Kiçir Köyü Çerkes Şenliği, Kütahya’nın şirin yayla köylerine renk katmaktan öte, Kafkas kimliğini yaşatma, genç kuşaklara tanıtma ve kültürler arası bağ kurma misyonunu sürdürüyor.
Her yıl biraz daha büyüyen bu şenlik, yalnızca eğlence değil; aynı zamanda geçmişle gelecek arasında bir kültürel köprü görevi görüyor.
Kütahya’nın Simav ilçesi Kiçir Köyünde Kiçir Muhtarlığı, Kiçir Adige Derneği, S.S. Kiçir Köyü Tarımsal Kalkınma Kooperatifi ve Simav Belediyesi’nin katkılarıyla düzenlenen 8. Geleneksel Uluslararası Kiçir Çerkes Festivali renkli görüntüler sahne oldu.
Kiçir Köyü Sosyal Hizmet Binası önündeki büyük alanda düzenlenen festivalin açılış konuşmasını yapan Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Süleyman Kızıltoprak, ” Bugün burada, tarihinin her bir satırında sürgün, katliam ve gözyaşının izlerini taşıyan, buna rağmen binlerce yıllık köklerinden aldığı güçle dimdik ayakta duran Çerkes ulusunun, Uluslararası 8. Geleneksel Kıçır Çerkes Festivali’nde bir araya gelmenin derin onurunu ve hüznünü yaşıyorum. ”dedi.
Festivalde Kiçir Köyü Muhtarı Rauf Buhan, Kafkas dernekleri federasyonu başkanı Ünal Uluçay ve Simav Belediye Başkanı Kübra Tekel Aktulun da birer selamlama konuşması yaptılar.
Çerkes müziğinin güçlü sesleri İshak Akbey, Gökhan Bulduk ve Akordion Nesren Kılar’ın sahne performansları görülmeye değerdi.
Elbruz Halk Dansları Topluluğu, İzmlr Sint Çerkes Halk Oyunları Grubu, Bursa Blane Müzik Topluluğu ve Badin Müzik Grublarının gösterileri seyirciyi coşturdu.
Nart Spor Kulübü Genel Sekreteri Murat Kubilay kulübünün formasını Kiçir Adige Derneği Başkanı Tunahan Buhan’a verdi.
Kahramanmaraş’ın Göksun ilçesinden katılan Nadir Yamaç, asrın felaketinde yardımlarından dolayı Çerkes Peynirini Kiçir Muhtarı Rauf Buhan ile Ak Parti Balıkesir İl Başkanı Mehmet Aydemir’e verdi. Çerkes kültürüne ve festivale destek olan kişi ve kurumlara teşekkür plaketi verildi.
8. Geleneksel Uluslararası Kiçir Çerkes Festivali’ne yurdun çeşitli il ve ilçelerinden binlerce kişinin yanında, Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Süleyman Kızıltoprak, Simav Belediye Başkanı Kübra Tekel Aktulun, Ak Parti Balıkesir İl Başkanı Mehmet Aydemir, Kütahya İl Özel İdare Genel Sekreteri Mücahit Eracar, Cumhurbaşkanlığı Danışmanı ve Emekli Hakim Ömer Azküçük, Ak Parti Simav İlçe Başkanı Orhan Akboğa, Simav E. Belediye Başkanı Fatih Kalay, belde belediye başkanları, Kırvadililer Dernek Başkanı Üzeyir kanık, Ak Parti ilçe yönetimi, Kafkas dernekleri federasyonu başkanı Ünal Uluçay, Uluslararası Kafkas Derneği Başkanı Oğuz Berk, Gazeteci ve Televizyoncu İsmail Küçükkaya, Balıkesir Orhanlı Çerkes Kültür Derneği Başkanı İbrahim Küçükçakır ile birlikte Türkiye’nin çeşitli illerinden 42 Çerkes Derneği Başkanı katıldı.
Festivalde ayrıca katılımcılara pilav ve ayran ikram edildi. Festivalin son bölümünde ise Çerkes düğünü yapıldı.
Bu şenlik öncesi ; Uluslararası Kafkas Derneği Kurucu üyelerinden Prof. Dr. Günsel Şurdum Avcı özellikle "düğün ve festivallerde" maalesef "teşhirciliğe varan aşırı dekolte giyim" tarzına yönelik "gayet kibar ve seviyeli" bir şekilde kaleme aldığı Türkiye’de genç kızlar ve bayanlar arasında yaygınlaşan çıplaklık derecesindeki dekolte giyinme tarzına dikkat çekmişti.
