın davetiyle barış anlaşması imzalamıştı.
Kafkasya’nın kalbinde yer alan ve yıllardır bölgesel jeopolitiğin kilit noktalarından biri olan Zengezur Koridoru, Azerbaycan ile imzalanan anlaşmalar sayesinde artık yalnızca bir harita çizgisi değil, acaba:
Türkiye’nin geleceğine yön verecek stratejik bir transit hattı haline mi geliyor?
“Tramp koridoru” olarak tanımlanan bu yeni statü, hem ekonomik hem de jeopolitik anlamda önemli fırsatları beraberinde mi getiriyor?
Bu soruların cevabını üst akıl sanırım biliyordur.
Bizim bildiğimiz ;
Öncelikle Zengezur Koridoru, Türkiye’yi doğrudan Azerbaycan üzerinden Orta Asya’ya bağlayan kesintisiz bir ticaret ve ulaşım hattı sunuyor. Bu, Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu’nun tamamlayıcı bir unsuru olarak, Türk dünyası ile ekonomik entegrasyonu hızlandıracak. Mal ve hizmetlerin daha kısa sürede, daha düşük maliyetle taşınabilmesi; ihracatçımız için rekabet avantajı, ithalatçımız için ise maliyet düşüşü anlamına geliyor.
Türkiye, bu koridorun getireceği ticaret ve lojistik hareketliliğe hazırlık amacıyla kendi içinde de önemli altyapı yatırımlarına hız vermiş durumda. Iğdır, Kars, Nahçıvan hattını destekleyecek yeni karayolu projeleri; Kars Lojistik Merkezi’nin kapasite artırımı; Doğu Anadolu’yu Marmara limanlarına bağlayan otoyol bağlantıları bunlardan yalnızca birkaçı. Böylece koridor üzerinden gelen yükler, Türkiye içinde hızlı ve sorunsuz şekilde ana ticaret merkezlerine ulaşabilecek.
Dikkat çekici bir diğer unsur ise, Amerika Birleşik Devletleri’nin de Zengezur Koridoru’na “transit” ya da “tramp koridoru” olarak atıfta bulunmasıdır.
Nitekim ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller, 2023 yılı Eylül ayında yaptığı basın toplantısında, Zengezur Koridoru’nun “bölgesel ticaretin serbest akışı için önemli bir transit koridor” olduğunu vurgulamış ve “tüm tarafların bu hattın güvenli ve açık kalması için iş birliği yapması gerektiğini” ifade etmişti.
Bu tanımlama, Washington’un bölgedeki ticari potansiyeli ve jeopolitik önemi kabul ettiğini gösterirken; aynı zamanda ABD’nin Kafkasya’daki güç dengelerine ilgisini ve bu hattın uluslararası gözlem altında olacağını da hatırlatıyor.
ABD’nin bu açıklamasına Azerbaycan olumlu yaklaşmış, Bakü yönetimi “uluslararası camianın bölgesel projelere destek vermesinin önemli” olduğunu belirterek, koridorun sadece Azerbaycan-Türkiye hattı değil, Orta Asya ile Avrupa arasında stratejik bir köprü olduğunu vurgulamıştı.
Ermenistan ise bu ifadeye tepki göstermiş; Başbakan Nikol Paşinyan, “Zengezur Koridoru” ifadesinin kullanılmasını “egemenlik ihlali anlamına gelebilecek” bir söylem olarak nitelendirmiştir. Erivan yönetimi, koridorun kendi topraklarından geçmesi halinde bunun tamamen Ermenistan’ın kontrolünde ve kendi yasalarına tabi olmasını savunmakta.
Koridor aynı zamanda enerji hatlarının çeşitlenmesi için de stratejik bir fırsat sunuyor.
Güney Gaz Koridoru’nun güvenliği ve kapasite artışıyla birlikte Türkiye, hem enerji arz güvenliğini pekiştirecek hem de enerji transitinde bölgesel merkez olma iddiasını güçlendirecek.
Türkiye’nin resmi ticaret verileri ve Orta Asya–Güney Kafkasya hattındaki taşımacılık istatistiklerine göre, Koridoru’nun devreye girmesiyle ilk 5 yıl içinde Türkiye üzerinden geçen transit ticaret hacminin yıllık 8 ila 12 milyar dolar aralığına ulaşması bekleniyor.
Bu, yalnızca gümrük gelirleri ve lojistik hizmetlerinden yılda 1 milyar doların üzerinde doğrudan kazanç anlamına geliyor. Orta vadede, koridorun tam kapasiteye ulaşmasıyla birlikte Türkiye’nin Orta Asya ile toplam ticaretinin %30’un üzerinde artması öngörülüyor.
Türkiye’nin bu süreçte izlemesi gereken yol haritası üç ana başlıkta özetlenebilir.
Çok Taraflı Diplomasi
ABD, AB, Rusya ve bölge ülkelerinin koridora dair pozisyonları dikkatle takip edilmeli.
Proje, sadece Azerbaycan-Türkiye hattı değil, “çok uluslu bir ticaret ve barış projesi” olarak sunulmalı.
ABD ile Kontrollü İş Birliği
ABD’nin koridora verdiği desteğin diplomatik ve ekonomik fırsatları değerlendirilmeli, ancak bölgedeki dengeler (Rusya ve İran faktörü) gözetilerek fazla angajmandan kaçınılmalı.
Enerji ve lojistik yatırımlarında Amerikan finans kuruluşlarının desteği alınabilir.
Bölgesel Güvenlik Mekanizması
Koridorun güvenliği için Azerbaycan, Türkiye ve ilgili ülkeler arasında ortak güvenlik komisyonu kurulabilir.
Sınır geçişleri ve gümrük işlemlerinde dijitalleşme ile hızlı geçiş sağlanarak hem ticaret kolaylaştırılmalı hem de güvenlik artırılmalı.
Sonuç olarak, Koridoru’nun Türkiye için anlamı yalnızca bir yol değil; yeni pazarlar, güçlenen bağlar, artan etki alanı ve bu hedefe hizmet eden iç altyapı yatırımlarının bütünüdür. Amerika’nın bile resmi açıklamalarında “tramp koridoru” tanımını kullanması, bu hattın artık sadece bölgesel değil, küresel çapta stratejik bir dosya haline geldiğinin kanıtıdır.
Türkiye bu fırsatı, dikkatli diplomasi, dengeli güç politikaları ve güçlü ekonomik planlamayla küresel avantaja dönüştürebilir.
Bildiğimiz kadarı ile zaten koridorda bazı ana yol bağlantılarının Türkiye tarafından yapılmış olması. Bazı güzergahlarında yapımının devam ettiği yönünde.
Yani biz bu anlaşmadan önce ardaydık.
İnşallah sahada kazandığımızı devam ettiririz.
Bunu söylerden Kafkaslardaki çıkarlarımızın böyle bir durumda heba edilmeyeceğini de iyi biliyorum.
Amerika’nın bölgede gelecekle ilgili ince hesapları varsa ;
Bizimde hesaplarımız ve onu yapan başarılı liderimiz Sn. Erdoğan ve bakanımız Sn. Fidan var.
Varsın onlar Trump koridorum desin…..