İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, İmamoğlu’nun yanı sıra danışmanı Necati Özkan ve gazeteci Merdan Yanardağ hakkında “casusluk” suçlamasıyla bir soruşturma başlattı. İddialar arasında; dijital materyallerde yabancı istihbaratla bağlantılı bulgular, askeri mühimmat fotoğrafları ve yabancı pasaport görüntülerinin yer aldığı öne sürüldü. Bu veriler kapsamında soruşturma, “çıkart amaçlı suç örgütü” ve “hassas kampanya toplantılarında casus yazılım aracılığıyla dinleme” gibi iddiaları da kapsıyor.
Tepkiler sert oldu. İmamoğlu, “Böyle bir iftira, yalan ve komplo şeytanın bile aklına gelmez! Kelimelerle tarif edilemeyecek, utanç verici bir ahlaksızlıkla karşı karşıyayız” şeklinde açıklama yaptı. Aynı zamanda vatandaşlara hitaben “Devletimiz ve milletimizin bekası için bu bir avuç muhterisle mücadelemize devam edeceğiz” diyerek çağrıda bulundu.
NE OLMUŞTU?
Soruşturmanın tetikleyicisi olarak, 4 Temmuz’da tutuklanan Hüseyin Gün’ün dijital materyallerinde elde edildiği belirtilen bulgular gösterildi. Savcılığın açıklamasında, Gün’ün yabancı istihbaratla bağlantılı olduğu, askeri mühimmat fotoğrafları ve yabancı pasaportlara ait görüntüler taşıdığı ve FETÖ/PDY ile bağlantılı kişilerle görüşmeler gerçekleştirdiği ileri sürüldü. Bu çerçevede, Gün’ün Özkan ile şifreli yazışmalarında “İmamoğlu’nun çıkar amaçlı bir suç örgütünün parçası olduğu” yönünde ifadeler bulunduğu iddia edildi.
SİYASİ ARENADA GENİŞ YANKI BULDU
Son gelişme, bir hukuk süreci olmanın ötesinde, mevcut siyasi arenada yeni bir kırılma noktasına işaret ediyor. İmamoğlu’nun partisi Cumhuriyet Halk Partisi, bu soruşturmayı “gerçeklik duygusunu kaybetmiş bir ülke manzarası” olarak yorumladı ve “Eleştirmek suç, haber yapmak ihanet, düşünmek casusluk sayılır hale geldi” şeklinde tepki gösterdi. Önümüzdeki günlerde, sürecin seçim atmosferine, kamuoyundaki algıya ve yönetişim tartışmalarına nasıl yansıyacağı da merak konusu.