Şurdum çok itinalı uyarı ve tespitlerini şöyle sıralamıştı:
Değerli kardeşlerim,
Özverili emekleriniz de hazırlandığınız festivallerin başarıyla gerçekleşeceğini inanıyor Allah’tan kolaylıklar diliyorum.
Festival sırasında istenmeyen görüntülere tanık olmamak için peşinen bir uyarıda bulunmak istiyorum :
Türkiye’de genç kızlar ve bayanlar arasında yaygınlaşan çıplaklık derecesindeki dekolte giyinme tarzı, ne yazık ki genç Çerkes kızlarımıza ve bayanlarımıza da yansıdı .
Ev içi ve plajlarda giyinilecek kıyafetlerle Çerkes toplumu içine de girdiklerine, ne yazık ki son 1-2 senedir, köylerimizde yapılan düğünlerde bile tanık oldum. Hele de mini etekli, yırtmaçlı ve vücuda yapışmış daracık kıyafetlerle Dans etmek için ortaya çıktıklarında, danslarımızın o zarafet yüklü asil havasını tamamen bozuyor, seyredenler için bir oryantalin sahne aldığı havasını veriyorlar.
Eğer bir genç bayan “ ben istediğimi de giyerim, giydiğimle de dansederim” diyecek kadar dik kafalı ise, o kişinin ne kendine, ne de topluma bir hayrı olmaz.
Ayrıca, kötü örnek olarak zararı olur. Lütfen Festivallerimizde, Düğünlerimizde, Derneklerimizce Düzenlenen Diğer Toplantılarda buna izin vermeyelim .
Bu kişilerin ya toplantıya katılmasına izin vermeyiniz, katıldı ise de dans etmesine izin vermeyelim. En doğrusu önceden duyuru yapmak. Böylece hoşnutsuzluğa yol açacak müdahaleler önlenmiş olur.
Tekrar başarılı festivaller diliyorum
Bu haklı uyarısından sonra Uluslar arası Kafkas Derneği kurucularından Necla Aşan Danışmanlık ve Aşan Akademi Kurucusu , Psikolog Nejla Çakıcı Aşan da mevzunun farklı boyutunu ele aldığı yazısında ;
Kamusal Alanlarda Giyimin Sessiz Dili: Dernekler ve Düğünler Üzerine Bir Hatırlatma başlıklı yazısında toplumun kanayan yarasına farklı açıdan şöyle bakış yapmıştı ;
Çerkes toplumu olarak bir araya geldiğimiz dernek geceleri, törenler ve özellikle düğünler; yalnızca özel anları kutladığımız değil, aynı zamanda kolektif kimliğimizi görünür kıldığımız kamusal alanlardır.
Bu alanlar, bireyselliğimizle birlikte xabze’nin ortak bellekte yaşatıldığı, geleneklerimizin özenle aktarıldığı ortamlardır.
Bu bağlamda, *kılık kıyafet yalnızca bireysel bir tercih değil; topluma karşı duyduğumuz saygının da bir yansımasıdır*.
Giydiğimiz her parça, aslında “ben bu topluluğun bir parçasıyım, geleneklerini önemsiyorum” diyen sessiz bir selam gibidir.
Çerkes Xabzesi bize ne söyler?*
- Temsil ettiğimiz değerlerin her durumda zarafet ve ölçülülükle ifade edilmesini…
- Yaş ve konuma göre giyimin bilinçli bir tercihle şekillenmesini…
- Kadim geleneklerde olduğu gibi, giyimin kişinin değil, topluluğun aynası olduğun.
Bu kültürel anlayış çerçevesinde, bugün adına "dress code" dediğimiz kavram; yalnızca moda ya da kurumsal bir kural değil, xabze’nin zarafetine dayanan, bilinçli entelektüel bir topluluk dili* haline gelir.
Bu gün Avrupa'da pek çok özel düğün veya gecede veya festivallerde" dress code" ile karşılaşırsınız.
Kamusal alanlarda gösterdiğimiz bu kıyafet özeni; hem birbirimize duyduğumuz saygıyı hem de topluma karşı taşıdığımız temsil sorumluluğunu görünür kılar.
Belki de bugünün şıklığı, yalnızca modaya değil; *zarafete, saygıya ve ortak belleğe* duyduğumuz bağlılığa dayanmalı.
Bu konuda bizlerde "Kamusal alan" "Dress code"
“Davranış adabı” ve “Temsil biçimleri” üzerine yol gösterici, rehber ve örnek olmalıyız.
Buraya kadar her şey normal.
