Aylar öncesinden hazırlıklara başlandı.

Ekip kendi işlerini güçlerini bırakım bu etkinlik için gece gündüz demede çalıştı.

VE Ankara, 2025’in Ekim ayında bir sabahına sadece politik hesapların, gündelik kaygıların değil; insanlığın en temel ortak değeri olan vicdanın sesiyle uyandı.

Gazze için düzenlenen “Kararlılık Yürüyüşü”, kelimenin tam anlamıyla rekor bir katılımla tarihe not düşüldü.

Binlerce insan, farklı görüşlerden, farklı yaşlardan, farklı arka planlardan... Ama tek bir yürekle, tek bir sese ortak olmak için toplandı:

“Zulme sessiz kalma!”

Bu yürüyüş, yalnızca bir protesto değildi. Bir duruştu. Sadece Gazze halkına değil, aynı zamanda insanlığın onuruna yapılan bir selamdı.

Dünyanın dört bir yanında süre giden çatışmalar, yıkımlar ve kayıtsızlıklar arasında Ankara’dan yükselen bu yürüyüş, gözünü kapatanlara, kulağını tıkayanlara karşı yükselen güçlü bir çığlıktı.

Yürüyüş boyunca dikkat çeken en önemli unsur, herhangi bir siyasi bayrağın değil; Filistin’in, Gazze’nin ve insan haklarının sembollerinin taşınmasıydı.

Whatsapp Görsel 2025 10 06 Saat 13.30.30 B79300Ce

Bu da etkinliği, bir siyasi gösteriden öteye taşıyıp bir vicdan hareketine dönüştürdü. Katılımcılar; çocukların oyuncaklarını, kadınların fotoğraflarını, yıkılmış evlerin görüntülerini ellerinde taşıyarak adeta sessiz bir belgesel sundular.

Bu yürüyüşün rekor katılımla gerçekleşmesi, artık toplumun bir kesiminin değil, çok daha geniş bir kitlenin bu meseleye sahip çıktığının açık göstergesiydi. Belki de yıllardır süren sessizlik, duyarsızlık ya da çaresizlik duygusu; yerini nihayet örgütlü, bilinçli ve kararlı bir sese bırakıyor.

Fakat elbette ki sorulması gereken asıl soru şu:

Yürüdük, ama sonra ne olacak?

Tepkimizi gösterdik, ama şimdi ne yapacağız?

Başkentin en büyük yürüyüşüne baktığımızda son gündem olan Gazze deki ateşkes seslerinin geldiğini görüyoruz.

Whatsapp Görsel 2025 10 06 Saat 13.30.31 553994Af

Gazze için ayağa kalkan kalabalıklar, eğer bu hassasiyeti günlük yaşantılarına, alışkanlıklarına, tüketim alışverişlerine ve politik tercihlerine yansıtmazsa; bu yürüyüş sadece bir anı olarak kalır. Oysa bu anın bir başlangıca, bir toplumsal bilinç uyanışına dönüşmesi gerekiyor.

Gazze’nin çocukları için umut olmak, sadece bir gün değil, her gün bu sorumluluğu taşımayı gerektiriyor.

Bugün Ankara sokaklarında yankılanan o ortak vicdan sesi, dilerim ki sadece başkentte değil, tüm ülkede ve dünyada daha büyük dalgalar yaratır.

Çünkü Gazze’ye barış, ancak bizler kendi içimizdeki adaletsizlikle de yüzleştiğimizde gelecek.

Unutmayalım: Sessiz kalmak, zulmün dilidir.

Ankara’da konuşan kalabalık, artık bu dili reddediyor.

Ve bu reddedişin adı,

işte bu yüzden “kararlılık”tır.