Üniversiteli olmak her çocuğun rüyası, üniversitede okuyan çocuğu olması da her ana-babanın hayalidir. Her hayal ve rüyaya da “turp” sıkan eğitim sistemimiz ise, bu filmin kötü karakteri, gazoza ilaç atıp hayal yıkanımızdır.
Velev ki; onca ekonomik ve sosyal sorunu aşıp kazandınız bir üniversite. Bitti mi? Daha dur yeni başlıyor; SÖRVAYVIR. Önce iyi bir üniversite ve iyi bir bölüm lazım. Urfa’daki OXFORD(!) olmasa da, kalbur üstü bir üniversite ve geçerli bir bölüm lazım ki, mezun olunca, kız isterken bile; “Ne doktorlar, ne mühendisler istedi benim kızımı” lafına muhatap olup ta, elinde çiçeklerle geri dönmemek için en az onlar kadar geçerli bir meslek lazım.
İlk adımda ise başınız sokacağınızı bir yer-yurt lazım. Yoksa maazallah kızlı-erkekli bir evde ahlak masasınca basılıp, kader kurbanı oluvermek te var işin ucunda. Sonra anlat derdini önce emniyet’e, sonra ana-babaya. Alnınıza çalındı mı bir kara, en kral deterjan bile çıkaramıyor malum lekeyi.
Hem sonra, en kolayı bir öğrenciyi suçlamak. “Eşek kadar adam oldun, akıllanmadın” ile başlayan ve tüm “aile şerefi”ni kapsayan bir nutuk’ta cabası.
Devlet bile en kolayını, öğrenciyi suçlamayı seçer. Oysa hayata başlayan bir gencin emeklemesidir üniversite. Ve daha bıngıldağı bile sertleşmemiştir. Emzik, zıbın ve aguu… üçlemesine geçmemiştir bile. Neyse.. her cinayet filminde katil; evin uşağı, her öğrenci sorgusunda da mahkum ve maktul öğrencidir. Yetkililer hep sütten çıkan AK kaşık.
Sene 2009, yılbaşı. Aynı evde 7 öğrenci doğalgazdan zehirlendi ve maalesef kurtarılamadı. (İçlerinden birisi hemşehrimizdi). Oysa; kaçak ihbarı yapılmış, doğalgaz şirket yetkilileri gelmiş, “bişey olmaz garantisi biziz canım” denmiş ve sabahına ülkenin; Bilkent’li umudu, geleceği 7 genç kaybedilmişti. Suçlu?... Yılbaşını kutlayan gençlerdi, illa ki. “Başımıza taş yağmadığına dua edelim”di, daha ne olsun. Doğalgaz Genel Müdürü; kendisine soru bile sordurmadı. “İşim var Cuma’ya yetişeceğim” dedi. Doğal-gaz faciasının en muhatabı, gayet “doğal” karşılamıştı olayı.
Daha birkaç gün önce Zonguldak’ta öğrenciler isyanlarını dile getirdiler. Yurtların hali perişan’dı. Kaloriferler yanmıyor, temizlik yapılmıyor, yemek fişleri geçmiyor, kısacası insanca bir yaşam için oluşacak tüm şartlar askıya alınıyordu. Sonuç; “incelemeye aldık, sorumlular bulunacak, falan, filan”. Hiçbirşey olmaz birkaç gün “höt..zöt”, sonra aynı devran döner. Yaşayan bilir ancak. Yurtta kalanın halinden, “damdan düşen anlar”, aynı acıyı yaşatır, yaklaşık olarak.
Garibandır öğrenci. Kimsesi yoktur gurbet ellerinde. Aç, sigarasız, parasız, kimsesiz ve soğuktadır. Ama “gıkı” çıkınca gırtlağına en kolay çökülendir.
Ekonomiye bağlar devlet büyükleri, eğitimdeki sorunları. Devlette kıstıkça kısar, tüm eğitim ödeneklerini. Hak aramak, hak getire. “Adımız Hıdır, öğrenciye ayrılan bütçe budur” der çıkarlar işin içinden. Ama bir sesini yükselt, ne çapulculuğun kalır, ne kızlı-erkekli ahlaksızlığın.
Vatandaşına KAVAS (!) diyen işgüzar vali gibi birisi çıkar, elektriği olmayan köye buzdolabı, suyu akmayan mahalleye çamaşır makinesi dağıtır. Seçimde milletvekilliği garantidir artık, bonusu bakanlıktır. “Padişahlar çok yaşasındır” ne de olsa.
Eğitimin ucu para, para da vergiden gelir en çok.
Sene 2007. İstanbullu işadamının tüm işyerlerini maliyeciler basar. Suçu “vergi kaçırmak”tır. Oysa 2007’nin vergi rekortmeni seçilmiştir birkaç ay önce. “Örnek vergi mükellefi” olarak plaket almıştır, bizzat maliye bakanından. Aynı bakan unutmuş olacak ki, birkaç ay sonra “vergi kaçırmak” suçundan tüm müfettişlerini işyerine yollar. Fıkra diye anlatsan fıkra değil, olsa olsa, pembe dizi olur, o kadar yani.
Öğrencinin parası yine güme gitmiştir. Hakkını arayamaz üniversiteli. Eylem yaparlar, “terörist” olurlar. Hak arar sokaklarda haykırırlar dertlerini, “anarşist” olurlar. Ceplerinde sigara parası yoktur, “faiz lobisi” olurlar.
Zor zanaattır öğrenci olmak. Hocalar hep çalışmadığınız yerden sorar, devlet büyükleri ise, kendileri sorar kendileri cevaplar ki, siz ters köşeye yatırmayın.. Allah muhafaza hesap falan sorarsınız, Hoş ne sorsanız da “Siz bizden iyimi bileceniz” dir cevap…. SAYGILARIMLA