Anormal olan ; bu uyarı yazıları sosyal medya saldırmayı huy edinmişler den birini öyle rahatsız etmiş ki klavyenin tuşuna basmış ;
“Eğlencelerimizde, gecelerimizde neden dekolteli gençli görüntüler olmasın.Çerkez adet ve geleneklerini savunanların inadına olsun.Olsun ki çağdaş gençlerimizin kim olduğunu öğrensinler diyecek kadar”
“Çıplaklığı, açılıp saçılmayı özgürlük olarak adeta ilan etmiş”
Arkasındanda Bu uyarıları yapanlara ve Uluslar arası Kafkas Derneğine demedik cümle bırakmamış,
Bu konularda çok hassa olan Uluslararası Kafkas Derneği Başkan Oğuz Berk’de gerekli cevabı vermeden durur mu ?
Uluslararası Kafkas Derneği Kurucu üyelerimizden Prof. Dr. Günsel Şurdum Avcı ve Necla Aşan hanımın özellikle "düğün ve festivallerde" maalesef "teşhirciliğe varan aşırı dekolte giyim" tarzına yönelik "gayet kibar ve seviyeli" bir şekilde kaleme aldığı hatırlatma yazılarını bahane ederek, kurucu üyelerimize, Uluslararası Kafkas Derneği'ne saldıran, seviyesizce, ahlaksızca, edep bilmez, ayıp, yemug bilmez sözüm ona eski dernek başkanı Albuz Efendi, Uluslararası Kafkas Derneği'ni bir türlü hazmedemediniz. İşiniz gücünüz başkalarını eleştirmek, laf sokmak, hakaret etmek.
Senin üslubunla sana cevap vermeyeceğiz, çünkü sende seviye yok. "Teşhircilik seviyesine varan giyim tarzını" biz kimseye yakıştıramıyoruz.
Prof.Dr. Günsel Şurdum, Türkiye'nin en önemli kalp doktorlarından biridir, binlerce insanımıza faydası dokunmuştur. İstanbul Kafkas Derneği başkanlığı, Çerkes Kadınlar Teavün Cemiyeti başkanlığı yapmış bizimde kurucu üyemizdir. 80 yaşına yaklaşmasına rağmen Türkiye'nin neresinde olursa olsun, hiçbir dernek, vakıf farketmeksizin... Adige, Abhaz, Oset, Karaçay, Çeçen hemşerilerimizin, tüm etkinliklerine koşarak katılan, parasını, zamanını harcayan çok değerli bir büyüğümüzdür. Paraya da, etikete de, ünvana da, alkışlanmaya da ihtiyacı yoktur.
Aynı konuda görüşlerini kaleme alan Necla Aşan hanım efendi bu toplum için herşeyini ortaya koyan yüzlerce gencimizi hayata hazırlamak için Kaffed, Uluslararası Kafkas Derneği ve diğer tüm derneklerimizin davetlerine icap eden, ücretsiz eğitimler veren çok değerli bir kurucu üyemizdir. Necla Aşan hanım, Ford, Petkim gibi... Türkiye'nin dev sanayi kuruluşlarına, holdinglerine danışmanlık yapan, üst düzey yöneticilerine eğitim veren, değerli bir kardeşimizdir. Bunların hiçbirini para veya alkış için yapmadılar. Nitekim dile getirdikleri konular binlerce insan tarafından takdir edilmiş, teşekkür edilmiştir. Uluslararası Kafkas Derneği şuan Türkiye'de en çok takip edilen, toplumsal duruşu takdir edilen bir dernektir. Bu kadar değerli üyelerimizi, bu derneğin mensuplarını, gayretlerini sizin seviyesiz uslubunuzla harcatmayacağız.
Siz ayıp, yemug haynape demeden sayın kurucu üyelerimizin alabildiğince kibar uyarılarını hem onları, hemde derneğimizi hedef göstererek basit, bayağı bir üslupla hedef alıyorsunuz.
Çerkes toplumunun yüzyıllardır giyim kuşama gösterdiği özen, uluslararası düzeyde ilgi görmüştür, milli kıyafetlerimiz hayranlık uyandırmıştır.
"İyi yaşlısı olmayan toplumun, iyi genci olmaz" derler bizim büyüklerimiz.
Tarih boyunca giyim kuşamda zerafetin temsilcisi olmuş bu toplum "zamanın akışına" kendini bırakıp "teşhirci" olmamıştır. Sayın kurucu üyelerimizin de, dernek olarak bizimde görevi kimsenin ahlak bekçiliğini yapmak değil ama temiz, şık ve saygı uyandıran bir giyim tarzı için hatırlatma yapmak görevimizdir.
