İsmi lazım değil eski bir AK Partili siyasetçinin yaptığı bir tespit ne yazık ki bugünlerde daha bir anlam kazandı.

 “Mücahitler müteahhit oldu” demişti. Çok eleştirilmişti lakin bir o kadar da vurucu bir tespitti bu hakkını teslim edelim.

Yerel seçimlerde neredeyse tüm belediyeleri CHP’ye kaptıran AK Parti düşüşü engellemek için tüm tuşlara bassa da ne yazık ki anket sonuçlarında çıkan tablo bir şeylerin ters gittiğini seriyor gözler önüne.

İBB’deki yolsuzluk operasyonlarına vatandaşları ikna edemeyen AK Parti, son anketlerde CHP ile neredeyse başa baş gidiyor.

Psikolojik üstünlüğü de CHP’ye kaptıran iktidar, dış politikada yapılan başarılı hamleler, ‘Terörsüz Türkiye’ adımları ile küskün olan AK Parti tabanını yeniden heyecanlandırsa da ekonomik sorunlar, geçim sıkıntısıyla ezilen vatandaşı ikna edemiyor.

Hal böyleyken sahneye bir AK Parti yöneticisi çıkıyor. Hani bir zamanlar ekonomi bakanlığı da yapmış. Ve diyor ki: “Asgari ücret 52 bin TL olsaydı kiralar da 15 bin TL olurdu.”

Buyurun cenaze namazına!

Ağam belli ki bizimle eğleniyor.

Sormak lazım. Bu ülkede 5 bin TL’ye kiralık ev kaldı mı gerçekten. 15 bin TL’lik kiraların artık sadece büyükşehirlerde  değil, Anadolu’nun taşra ilçelerinde bile normalleştiğini bilmiyorlar mı gerçekten?

Bu kadar mı koptunuz vatandaştan?

Vatandaş, gökyüzüne bakarken "yıldızlar çok güzel" diyen birilerinin altında sokak lambası faturasını ödemeye çalışıyorken bu cümleleri kurmak gerçekten çok düşündürücü.

Vatandaş bağırıyor, sesi duyulsun istiyor. Ama bürokrasinin duvarlarını aşıp sesini ulaştıramıyor. Seçmen, "sorunlarımı duyun" diyor. Onlarsa hâlâ “neden kaybettik acaba?” anketleri yapıyor.

AK Parti, bugün hâlâ neden kaybettik diye analizler yapadursun, esas mesele çok daha derinlerde.

Sorun seçmenin büyük bölümü için sadece ekonomi de değil.  AK Parti’nin kendi hikâyesinden, kendi ruhundan uzaklaşması. Bir zamanlar halkla aynı sofraya oturanlar, şimdi o sofraya ancak seçim dönemlerinde "fotoğraf çekimi için" uğruyor. Vekiller artık halkı sadece miting kalabalığı olarak görüyor; mikrofonu kapatınca sırtını dönüyor.

Dünün dava erleri mücahitler, bugünün müteahhitleri oldu gerçekten. Halktan kopuk, şirketler lehine çalışan azınlık bir grubun hırslarının kurbanı oldu AK Parti.

Sayın Erdoğan’a gönülden bağlı olan vatandaşa tepeden bakan bu sonradan görme müteahhitler varken vatandaş, ekonomik bunalımına bir de güven bunalımını ekliyor ve dürüyor defteri…

...

Bu tablo karşısında AK Parti için gerçek bir yüzleşme olmadan; sokaktan, evden, pazardan bihaber bir anlayışla yola devam edilirse kaçınılmaz son bellidir.

Süleyman Demirel'in “Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur.” sözü de gerçekleşmeden vatandaşa kulak verin.