“Ankara’nın kalbinde, binlerce yıl öncesinden kalan bir sessizlik var. Roma Hamamı, bize geçmişimizi hatırlatıyor.”
Geçtiğimiz günlerde Ankara Net Haber ve Redaktör Haber ortaklığında bir röportaj gerçekleştirdik.
Röportajın konusu, Ankara’nın Ulus semtinde, Çankırı Caddesi üzerinde bulunan Tarihi Roma Hamamı’nı Ankaralılar biliyor mu, haberdar mı? Sorusuydu.
Tam da Roma Hamamı’nın önünde gerçekleştirdiğimiz röportaj, keyifli kareler oluştursa da, tarihi mirasımız olan bu yapının çoğu Ankaralı tarafından bilinmiyor olması bizleri üzdü.
Tabiri caizse, 7’den 77’ye her yaştan kişiye uzattığımız mikrofona konuşanlar arasında bileni de vardı, bilmeyeni de...
Kalemiyle topluma yön vermeye çalışan bir yazar ve Kültür Sanat Muhabirleri Derneği çatısı altında bulunan biri olarak, tarihi ve kültürel değerlerimizin yeterince tanınmaması, araştırılmaması ve dolayısıyla gelecek kuşaklara aktarılamayışı şahsımı derinden etkiledi.
Taşların Diliyle Konuşan Bir Tarih: Roma Hamamı
Ulus’un göbeğinde, Çankırı Caddesi’nin hemen kenarında, çoğu insanın fark etmeden önünden geçtiği bu taş yapının tarihi M.S. 3. Yüzyıla, Roma İmparatoru Caracalla dönemine uzanıyor.
Roma Hamamı, o dönemde Ancyra halkının sadece yıkanmak için değil, sosyalleşmek, sohbet etmek, fikir alışverişinde bulunmak için geldiği bir kültür merkeziydi.
Yani bugünün tabiriyle, bir “buluşma noktası”…
Sıcak (caldarium), ılık (tepidarium) ve soğuk (frigidarium) bölümleriyle dönemin en gelişmiş hamam yapılarından biriydi.
Zaman içinde yangınlar, istilalar, modernleşme ve ilgisizlikle birlikte, hamamın büyük kısmı yıkılmış olsa da, hala ayakta kalan taş duvarları binlerce yılın hikâyesini sessizce anlatıyor.
Bir Çağrı: Hatırlamak ve Sahip Çıkmak
Röportaj sırasında dikkatimizi çeken şey şuydu:
Pek çok insan, her gün önünden geçtiği bu tarihi mirasın varlığından habersizdi.
Oysa orada, tozun, gürültünün ve tabelaların arasında Ankara’nın Roma dönemine uzanan kalbi hâlâ atıyor.
Bu tablo, sadece bir bilgisizlik değil, kültürel bir unutkanlığın da göstergesi.
Tarihini bilmeyen toplumlar, kimliğini de yavaş yavaş kaybeder.
Roma Hamamı’nın önünde mikrofonu uzatırken aslında tek bir şeyin peşindeydik: farkındalık.
İstedik ki insanlar yaşadıkları şehrin değerlerini tanısın, merak etsin, sorsun…
Çünkü bir şehir, ancak halkı onu tanıdığında gerçek anlamda yaşar.
Röportajı birlikte gerçekleştirdiğim ekip arkadaşımla, aslında tek bir duygunun içindeydik:
“Ankara, seni ne kadar tanıyoruz?”
Mukadder ben;
Ruhu tarih olan Ankaramızın tarihi değerleri bilinsin, tanınsın, sahiplenilsin isteyen...
Sevgilerimle.