Derneğimizin tüm kurucu üyeleri toplumun sevgi ve saygısını kazanmış çok değerli isimlerdir. Sizin ve başka derneklerin nasıl yapılandığı bizi hiç ilgilendirmiyor, işinize bakın. Uluslararası Kafkas Derneği bu gün Türkiye'nin her yanında tüm siyasi partiler, devlet kurumları, sivil toplum örgütleri ve hemşerilerimiz nezdinde saygı gören, Türkiye'de Adige, Abhaz, Karaçay, Çeçen, Oset.. insanımız tarafından benimsenmiş ilgiyle, saygıyla takip edilen, yüzlerce insanımızın derdine çare olan, hayatına dokunan çok güçlü bir dernektir.
Diğer dernekleri eleştirip, laf sokup, dikkat çekmek hastalığınızı terk edin, artık terbiyesizliğinden usandık.
Şimdi geldiğimiz noktaya bakın.
Müsaadenizle bende birkaç cümle edeyim…
“Bir toplumun terbiyesi, ses tonunda değil duruşunda gizlidir.”
Toplumlar değişir, zaman dönüşür. Ama bazı kültürler vardır ki; değerlerinden, vakarından ve terbiyesinden taviz vermez.
İşte o ender kültürlerden biri de Çerkes kültürüdür.
Zarafetle iç içe geçmiş bir hayat anlayışı, disiplinle biçimlenmiş bir görgü kuralları zinciri…
Mesele Giyinmek Değil, Görünmek Meselesi ise durum değişir.
Çerkes kültüründe giyim, yalnızca örtünmek ya da şıklık değildir. Aynı zamanda bir kişilik beyanı, bir terbiye göstergesidir.
Kadınlar, uzun ve zarif elbiseler giyerler. Dekolte, aşırı renk kullanımı, beden hatlarını belirginleştiren dar giysiler hoş karşılanmaz.
Erkekler, genellikle koyu tonlarda sade ama özenli kıyafetler tercih eder. Sakal, saç, duruş... Hepsi bir bütünün parçasıdır.
Çerkes bir genç kız ya da delikanlı, kalabalık içinde dikkat çekmeyi değil, uyum içinde var olmayı önemser. Bu yüzden de sokakta, düğünde, misafirlikte ya da okulda giyim hep özenli, temiz ve ölçülüdür.
Giyimle ilgili yaygın bir söz: “İnsan giysisiyle değil, giysisine yakışan haliyle yücelir.”
Oyunlarda Temas Etmeden Eşlik Etmenin Ustalığı yaşanır. Çerkes düğünleri denilince ilk akla gelenlerden biri, kuşkusuz halk oyunlarıdır. Ancak bu oyunlar, bildiğimiz “oynamak” fiilinden çok uzaktır. Bu bir ritüel, bir saygı dili, bir beden disiplini gösterisidir.
Erkek ve kadın dans eder ama temas etmez. Aralarında saygı mesafesi korunur.
Danslar bağırarak, kahkaha atarak değil; sessiz, dikkatli ve ölçülü bir enerjiyle yapılır. Müzik sertleşse de beden kontrolü asla elden bırakılmaz.
Erkek oyuncu, bir kadını dansa kaldırırken bakışıyla izin ister; asla kolundan tutmaz. Kadın ise başıyla onay vererek eşlik eder. Dans başlarken değil, yavaşça süzülerek başlar; sona erdiğinde ise sessizce teşekkür edilir.
Bu oyunlar bir anlamda şunu söyler: “Ben sana eşlik ederim ama seni sahiplenmem. Ben seninle var olurum ama seni ezmem.”
Çerkes görgü kuralları sadece düğünle sınırlı değildir. Toplum içinde, özellikle yaşlıların bulunduğu ortamlarda davranış kuralları çok net ve katıdır:
Yüksek sesle konuşmak, bağırmak, gülerek dikkat çekmek hoş karşılanmaz.
Otururken bacak bacak üstüne atmamak, düzgün oturmak, sohbet sırasında göz temasını ölçülü kurmak beklenir.
Genç biri, yaşlıların yanında telefonla oynamaz, araya girmez, önlerinden geçerken eğilir ya da izin ister. Bu sadece bir “görgü” değil, aynı zamanda toplumsal uyumun temelidir.
Böyle bir toplumda demek ki çıplaklığı özgürlük kabul edenler de varmış diyerek yazımı noktalıyorum.….